İSLAM HAYATIMIZIN TEMELİ VE İSTİKBALİMİZİN TEMİNATIDIR!

Din ve iman şakaya gelmez, ihmâle gelmez, oyuna gelmez, muhalefet ve münâferete gelmez; sululuk ve zevzekliğe, tenbellik ve gevşekliğe gelmez. İnsanın aklını başına devşirmesi, takvâya sarılması, ciddî olması, ihlâslı çalışması, ahlâklı davranması, Kur'an-ı Kerim'e uyması, Resûlüllah Muhammed-i Mustafâ'nın sünnetine sarılması gerekir.

Müslümanlar olarak ecdad yâdigârı, şehidler diyarı güzel vatanımızı çok seviyoruz. Onu asla düşmana çiğnetmez, böldürmez, yıktırmayız, düşmanlara sattırmayız, Allah'ın izniyle... Çünkü biz bu mübarek toprakların hakîkî sahibiyiz, mâlikiyiz, bekçisiyiz. Gerekirse kan dökeriz, can veririz!

Prof. Dr. M. Es'ad COŞAN

Bir müslüman en çok Allah'ı sever, Allah'a itaat eder, Allah'ın sevgi, rıza ve rahmetini kazanmağa gayret gösterir. Durum fi'len böyle değilse, o kişi iyi müslüman olamamış demek olur. Allah'ı sevmeyen kâfir, Allah'a itaat etmeyen fâcir, Allah'ın rıza ve rahmetini önemsemeyen fâsık ve münafık derecesine düşer; nezü billâh, dünyası ve ahireti mahv u perişan olur.

Din ve iman şakaya gelmez, ihmâle gelmez, oyuna gelmez, muhalefet ve münâferete gelmez; sululuk ve zevzekliğe, tenbellik ve gevşekliğe gelmez. İnsanın aklını başına devşirmesi, takvâya sarılması, ciddî olması, ihlâslı çalışması, ahlâklı davranması, Kur'an-ı Kerim'e uyması, Resûlüllah Muhammed-i Mustafâ'nın sünnetine sarılması gerekir. Dindarlık sadece dil ile ifade değil, aynı zamanda kalb ile tasdikle ve fi'len icraat, itaat ve ibadetle olur.

Allah'ı sevme lafla değil, Kur'an-ı Kerim'in ve şeriatin ahkâmına uymakla, Resûlüna itaat ve iktidâ ile tahakkuk eder. Çok görülmüştür ki: Kur'an'a uymayan, Resûlüllah'a ittibâ eylemeyen, dine karşı çıkan çarpılır, Allah'ın kahrına ve gazabına uğrar, türlü belâ ve cezalara mâruz kalır; meselâ, sıhhati bozulur, yuvası yıkılır, malının ve çoluk çocuğunun hayrını görmez, kalbi kararır, benzi sararır, ahirette de cehenneme atılır, cayır cayır yanar, türlü azaplara uğrar.

Onun için her müslüman dinini çok iyi öğrenmeli, Kur'an-ı Kerim'i ve Muhammed-i Mustafâ'yı --sallallàhu aleyhi ve sellem-- kendisine rehber ve kılavuz edinmelidir; dünya va ahirette saadet ve selâmetin yolu budur. Rûhî ve bedenî, ferdî ve ailevî, ictimâî ve siyasî tüm hastalıkların şifâsı, bütün dertlerin devâsı İslâm'dadır. Şarkı ve garbı gezdim, İslâm ve hristiyan ülkeleri gördüm; çok okudum, çok dinledim, çok düşündüm, çeşitli medeniyet ve kültürleri çok yakından inceledim; sonuçta gördüm ki en doğru din: İSLÂM, en güzel rehber: KUR'AN, en yüksek medeniyet: İRFAN, en erdemli insan: gerçek MÜSLÜMAN'dır; gerisi hep hikâye, masal, safsata, mugàlata, aldatmaca, göz boyama, palavra ve yalan!

Bu satırlarımı görgüye dayanarak, iç yüzünü çok iyi bildiğim BATI'da kaleme alıyorum. Üniversite profesörüyüm, ilâhiyatçıyım, ilim ve irfan adamıyım, bütün kalbimle sizi temin ederim ki, size başka yolları güzel göstermeğe çalışanlar çok fecî şekilde yanılıyor ve sizi bilmeden doğru yoldan saptırmağa çalışıyor... Ya da çok kâfir, çok zâlim, cok câhil ve çok hâin emellerle bilerek böyle yapıyorlar. Allah kahreylesin!..

Müslümanlar olarak ecdad yâdigârı, şehidler diyarı güzel vatanımızı çok seviyoruz. Onu asla düşmana çiğnetmez, böldürmez, yıktırmayız, düşmanlara sattırmayız, Allah'ın izniyle... Çünkü biz bu mübarek toprakların hakîkî sahibiyiz, mâlikiyiz, bekçisiyiz. Gerekirse kan dökeriz, can veririz! Her gün cenazesi kaldırılan şehidlerin yakınlarına, babalarına, hanımlarına bakın: Hepsi sakallı, başörtülü, dindar insanlar; "Vatan için evlâtlarımız fedâ olsun!" diyorlar... Analarımız çocuklarını, "Sütüm sana helâl olmaz, saldırmazsan düşmana!" diye diye uyutuyor, büyütüyor...

Bu topraklarda yaşayanlar, şehidler ve gàziler sayesinde hür yaşıyorlar. İstiklâl ve hürriyetimizi onlara borçluyuz. İstikbâlimiz de, evvelallah:

Hangi çılgın bana zincir vuracakmış, şaşarım!

Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner aşarım...

diye düşünen, inançlı isimsiz kahramanların teminatı altındadır; din düşmanlarının, züppelerin, hippilerin, yabancı ideoloji esirlerinin, gizli teşkilat üyelerinin, sinsi kuruluşların, misyonerlerin; halkından, tarihinden, millî mefâhirimizden kopukların, mafiacıların, menfaatçilerin, sefillerin, rezillerin değil...

Bunu herkes böyle bilsin, İslâm'a, müslümana, Kur'an'a yan bakmağa, çelme atmağa kalkmasın!..

İslâm, Haziran 1997