İSLAM DÜŞMANLIĞI ÇOK BÜYÜK GAFLETTİR

İslâm, Kasım 97

Prof. Dr. M. Es'ad COŞAN

Kasım 1997 ayıyla beraber mübarek ve kutsal "ÜÇ AYLAR" (Receb, Şâban, Ramazan) başlıyor; 6 Kasım 1997 perşembeyi cumaya bağlıyan gece de, REGAİB KANDİLİ; meleklerin bile rağbet ettiği feyizli ve nurlu bir gece... Cenab-ı Hakk cümlemize, lûtfunu, ihsanını, ikramını, rahmetini bol bol bahşeylesin; hepimizi süedâ ve salihîn zümresine dahil eylesin, nice nice mübarek gün ve gecelere sıhhat ve afiyet, huzur ve saadetle vâsıl eylesin! Tüm sevgili okurlarımın ve değerli kardeşlerimin "Üç Aylar" ını ve Regaib kandillerini candan tebrik ederim.

* * *

Türkiye'den çok uzaklarda, fakat yine de dostlar ve kardeşler arasındayım, çok tatlı ve mutlu günler yaşıyorum; çok sevindirici ve ümit verici gelişmeler oluyor; inşâAllah bu gurbet çalışmalarının olumlu sonuçları kısa zamanda görülmeğe başlanacak!

İslâm bir "bütün", onun bazı yönlerini alıp, bazı yönlerini ihmal etmek olmaz; Şeriatin ahkâmı da bir "bütün", bazısını uygulayıp bazısını rafa kaldırmak, yasakları çiğneyip, emirleri tutmamak çok günah, çok büyük vebal, çok çirkin, çok vahim bir durum! Onun için İslâm'ı tam yaşamağa, Şeriatin emirlerini tam uygulamağa çalışmalıyız. Din hürriyeti tam olmalı; laik bir ülkede de, müslüman bir ülkede de! Dine, dindara baskı zulümdür, diktatörlüktür, çağdışılıktır, uygarlıksızlıktır, vicdansızlıktır; çok ayıptır, çok günahtır, çok gafilca bir tutumdur.

Amerika din ve inanç bakımından çok özgür bir ülke; Avrupa tarihte bir ara çok korkunç iç savaşlar yaşadı mutaassıp dindar ve kindar insanların güdümünde... Avrupalılar İspanya'da müslümanları katliam ettiler, Endülüs medeniyetini yıktılar; kendi içlerinde gelişen farklı inanç mensuplarını diri diri yaktılar, işkenceler ile öldürdüler, Amerika'ya göçe mecbur ettiler. Bu acı ve feci tecrübeler, laikliği geliştirdi, inanç ve fikir özgürlüğünü kabule götürdü Batı toplumlarını... Şimdi bizim aynı acı tecrübeleri tekrar yaşamamamız lâzım. Medenî gelişmeleri tümüyle inkâr etmek, hak ve özgürlükleri tekrar kısıtlamağa çalışmak, toplumları tekrar çatışmaya, savaşmaya iter, zaman kaybına uğratır, gelişmeyi aksatır, hiç kimseye fayda sağlamaz -düşmanlardan başka-

Gezilerimde Batı'yı yakından izliyorum, bu adamlar son derece dindar, son derece milliyetçi, son derece ülkücü, Kilise siyasetin tam içinde, zengin ve güçlü, topluma sahip ve yönetime hâkim; Bankaları, çok uluslu şirketleri, partileri, milletvekilleri, bakanları, devlet başkanları, elçileri, üniversiteleri, ilim adamları, radyoları, televizyonları, gazeteleri, dergileri, kurumları, dernekleri, hastaneleri, misyoner teşkilâtları, kadroları... hasılı herşeyleri var, harıl harıl çalışıyorlar; müslümanları, Çinlileri, Japonları, Korelileri, Afrikalıları, yerlileri, zencileri, yamyamları, aborijinleri, eskimoları... hristiyanlaştırmağa uğraşıyorlar.

Almanya hristiyan birliği kurma yolunda, papalıkla el ele, çevre devletleri bir bir yutarak siyasî, dinî, medenî, içtimaî, ilmî, terbiyevî, ticarî, askerî gücünü geliştiriyor. Avrupa'nın göbeğinde müslüman toplum istemediklerinden Boşnakları Sırplara kırdırdılar; Türkleri sevmiyor ve müslümanlıktan korkuyorlar, ha bire aleyhimize fitne ve fesat üretiyorlar, Yunanlıyı kışkırtıp, Ermeniyi destekliyor, kürt kardeşlerimizle bizi uğraştırıp, ülkenin gelişmesini sekteye uğratıyorlar, fırsat bulurlarsa orman yakıyor, fabrikalarımıza sabotaj yaptırıyorlar; tarihimize, dinimize, medeniyetimize, siyasetimize, toplumumuza, sanayimize, savunmamıza, maliyemize, kalkınmamıza, silâhlanmamıza suikastler düzenliyorlar.

Onlar böyle yıkıcı, düşman, kindar, haçlı zihniyetiyle aleyhimize uğraşır durur, bize darbe üzerine darbe vururken bir de içten çelmelemek, biz müslümanların elini kolunu bağlamak mertliğe, milliyetçiliğe, yurtseverliğe, akla, vicdana, insafa, îmana, uygarlığa sığmaz ve uymaz. Bu hainliktir, zalimliktir, kalleşliktir, düşmanlıktır, casusluktur, tarih önünde büyük suçtur, Allah indinde büyük vebal ve sorumluluktur.

Bırakın elimizi, kolumuzu kendimizi rahatça savunalım; yurdumuzu, tarihimizi, medeniyetimizi, mefahirimizi, birlik ve beraberliğimizi, millî menfaatlerimizi serbestçe koruyalım; ülkeyi parçalanmaktan, bölünmekten kurtaralım. Zaten düşmanla dünya çapında uğraşır dururken, bir de siz başımıza belâ, ayağımıza bağ ve engel olmayın.

Selanik'teki taşlama, size hâlâ gavurdan dost, domuzdan post olamıyacağını göstermedi mi?!! A cahil ve gafiller!...