ÇOK MÜHİM İHTAR!
Allah-u Teâlâ'nın râzı olduğu, sevdiği, kabul ettiği din İSLAM; onun rızâsını, sevgisini, cennetini isteyen biz müslümanlar için, en büyük amaç ve ideal İslâm'a göre yaşamak... Hayattaki her işimizin İslâm ahlâkına uygun olması lâzım; kendi keyif, hevâ ve hevesimize değil!.. Onun için, kendimizi iyi kontrol etmeli; nefse, şehvete, şeytana, düşmana, küffâra uymamağa var gücümüzle, bütün dikkat ve gayretlerimizle özen göstermeliyiz.
Şu güzel zihniyeti, sağlam ideali uygulamak için önce İslâm'ı iyi ve doğru öğrenmemiz gerekiyor.
Devlet, millet, aile ve fert olarak, çektiğimiz bütün sıkıntılar İslâm'dan ayrılmaktan, ona sırt çevirmekten, kendi aciz ve kısa aklımızla İslâm-dışı çareler bulmağa yeltenmemizden kaynaklanıyor. Her işte sonuç hüsran, ziyan ve fiyasko oluyor. İslâm'ın muazzam ve muhteşem gücünden istifade edilmemesi çok büyük zararlar getiriyor, elimizdeki şahâne imkânlar israf ve hebâ ediliyor.
Maalesef devlet yönetimi, rejimin ana güçleri İslâm'a inanmış, onun faydalarını kavramış değil. İslâm'ı kendilerine düşman sanıyor, ondan korkuyor, çekiniyor, perde arkasından onu takibe alıyor, engellemeğe çalışıyor. Sanıyor ki İslâm her şeyi mahvedecek, ortalığı kan gölüne çevirecek, ülkeyi karanlıklara götürecek.
Halbuki dünyayı kasıp kavuran, kan döken, milletleri birbirine düşüren, harp çıkaran, zulüm yapan, insan hak ve hürriyetlerini hunharca çiğneyen, her türlü şirretlik ve çirkefliği yapan, hep İslâm'ın karşısındaki güçler ve gruplar. İşte Bosna, diğer Balkan ülkeleri, Kafkasya, Ortadoğu, Afrika, Asya vs. suçlular, zâlimler hep İslâm düşmanı olanlar.
Ülke içindeki manzara da öyle!.. Tüm suçları, suçluları, olayları iyi inceleyin, ana sebep ve kaynakları dikkatle araştırın; sonuçta her şeyin kaynağının İslâm düşmanları olduğunu siz de bulacaksınız. Anarşi, rüşvet, irtikâb, hırsızlık, sarhoşluk, hastalık, sıhhatsizlik, arsızlık, haksızlık, geçimsizlik, kavga, dövüş, ölüm, kàtillik, boşanma, darılma... hep İslâm'ı yaşamayanlardan sâdır oluyor.
Hayır, hasenat, bağış, yardım, fedâkârlık, cömertlik, merhamet, ferâgat, afv, iyilik, huzur, fazîlet, sıhhat, selâmet, itâat, sevgi, saygı, geçim, uyum, sabır, şükür, fayda... hep müslümanlardan; tertemiz gençlerden, muhterem ve mübarek hanımlardan, ak sakallı tonton hacı babalardan...
Ana-babalar müslüman evlatlarından memnun, hayır dua edip, "Allah râzı olsun!" diyorlar; nerde onlar, nerde anarşist, haydut, haylaz, kötü huylu, içki ve uyuşturucu mübtelâsı, âsî, tembel, sorumsuz, haram yiyici, günah işleyici, kırıp dökücü, sözde modern, süper uyanık, hayırsız, züppe gençler!..
Tüm fakültelerde herkes görüyor ki en çalışkan, en başarılı öğrenciler başörtülü, dindar hanım kızlar...
Tüm devlet dairelerinde validen, belediye başkanından müstahdeme kadar en başarılı, en faydalı, en dürüst, en verimli, en icraatçı, en fedâkâr, en olumlu, en yapıcı elemanlar müslüman... Buna karşılık en kaytarıcı, en kaypak, en palavracı, en muzır, en sorumsuz, en verimsiz, en kötü, en sömürücü, en menfaatçi, en hırsız, en rüşvetçi, en devamsız, en yıkıcı, en çürük, en faydasız, en parazit kişiler dinsiz, inançsız, ahlâksız, ateist, komünist; aslı, nesli, kanı, soyu bozuk şahıslar... Araştırıyorsun ermeni, rum, bulgar, hristiyan, yahudi, dönme, rus vs. çıkıyor.
Savaşta, barışta orduya en faydalı olanlar inançlı askerler, şehid olmaya can atan, cepheden kaçmayan, düşmandan, ölümden korkmayan mü'minler; düşmana askerî sırları satan, cepheden kaçan, hainlik yapan, ordunun silah ve cephanesini aşıran, askerin hakkını yiyen, itâatsiz, âsî, disiplinsiz kişiler inançsızlar...
Politikada millete faydalı olmağa, ülkeyi yükseltmeğe, millî menfaatleri koruyup kollamağa çalışanlar mü'min; para, pul, kredi, ihale, avantaj, çıkar, mevkî, makam, şöhret, enâhiyet, nefsâniyet, riyâset peşinde koşanlar, ülke perişan olsa umursamayan, dış mihraklarla işbirliği yapan, vatanı parçalamağa çalışanlar İslâm düşmanları...
İsim isim, müşahhas, elle tutulur, gözle görülür, inkârı imkânsız binlerce misal verebilirim.
O halde aklımızı başımıza alalım lütfen!.. Olanlardan ve geçmişten ibret alalım, İslâm'a sımsıkı sarılalım, kâfirlere kanmayalım, İslâm düşmanlarına aldanmayalım!.. İslâm, iman, irfan ve ahlâkını ülkeye ve dünyaya hakim kılmağa çalışalım!..
İki cihanda huzur, başarı, mutluluk İslâm'da; felâket, fecâat, hüsranlık, perişanlık, zillet, meskenet, mağlûbiyet, esâret, azab ve ikab da İslâm'a karşı çıkmakta...
İslâm, Ekim 1995