TEBLİĞ VE İRŞAD GÖREVİ
Aziz ve muhterem kardeşlerim!..
Allah'ın selâm, rahmeti, bereketi, dünyada ahirette üzerinize olsun... Bize bu günü sağlayan, lütfeden Rabbimize sonsuz hamd ü senâlar ederim.
Biliyorsunuz Rabbimiz, biz insanoğullarını hiç bir zaman irşadsız bırakmamıştır. İnsanoğlunun ceddi olan Hazret-i Adem, aynı zamanda ilk peygamberdir. Binâen aleyh, Allah'ın yolunu insanlara gösterme vazifesi ilk insanla beraber başlamış oluyor ve çağlar boyunca her diyarda, her ülkede, her karyede mutlaka bir peygamberin; Allah'ı, Allah'ın bilgisini, emirlerini, yasaklarını, ma'rifetullahı insanlara tanıtan mübarek kulların, görevlilerin gönderildiğini kitabımız bize bildiriyor:
(Ve in min ümmetin illâ halâ fîhâ nezîr.) gibi ayet-i kerimelerle... Ve nihayet zaman, çağlar, Peygamber Efendimiz'e getiriyor olayı...
Peygamber SAS, seyyidil evvelîn vel ahirîn, eşrefül mürselîn; bütün peygamberlerin rütbece en üstünü, Allah'ın habîbi... Vazifelendiği andan itibaren, Allah'ın emirlerini insanlara tebliğ için çok güzel gayretler göstermiş. Bizim için çok önemli olan, ibretli olan bir sıkı tebliğ çalışması, irşad çalışması göstermiş. Kâbe'yi ziyarete gelen, panayır münasebetiyle Mekke'ye gelen bütün heyetlere, kabilelere İslâm'ı anlatmış. Kendisi Taif şehri gibi bazı şehirlere İslâm'ı öğretmek, anlatmak için sefer eylemiş. Çeşitli sıkıntılarla karşılaşmış.
Nihâyet o güzel çalışmalarının, fedâkâr ve örnek çalışmalarının sonucu olarak, İslâm kuvvetlendiği zaman, küfür artık bir daha Arap Yarımadası'na giremeyecek şekilde şeytanın ondan ümidini kestiği zaman; İslâm Arap Yarımadası'na sağlam bir şekilde yerleştikten sonra da çağının bütün imkânlarını kullanarak çevredeki büyük devletlere; Mısır'a, Bizans'a Sâsânî İmparatorluğunun başşehrine, Bahreyn'e, Habeşiştan'a elçiler göndermiş ve İslâm'ı anlatmıştır.
Çünkü, İslâm en güzel nizamdır. İnsanoğlu için dünyada mutlu olmanın ve ahirette ebedî saadete ermenin reçetesidir, yollarını gösteren bir nizamdır. Rahmeti bol olan Rabbimiz, kulların iki cihanda saadete ermeleri için, dâimâ İslâm'ı onlara tebliğ etmiştir. Onları İslâm'a çağırmıştır. Selâmete ermeleri için, onlara kitaplar indirmiş, peygamberler göndermiştir.
Peygamber SAS bu güzel nizamı, bu güzel hayat sistemini, Allah'ın rızasına uygun yaşama sistemini hakkıyla anlatmış ve etrafındaki o asr-ı saâdetin mümtaz insanları, sahâbe-i kirâm, Peygamber Efendimiz'in arkadaşları olan o mübarek nesiller, İslâm'ı en güzel şekilde anladıktan sonra, hadis-i şerifleri rivayet ederek; Peygamber SAS Efendimiz'in emirlerini, tavsiyelerini, Kur'an-ı Kerim'in ahkâmını; Kur'an-ı Kerim'in bizzat kendisini, ayetlerini, fıkhı cihana yaymışlardır. Coğrafyayı zorlamışlar, okyanuslara ulaşmışlar ve kıtaları geçmişlerdir. İslâm, doğuşundan kısa bir zaman sonra yeryüzündeki bir çok yere kuvvetli bir şekilde ulaşmıştır.
