ÇOCUKLARIN EĞİTİMİ
Allah'a sonsuz hamdü senalar olsun... Üzerimizde sayısız nimetleri var... Bu nimetlerden birisi de --ki büyük bir nimet-- bugün açtığımız bu müessesemizdir. Biz Allah'a inanmış mü'min kullarıyız. Hayatın mânâsını derinden derine düşünen insanlarız. Felsefesini yapan insanlarız. Hayatta yaptığımız her hareketi ölçen, ölçmeğe çalışan, yaptımız her işi de Allah rızası için yapmağa gayret eden bir yoldayız. Bizim inancımız ve yetişmemizde eğitimin çok büyük ve çok sevaplı bir yeri vardır.
Çok büyük bir alim ve eğitimci olan İbrahim Hakkı Hazretleri (KS), derya gibi engin ve derin olan Ma'rifetnâme isimli eserinin başında; "Allah-ü Teala Hazretleri dü cihanı --yâni dünya ve ahireti-- benî Adem için, biz insanlar için ve insanları da kendi ma'rifeti için yaratmıştır." buyuruyor. Yâni, "Allah'ı bilmek için yaratmıştır." diyor. Ve Allah'ı bilmek için insanın kendisini bilmesi gerektiğini, kendisini bilmek için de çevresini bilmesi gerektiğini anlatarak, sonunda nefsin islahı ve terbiyesi, insanın insan-ı kâmil olması icin yazdığı eserinin başında astronomiden başlıyor. Feleklerin, göklerin statüsünden şeklinden başlıyor. Sonra insan vücuduna geçiyor, tıbba geçiyor. Ordan öbür ilimlere geçiyor.
Bizim nazarımızda bütün ilimlerin böyle birbirleriyle irtibatı vardır ve hepsinin de sonucu, bizi götüreceği nokta Allah-u Teala hazretlerini bilmek ve onun rızasını kazanmaktır.
Eğitim, bizim dışımızdaki bütün ciddi gruplarda da, bizim milletimizin dışındaki bütün milletlerde de tebcil ediliyor, takdir ediliyor, teşvik ediliyor, üzerinde dikkatle duruluyor. Avrupa'da, Şark'ta, Garb'da... Fakat bizim eğitimimizde onlardan çok büyük bir fark var... Biz eğitimi madde eğitimi yanında mânâ eğitimi olarak da düşünüyoruz. İmanımızın büyük bir yönlendirmesi var... Biz insanın sadece bilgilendirilmesinin yetmediğini biliyoruz. Bilgilendirmenin ötesinde terbiye etmek gerektiğini, ahlâkını geliştirmek gerektiğini, icabında kendisini bile aşarak, ayet-i kerîmenin ifadesiyle;
(Evil valideyni vel akrabîn) kendisinin, ana babasının, akrabasının aleyhinde bile olsa hakkı tutabilecek, adaleti gözetebilecek, hakkàniyetle hareket edebilecek, faziletli insan olmasını sağlamağa gayret ediyoruz. Onun için mütevazi imkânlarımızla bu konuda hizmet vermege gayret ediyoruz.
Meselenin büyüklüğüne göre -evet bu eser de güzel bir eserdir büyük bir eserdir- fakat çok daha fazla şeyler yapmamız gerektiğini düşünürsek ben o bakımdan azımsıyorum. Ankaralı kardeşlerim için de inşaallah daha büyük müesseselerin öncüsü olarak görüyorum bu müesseseyi...
Bu müessesenin şu anda açılışa hazır hale gelmesinden önce, bu senenin başında İstanbul'dan geldiğimizdeki çalışmaları hatırlıyorum... Bundan önce bu binanın yapılışında emeği geçen Sincanlı değerli kardeşlerimin fedâkârca çalışmalarını hatırlıyorum... Özelif'te toplanıp, "Mutlaka 1995-96 öğretim yılına bu müessese yetişsin!" diye karar verdiğimiz, azmettiğimiz zaman ne kadar çok eksiklikler olduğunu, ne kadar çok çalışmamız gerektiğini biliyordum. Ama bu sıkıntılar, bu eksiklikler kollektif bir çalışma ve kardeşlik şuuruyla, pek çok kardeşimin dostumun gayretleriyle aşıldı.
