YENİ İSLAMİ ÇALIŞMALARIN ANA HATLARI

İLİM SANAT, TEMMUZ 93

Peygamber-i zîşanımız sallallahu aleyhî ve âlihî ve sellem efendimiz hazretleri, "el-ilmü hayât-ül-İslâm'ın canı, hayatıdır" buyurmuş; yani ilim varsa, İslâm canlıdır, güçlü kuvvetlidir; yoksa ölmüş demektir. İlim olduğu zaman İslâm şuurla uygulanır, ihlâs ve samimiyetle yaşanır, iman sağlam olur, ibadetler halisane yaşanır, sosyal hizmetler iyi yapılır, kötülüklerle ciddî mücadele edilir, düşmana karşı mükemmel hazırlanılır, savaşta cansiperane çarpışılır, iman galip gelir, küfür mağlup düşer, İslâm yayılır, müslümanların yüzü güler, yeryüzüne hayr hakim olur.

O halde ilme sarılacağız, gerçek alim olacağız, ümslümanları kaliteli, meziyetli, bilgili, görgülü, ahlâklı yetiştirecegiz. Müslüman, Amerika'daki, Japonya'daki, Avrupa'daki meslekdaşlarından daha ileri, daha yüksek, daha başarılı olacak. Onları mutlaka yakalamalı, geçmeli, geride bırakmalıyız. Aksi taktirde İslâm "aziz" olamaz, müslüman izzetli, itibarlı, saygın, sözü geçerli olamaz, yeryüzünde fitne, fesad, zulüm, kalt, gadr, harp, darp eksik olmaz.

Sosyal ilimlerle meşgul ilim adamlarımız, önce müslümanlar arasındaki irtibat kopukluğunu tamir etmeli, onların morallerini yükseltecek, güçlerini sosyal, kültürel, psikolojik, politik etkinliklerini artıracak tedbir ve çareleri bulmalıdır.

Müslümanlar, önce kendi yaşadıkları ülke içinde dağınık ve derbeder duruma son vermeli, yersiz ve haksız rekabet ve çekişmeleri bırakmalı, inançlı ve ihlâslı gruplar arasındaki özlenen birlik, bereberlik ve işbirliği sağlamalı, ülke meselelerine sahip çıkmalı, yönetime hakim olmalıdır.

Bundan sonraki merhale, müslüman ülkeler ve halklar arasındaki irtibat ve işbirliğini sağlamlaştırmaktır. Müslüman ülkeler, aralarında şu anda var olan ortak teşkilât ve organizasyonlara ciddiyet vermeli, işlerlik kazandırmalı, gereken yenilerini de hemen kurmalı; politik, ekonomik, sosyal, tarihî, kültürel, dinî ve millî konularda mutlaka birlikte hareket etmeli, birbirlerini her ne pahasına olursa olsun, düşmanlara karşı korumalı ve desteklemelidir. Müslümana karşı düşmanla işbirliği, çok büyük bir vebal ve dalalettir; halklar, yönetici ve devlet adamlarına böyle davranmada asla müsamaha etmemeli, böyleleri varsa şiddetle işbaşından uzaklaştırılmalıdır.

Müslüman ülkeler genellikle ilim ve teknolojide, rakiplerinden geri durumda olduğundan, bu açığı kapatmada çok ciddî çalışmalara girmek, çok büyük yatırımlar yapmak zorundadırlar. Öncelikle orduların, savunma sistemlerini güçlendirmeli; demode ve tesirsiz silah, araç, gereç ve techizatı bırakmaları; bunların yerine çok yeni ve moderlerini, sanayilerini kendi ülkelerinde kurarak, ikame etmeleri vazgeçilmez şart olarak görülmektedir. Çünkü bugün, Bosna-Hersek'te, Kafkasya'da...v.s.'de zalim düşmana, hattâ yurt içinde teröre ve anarşiye karşı başarısızlık, büyük ölçüde âlet ve silâh kalitesi bakımından düşük seviyede olmaktan kaynaklanmaktadır.

En önemli mücadele sahalarından biri de "ekonomik"dir. Bugün dünya üzerinde kıyasıya bir ekonomik savaş sürdürülüyor. Bazı ülkeler bozuk ekonomik dengeleri sebebiyle çöküp dağılırken, diğer başkaları da güçlü ekonomileri sayesinde esaret ve bağımlılıktan kurtuluyor, hürriyetini satın alıyor, refah ve mutluluğa ulaşıyor.

O halde müslüman da ekonomik yönden çok güçlü olmak için gece gündüz çalışmalıdır. En verimli ve kârlı iş sahalarını arayıp bulmalı, rakîplerinden daha çok masâî yapmalı, daha çok üretim sağlamalı, ihracatı artırmalı, ithalâtı münkün olduğu kadar kısmalı, israfı önlemeli, tasarrufa riayet etmeli, düşmanın mal ve üretimini kullanmamalı, münkün olduğu kadar dost ve müttefik malını tercih etmeli, içte ve dışta sermaye güçlerini birleştirerek, büyük firmalar kurarak çalışmalıdır.

Allah celle celalüh, Kur'an-ı kerîminde, "kûnû ensârallah: Allah'ın yardımcıları olunuz!" buyuruyor. Bugün birçok yerde müslüman toplumlar zulüm altındadır; Batı, Moskova yerine şimdi "Mekke"yi hedef almış saldırmaktadır; müminler mazlum, mağdur ve mağlup durumdadır; Hepimiz, onlarınHepimiz, onları kurtaracak çalışmaları yapmak, tüm gücümüzü Allahu taalanın rızasını kazanmak yolunda, akıllı, mantıklı, hayırlı, olumlu, verimli bir şekilde kullanmak zorundayız. durum çok ciddî ve vahîmdir.

O halde bir saniye bile kaybetmemeli, hemen en ciddî ve ilmî şekilde çalışmaya başlamalıyız ki Allah'ın davasında suçlu ve sorumlu duruma düşmeyelim.