İşte Peygamber SAS Efendimiz'in hayatının örnek davranışı olan bu irşad, tebliğ ve insanları iki cihanda mutluluğa erdirmek için olağanüstü gayret göstermek; Peygamber SAS Efendimiz'den sonra, ümmetin varisleri olan muhakkık alimler ve mürşid-i kâmiller vasıtasıyla devam etmiştir. Peygamber SAS Efendimiz'in irşad ve tebliğ vazifesini onlar devam ettirmişlerdir. İnsanlara İslam'ın güzelliklerini onlar anlatmışlardır. O güzelliklere onlar kavuşturmuşlardır.
Bizim kendi kültürümüz içinde Orta Asya'da muhteşem bir hadis kültürü, din kültürü, muazzam alimler yetiştiren bir ortam meydana gelmiştir. O ortamın içinden ihlâs yolu olan, ihsân yolu olan, ma'rifetullah ve irfan yolu olan tasavvuf, çok kuvvetli bir şekilde, mürşid-i kâmillerin halifelerini cihanın muhtelif yerlerine göndermeleri sûretiyle Anadolu'muza da gelmiştir. Bu hususta, büyük Türkistan pîri Ahmed-i Yesevî Hazretleri'nin gayretlerini biliyorsunuz. Onun yetiştirdiği nesillerin, Anadolu'daki İslâm'ı sevdirme ve öğretme çalışmalarını biliyorsunuz.
Yunus Emre'lerin temsil ettiği, o güzel hakkı tebliğ yolunu, hepimiz severek takib ediyoruz. Onlara gönlümüzde çok büyük yer ayırmışız, başımızın tacı durumundalar... Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî Hazretleri Mesnevî'siyle aynı şeyi kültür merkezlerinde yapmış.
Biz de onların paralelinde, onların izinde, onlarla bağlantılı mü'minler olarak, İslâm'ın güzelliklerini insanlara anlatmakla kendimizin görevli olduğumuzu biliyoruz. O görevi yapmak için çağın bize sağladığı bütün imkânları kullanmak gayretindeyiz.
Bu bakımdan camiamıza teşekkür ederim. Çok güzel çalışmalar yaptık kardeşlerimizle... Emeği geçenlerden Allah razı olsun... Yayınevleri kurduk. Türkiye'nin en devamlı, en yüksek tirajlı dergilerini çıkarttık. İslâm dergisi, Kadın ve Aile dergisi, İlim ve Sanat dergisi ve Panzehir dergisi gibi, hukuk sahasında ve diğer sahalardaki dergiler gibi yayınlar yaptık.
Nihayet zaman bizi 1992 yılında Akbük'te, Ege'nin şirin bir kıyı otelinde, arkadaşlarımızla toplandığımız zaman, o yüzlerce çoşkun kardeşimizden müteşekkil grup, bir radyo televizyon atılımı yapmayı gönül birliği ile kararlaştırdılar. Bu olay Akbük'te olduğu için, Akbük'ün Ak'ını alarak, radyo kelimesinin de Ra'sını alarak Akra radyo televizyon şirketimizin kurulmasını orda kararlaştırmış olduk.
Bu kelimenin bir başka güzel mânâsı var Arapça'da... O da, "Kur'an-ı Kerim'i en güzel okuyan, en iyi bilen." mânâsına geliyor. Peygamber SAS Efendimiz, bir toplulukta önderlik yapmak, imamlık yapmak; ibadette ve diğer hususlarda önderlik yapmak gerektiği zaman;
(Fel yeümmeküm akraüküm) "Kur'an'ı en iyi bilen, Kur'an'ı en iyi okuyan, Kur'an'a en çok âşinâ olan kimse size önderlik etsin, imamlık etsin; namazı o kıldırsın, önder o olsun!" diye buyurmuştur.
Akra kelimesi, aynı zamanda "Kur'an'ı en iyi okuyan, bu hususta en üstün olan." mânâsına da geldiği için, mantığımızı da daha güzel ifade eden tatlı bir kelime olmuştur.
Bu 1992 yılındaki kararımızdan sonra, başta İstanbul olmak üzere çeşitli illerimizde; daha doğrusu bizim bu hususta surlara bayrağa çeken Denizli'deki bir kardeşimizdir (Feridun Bozkurt); orada radyo çalışmalarını o başlatmıştır. Ondan sonra büyük çalışma olarak Akra İstanbul'da çok başarılı bir yayın başlattı ve elliden fazla yayın içerisinde kültürel muhtevâsı dolayısıyla birinci oldu. Hâlen de birincilik bayrağını devam ettiriyor. En çok dinlenen üç radyodan birisi...
