MEMLEKETİN HAL-İ PÜRMELALİ

Halil Necatioğlu

Gazeteleri, televizyon yayınlarını ibret ve dikkatle takib ediyoruz. Türkiye'de müthiş ve korkunç işler dönüyor bu sıralar... Her yerde hıyanet, sahtekarlık, hırsızlık, haksızlık haberleri... Bankalar batıyor; devlet hazinesi muazzam zararlara uğratılıyor; ekonomik durum felaket; piyasa, sanayi, ihracat felç! Seçimden sonra bazı belediyelerden gelen haberler son derece enteresan:

Meselâ, İstanbul'un bir ilçesinde sadece ilk hafta içinde harcama eskiye nisbetle bir buçuk milyar daha az olmuş, hem de bu, sadece üç kalem harcamada. Yani bir senede 36 milyar fark, muazzam bir rakam, hem de tüm bütçede değil!

Diğer bir ilçede, bu ay ki maaş eskiye nisbetle iki buçuk milyar eksik dağıtılmış, yani bu kadar miktarı gelip alan birileri yok ortada!.. Senede 30 milyar hayalî maaş mı gösteriliyor, daha doğrusu cebe mi indiriliyordu, yoksa bu kadar muazzam paralar anarşistlere filân mı dağıtılıyordu, zamanla işin iç yüzü anlaşılacak.

Eski belediyelerin giderayak, rüşvet alarak göz yumdukları kaçak inşaat ve ilâve hatlar sadece İstanbul'da yüzbinleri buluyor. Bunlar için alındığı söylenen rüşvet miktarları korkunç rakamlara ulaşıyor.

Vay hainler vay, vay zalimler vay!..

Döviz için dalevereler yapan, dolarları, markları indirip bindiren, ucu İtalya'lara uzanan mafialar varmış. Bazı gazete yazarları, bazı resmi şahsiyetlere de ateş püskürüyor, akıllara durgunluk veren iddialar, suçlamalar, ithamlar yapılıyor, bakalım bekleyelim, her halde sonuçları kısa zamanda göreceğiz.

Bütün bu olayları skandalları iddiaları çok büyük dikkatle takip edin, peşini bırakmayın, bıkmayın, yılmayın sevgili vatandaşlar! Bu bir medeniyet borcu, vatan görevi; eğer ilgilenmez, araştırmaz, aldırmazsanız çok büyük vebal altında kalırsınız; devletimizin batmasına göz yummuş olursunuz.

Hatta hakimi, savcıyı, bakanı, milletvekilini dahi iyi tanıyın, iyi yönden tam destekleyin, meseleleri sorun soruşturun, rezaletlerin örtbas edilmesine, suçluların kayırılmasına, kaçırılmasına fırsat vermeyin; not alın, dosya tutun ki unutmayasınız. Her yerdeki iyi ve dürüstleri; var gücünüzle destekleyin, onların arkasında ve yanında yer alın. Zalime tebessüm bile günahtır; kaş çatın, hakkı söyleyin, ağır söyleyin, nasihat edin; nush ile uslanmayanın hakkı kötek olduğunu herkes bilsin, ayağını denk alsın, milletten korksun, hizaya gelsin, islah olsun veya defolsun, cehenneme gitsin!

Sahtekârlar karşılarında dipdiri, uyanık, hakkını yedirmeyen, yiyenden hesap soran, yediğini geri alan civa gibi bir millet görsünler!..

Dış düşmanlar, milletin azminden, metanetinden, cesaret ve şecaatinden titresinler! Bu asil ve necib milletin kuru gürültülere pabuç bırakmayacağını, dış düşmanların iç uşaklarını tespit ve teşhis etiğini anlasınlar da Kıbrısımız çin, İstanbulumuz için, Doğu ve Güneydoğu Anadolumuz için ham hayallere, cıvık heveslere kapılmasınlar. Düşmanlıklarının bir tezahürü, planlarının bir parçası olarak, sosyal ve ekonomik bünyemizi de böyle oyunlarla çökertmeğe kalkışmasınlar.

Birdenbire ortaya bir de laiklik-ilericilik-Atatürkçülük aşkı çıkıverdi, tam bu sıralarda! Atatürkçü bilmem ne derneğinin başkanı, "En iyi laiklik ortodoksluktadır." demiş, "Gelin biz de onları örnek alalım!" diye teklif ediyor. Adamın gözü kör, kulağı sağır, aklı kıt ve de kendisi zır cahil olması lâzım, zâlim ve hunhar ve gaddar Sırpların ortodoks olduğunu bilmemek için!.. Banyolarda mâsum Türk çocuklarını katledip küvetlere dolduran Kıbrıs Rumları ortodoks değil miydi?.. Sırpları destekleyen malûm Ruslar ortodoks değil mi?.. Eğer gerçekten bir zerre laiklikleri olsaydı, yüzyıllarca beraber yaşadıkları komşularının dinlerine, inançlarına müsamaha etmezler miydi?!.. Zavallı Boşnakları sırf müslüman oldukları için kesmiyorlar mı?.. O ortodokslar laik değil, dindar değil, hatta insan bile değil ki Bosnalılara o cinayetleri, haydutlukları, çirkin tecavüzleri işleyebiliyorlar.

Evet... Ülkemizde gericilik birdenbire --seçimle birlikte-- artıverdi!?. Çünkü seçimleri ilericiler kazanamadılar ve de ne fena yakalandılar! Rüşvetleri, hırsızlıkları, yağma ve talanları ortaya bir bir çıkacak. Her ne kadar bazıları bir takım dosyaları kaçırıp, bazı evrakları yakıp, yırtıp yok ettilerse de gene ortada gün gibi aşikar suistimaller, sahtekarlıklar, hırsızlıklar var. İşte onları örtbas edilmesi için laikliğe-Atatürkçülüğü sarılıp yaygara basmak lazım!..

İçlerinden mutlaka şöyle hayıflanıyorlardır: Ah şu askerler! Niye acele etmiyor, darbe yapmıyor, gericileri kesmiyorlar yahu! Nereden çıktı şu demokrasi belâsı, ilericilerin başlarına! Bak şu gerici millete, seçim deyince gidip kimlere oy veriyor. Bu halka hürriyet verilir mi? Bu halka seçme seçilme hakkı verilir mi? Atatürkü kalkan yapmalı demokrasi, hürriyetler filân rafa kaldırılmalı. Yoksa, kızlar başını örtüyor, erkekler sakal bırakıyor, millet namaz kılıyor, oruç tutuyor, Kur'an okuyor, seçimde bazan dürüst ve namuslu insanlar işlerin başına geliyor, sayıları belki aratacak, kimbilir gelecek seçimde ne sonuç çıkacak. Onun için ey diktatörlük, sen gel! Ey dinsizlik sen hakim ol!

Ta ki bu kurnaz ve devrimci ve de ilerici herifler sayende eskisi gibi rahat rahat icra-yı faaliyet eylesinler, şu fakir milletin milyarlarını yine obur obur ceplerine ve midelerine indirsinler; köşklerde sefa sürsün, plajlarda keyif çatsın, barlarda viskisini yudumlasınlar!

İslâm, Mayıs 1994