RAMAZAN GİBİ KUTLU BİR AY

KADIN AİLE, HAZİRAN 90

Prof. Dr. M. Es'ad COŞAN

Herkes ramazan ayının kutsallığını bilir. Ben, halkımızın yaz'a ve tatile hazırlandığı şu günlerde, bir başka kutsal aya dikkati çekmek istiyorum.

O, 24 Haziran 1990 Pazar günü başlayan, mübarek ZİLHİCCE ayıdır. (23 Temmuz'da 1 Muharrem Hicrî yılbaşı başlayacak)

Biz müslümanlar için ZİLHİCCE'de, ramazan gibi, çok müstesnâ, çok değerli ve çok önemli bir aydır; içinde, gaflet olunmaması, mutlaka istifade edilmesi gereken nice faziletli günler, sevaplı geceler, mânevî yönden kârlı ibâdetler vardır.

Herşeyden önce bu güzel ay, İslâm'ın beş temlinden birini teşkil eden o muazzam ve muhteşem Hacc farîzasının îfa edildiği aydır.

Hacca niyet edenler, dünyanın dört bucağından akın akın yollara düşerler, bu ayda o mukaddes beldelere varırlar, "lebbeyk allahümme lebbeyk" diye çağrışırlar. Baş açık, yalınayak, ihramlara bürünmüş, Kâbe-i müşerrefeyi ziyaret ve tavaf ederler, Safa ile Merve arasında koşa koşa sa'yeder, Mina'da, Arafat'ta, Müzdelife'de bulunur, gözyaşlarıyla dualar eder, şeytanları taşlar, kurbanlar keser, Mevlâ'nın afvına, mağfiretine, rahmetine mazhar olur, günahlardan arınmış, pâk ve nurlu kişiler olarak yurtlarına dönerler.

Helal para ile, usûlüne uygun olarak yapılmış bir haccın mükâfâtı ancak ve ancak cennettir. Ne büyük bir mükafât!

Ayrıca Medine-i Münevvere'de Mescid-i Nebevî'de kılınan namaz, başka yerde kılınandan bin misli daha sevaplıdır; Mekke-i Mükerreme'de Mescid-i Haram'da kılınanlar ise yüzbin mislidir; yaya olarak hacc vazifesini yapanın her bir adımı için 700 "Mekke hasenesi" sevap verilir. Peygamber Efendimiz'e "bu nedir?" diye sordular, "yüzbin misli" buyurdu. (yani bir adıma yüzbin misli hasene veriliyor) Hacc masrafları da 700 misli sevaplıdır...v.s.

Bu ayda, haccetmeyen, yurdunda kalan müslümanlar için de nice sevaplar vardır.

Özellikle ilk on gün (aşr-i zilhicce) Kur'an'da işaret olunan, yüce Allah'ın rahmet deryasının cöştuğu, taştığı günlerdir. Mü'minler o günleri oruç tutarak, zikirle, ibadetle, hayırla geçirmeğe çalışmalıdır.

Özellikle Kurban bayramının arefe günü orucu çok sevaplıdır. (Yanlız hacılar için mekruh, çünkü sıcaktan ve maşakkatten hac vazifelerini aksatabilirler.)

"Bir kimse Arefe günü oruç tutarsa, Allah onun iki senesinin günahlarını mağfiret eder: Bir önündeki senesi, bir de geride bıraktığı sene..." buyurmuştur.

Her hicrî ayın ortasında olduğu gibi "eyyam-ı biyz orucu" tutmak, bu ayda da ihmal edilmemeli (ki bu sene 6, 7 ve 8 temmuz günlerine tesadüf eder.) Çünkü peygamber efendimiz, eyyam-ı biyz oruçlarını hiç bırakmamıştır.

Arefe gecesini ve bayram gecelerini ibadetle ihya eylemek hakkında da teşvikler çoktur; aslâ gaflet olunmaya!

Ayrıca, maddi durumu müsait, hali vakti yerinde olan müslümanların bayram günü kurban vaciptir. Kurban için harcanan para, Allah indinde çok sevgilidir. Hz. Ali (r.a.) efendimizin peygamberimizden rivayet eylediği bir hadîs-i şerifte:

"Kim ki gönül hoşluğu ile ve sevabını Allah'tan umarak, kurbanını keserse, o kurban onun için cehenneme perde ve mâni olur (yani sahibini cehenneme girmekten kurtarır) diye bildiriliyor. Bu, her türlü zahmet ve sıkıntıya katlanmağa değer bir sonuçtur ve ne büyük bir müjdedir!

Büyük şehirlerin apartman hayatındaki zorluklar veya evinde kurbanı kesme işlerini yapabilecek kimseleri olmayanlar için, kurbanlarını, vakfımıza, derneklerimize, Kur'an kurslarımıza vekâlet vermek suretiyle kestirebileceklerini de hatırlatmayı bir görev sayıyorum.

Ayrıca müslümanlar kurban derilerini hangi hayır müessesesine vereceğini de iyice düşünmeli ve mutlaka kendi öz müesseselerini tercih etmelidir. Çünkü bunlar büyük yekûn tutuyor ve büyük hayırlara vesile oluyor.

Hepinizin Kurban Bayramını candan kutlar, cümlenizi iki cihanda saadetler dilerim sevgili okuyucularım ve kardeşlerim!