KÖTÜ YAĞLA İYİ TATLI YAPILMAZ Kİ!
KADIN VE AİLE ARALIK 89
Sosyalist bir yazar işaret buyurmuş: "Erkekler erkek kahvelerinde oturur, kadınlar ayrı yerde dururken, Türkiye çağdaşlarlaşamaz" diye. Galiba bu yüzden, sür'atle çağdaşlaşmak için (!), bilmem ne partisinin kadın kolları bir eyle kararı almışlar, başlamışlar o semtte, bu semte erkek kahvehanelerini basmağa!..
Bravo, aferim! Basıp da ne yapıyorlarmış?
Erkekleri kulaklarından tutup azarlıyorlar mıymış, yaka paça alt alta, üst üste kavgalı mı oluyorlarmış, sürükleye sürükleye evlerine mi götürüyorlarmış? Sorgu suale mi tabi tutuyorlarmış?
"Niçin evinizi, yuvanızı, eşinizi, çocuklarınızı, ihmal ediyorsunuz, siz onların sorumlusu değil misiniz, göreviniz onları korumak eğitmek, yetiştirmek, dertleriyle dertlenmek değil mi?"
"Neden burada tembel tembel oturuyorsunuz, ülke böyle mi kalkınır, haydi hasenat yapmağa, halka hizmet etmeğe, Hakk'a kul olmağa, olumlu verimli hale dönmeğe yönelsenize!"
"Niye sigara dumanları arasında sağlığınızı, maddi manevi varlığınızı heder ediyorsunuz, bari temiz havaya çıksanıza, çoluk çocuğunuzla kırlana pikniklere gitseniz e!. Çoluk çocuğun evde neler çektiğini, nasıl üzüldüğünü hiç düşünmez misiniz"
"Kumar büyük bir bela ve afet değil mi, yuvalar yıkmıyor mu, kumar veya ona götüren domino, tavla, bilardo, poker, günah değil mi? Niye çocuklara kötü örnek oluyor, aziz ömürlerinizi ilme, irfana harcamak, verimli, sevaplı geçirmek varken dünya ve ahiretinizi heder ediyorsunuz".. v.s. filan gibi nasihat yollu sözler mi söylüyorlarmış? Hayır! Asla, tam tersine! Giriyorlarmış kahveye, oturuyorlarmış erkeklerin aralarına; bacak bacak üstüne atıp başlıyorlarmış onlarla beraber oyuna, kumara, pokere, sigaraya.. "Bundan sonra böyle yapacağız, erkekleri de hep böyle beraber olacağız..." diyorlarmış.
Şu halde bakın, kadınlar gidecek kahvelerde bilmedikleri erkeklerle oturacak, kalkacak, oynayacak.
Peki ev işlerini kim yapacak, yuvayı kim kollayacak çocukları kim yetiştirecek?
Türkiye kahvelerden mi kalkınacak, yönetilecek? Oyunla kumarla mı gelişecek?
Nerde kaldı güzelim örfümüz, töremiz, dinimiz, ahlakımız, hayamız, haysiyetimiz, şerefimiz, ciddiyetimiz, namusumuz?
Biz erkekleri kahvehaneden, kumarhanelerden kurtarmağa çalışıyoruz, onlar kadınları da bu çirkefe bulaştırmağa yelteniyorlar.
Bu yarı aydınlara, bu ters okumuşlara ne oluyor ya Rabbi! Gölge etmesinler başka ihsan istemez. Batıracaklar memleketi, yıkacaklar kutsal aile yuvasını!
Görüyorsunuz iman ve İslam olmayınca insanlar ne zavallı duruma düşülorlar ve anlayın, selahiyet ve yetki bunların eline geçince başımıza neler geleceğini.
Meydanı bunlara bırakmayın, sorumluluğunuzu görün, gayrete gelin, çalışın.
Boşuna çırpınmıyoruz ki, birleşin, hanım dernekleri kurun, halkımızı, hanımları, çocukları eğitmek, iyi insan yetiştirmek için var gücünüzle faaliyet gösterin.. diye.
Bu yarım aydınlar önce kendilerini islah etmeli; çünkü yolu şaşırmış, değer hükümlerini yitirmiş, şeytana kul, nefse esir olmuşlar; yabancı kültürlerin etkisiyle dejenerasyona uğramışlar.
Biliyorum ki huzurlu ve mutlu da değiller.
Kendilerine hayrı olmayanın, başkalarına nasıl hayrı olacak! Kötü yağla iyi tatlı yapılamaz ki, "Kem alat ile kemalat olmaz ki" yarım doktor candan eder insanı; kaş yapayım derken göz çıkarır acemi süsleyici, karga bir kavim kılavuzu olursa onları peşine takar, leşin başına götürür; zevki o kadardır, tabiatı, mayası, yapısı onu gerektirir işte!
Ve kurtuluş ancak İslam'dadır, başka çıkar yol yok!