Bu yayınlarımız İzmir gibi büyük şehirlere yayıldı. Oralarda da radyo yayını çalışmalarımız başladı. Bu çalışmalar bugün ondört rakamına ulaşmış bulunuyor, ondört yerde radyomuz var...
Bugün Ankara'daki Akradyo şubemizin faaliyete geçmesini kutlamak için burada bulunuyoruz. Çalışmalarımız yalnız Türkiye içinde değil, yurtdışında da faydalı olmaktadır. Ben iki gün önce Avustralya'dan geldim. Sydney'deki kardeş radyo, bizim Akra'nın yazılı hazırlamış olduğu haberleri orada neşrediyor ve ilgi ile, sevgi ile dinlendiğini söylediler. O halde çalışmalarımız beynelmilel sahaya taşmış bulunuyor. Bu bakımdan da kardeşlerimi kutlarım. Hepsine ayrı ayrı teşekkür etmek istiyorum.
Akra Ankara şubesi, yirmi günden beri deneme yayınını yapmakta ve yerini hazırlamış bulunmaktadır. Bu akşam bu radyonun açılışını --benim de seyahatten dönmem dolayısıyla-- çok mümtaz, çok kıymetli, çok değerli devlet adamları, ilim adamları, çok kıymetli misafirler, emeği geçen dostlarımız, kardeşlerimizin de davet edildiği bir toplantıda kutlamak istiyoruz. Bu sevinci onlarla paylaşmak istiyoruz.
Bu güzel çalışmalara bir çok kardeşimiz maddî bakımdan büyük fedâkârlıklarla yardımda bulundular. İsimlerinin söylenmesini istemediler; kullardan bir şey beklemedikleri için, Allah bilsin ve mükâfatını Allah versin diye... Ama biz onlara gönülden dua ediyoruz, teşekkür ediyoruz. Allah razı olsun... Bu güzel çalışmada onların desteklerinin elbette büyük payı var ve bu çalışma o suretle ortaya konulmuş oldu.
Biz niçin bir radyo çalışması içindeyiz?.. Bu Peygamber SAS Efendimiz Hazretleri'nden gelen İslâm'ı öğretme, insanlara mutluluğu aşılama, insanları mutluluk dünyasına çekme çalışmasının bir parçasıdır. Çünkü radyo, çok tatlı ve çok kolay diğer insanlara ulaşma vasıtasıdır. Çok kolay iletebiliyor. İnsan çalışırken, yanındaki radyodan kulağıyla yayınları dinleyebiliyor. Araba sürerken yayınları dinleyebiliyor. Mutfakta hanımefendi ev işlerini yaparken dinleyebiliyor. Sokakta delikanlı, walkman'ini kulağına takarak, belinde taşıyarak yayınları takib edebiliyor.
Hiç bir yayın şekli bu kadar kolay iletişimi sağlayamadığı için, radyo çok güzel bir vasıta... Güzel şeyleri, güzellerin en güzeli olan İslâm'ı insanlara anlatmakta iyi bir vasıta olduğu için, biz bu radyo çalışmalarını seviyoruz ve büyük bir coşku ile, sevgi ile bu çalışmaları Türkiye'ye ve Türkiye dışına yayma çalışması içindeyiz.
Bu çalışmalarda maddeten ve mânen, fiilen, bedenen, fikren, aklen emeği geçmiş olan bütün ilgililere, teknik elemanlara, profesör dostlarımıza, gönüldaşlarımıza, kardeşlerimize, heyecan dolu gençlerimize bu münâsebetle dualar ediyorum, teşekkür ediyorum. Allah-u Teâlâ Hazretleri, sa'ylerini meşkûr eylesin... Ömürleri boyunca nice nice güzel hizmetler yapmağa onları muvaffak eylesin...
Radyomuz Ümmet-i Muhammed için, bizler için, Ankaralılar için, dinleyenler için ve radyoyu hizmette tutmak için koşturan, çalışanlar için hayırlı olsun... Dünya ve ahiret saadetine erme vesilesi olsun diye dua ediyorum.
Hepinize en derin, en kalbî hürmetlerimi, sevgilerimi, duygularımı arz ediyorum. Dualarınızı taleb ve niyaz ediyorum.
Esselâmü aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtüh!..
20. 1. 1995 AKRA Açılış - ANKARA