Etimesgut Belediyesi, Sincan Belediyesi, Sincan ahalisi, Etimesgut ahalisi, Milli Eğitim Bakanlığı'ndaki ilgili dairelerde bulunan değerli dostlarımız; herkesin burada kendisinin normal ölçüdeki ilgisinin üstünde yakınlık duygusuyla hizmet ettiğini biliyorum, saymaktan aciz olduğumu biliyorum. Yapılan hizmetleri Allah biliyor, Allah hepsinin ecrini mükafatını kat kat versin, ihsan eylesin... Eser onların eseridir.
Bizim Milli Eğitim çalışmalarımızda eğitim çalışmalarımızda tecrübemiz çok eski yıllara gider. Ve o eski yıllardaki çalıştığımız müessselerde yetişmiş kıymetli elemanlar şimdi bu müesseseleri kuruyorlar diyebilirim. Ve bu kadronun inşaallah yine kendi özel rengimizi, damgamızı, simgemizi taşıyacak olan yüksek tahsil müesseselerini de, üniversiteleri, fakülteleri de açacağını düşünüyorum. Yükseliş Mimarlık Mühendislik Özel Yüksekokulu'ndan, Sakarya Devlet Mühendislik Mimarlık Akademisi'nden; çok daha önceden İstanbul Teknik Üniversitesi'nden camiamız tahsil meselesine girmişlerdi, kardeşlerimiz bu hususta çalışmaya başlamışlardı. O kardeşlerimizin çoğu profesör oldu, bir kısmı emekli oldu. Ama zaman devam ediyor, çalışmalar gelişerek büyüyerek devam ediyor.
Bana arkadaşlar bir çok müessesenin ismini koymayı teklif ederler, terletirler beni... Bu müessesenin adı da FERDÂ'dır. Ferdâ, Farsça yarın manasına geliyor. Sebebi Hz. Ali RA Efendimiz: "Çocuklarınızı kendi çağınıza göre değil, ileriki çağa göre yetiştirin! Çünkü onlar ileriki çağın, yarının insanlarıdır." buyuruyor. O bakımdan, biz çocuklarımızı kendi mantığımızla, kendi bilgi ve görgü durumumuzla değil de, onların yaşayacakları zamanda ihtiyaç duyacakları bilgileri onlara kazandırarak; görgü, tecrübe ve meziyetleri onlara kazandırarak yetiştirmek istiyoruz.
Eğitim kadrosunu biliyorum. Son derece cevval, dinamik, genç ama çok meziyetli insanlar...
Kendimiz çocuklarımızı yetiştirmek istediğimiz zamanda kendimize ait müesseselere çok büyük ihtiyaç duyuyordum. Kendimiz tahsil görürken, kendi gönlümüze uygun hocalara çok büyük sevgi duyuyorduk. Hiç unutmuyorum ben kardeşiniz Edebiyat Fakültesi'nde öğrenci iken, tarih bölümünde o zaman bir doçent konuyu anlatırken "Peygamberimiz" dedi. O kadar... SAS filân yok... Ben o gün İstanbul Edebiyat Fakültesi'nden, Vezneciler'den Beyazıt'a sanki havada gittim. Ayağım yere basmadı sevincimden... Bir doçent benim peygamberime, "Peygamberimiz" dedi diye... O kadar hasret içindeydik, o kadar sıkıntı içindeydik, o kadar problemler içindeydik.
Elhamdü lillâh bugünkü nesiller, --benden önceki değerli konuşmacı arkadaşlarımın ifade ettikleri gibi-- her türlü güçlüğe rağmen, her türlü değiştirme çalışmalarına rağmen; cümle cihanın, yedi düvel değil yetmiş düvelin uğraşmasına rağmen imanını bırakmıyor. İstiklal marşında ifade ettiğimiz hakka ibadet etmeyi terk etmiyor elhamdü lillâh... Allaha has kul olma idealini bırakmıyor, bırakmayacak.
Onun için bu müessseselerin adedinin çok artması lazım!.. Sayılamayacak kadar çok olması lazım!.. Çünkü genç ve dinamik bir neslimiz var, çocuklarımız var... Çocuklarımızın çokluğuyla, Peygamber SAS Efendimiz'in iftihar edeceği gibi biz de iftihar ediyoruz. Büyük müesseseler kurmamız lazım!.. Çocukların nüfus artışıyla, ihtiyacın büyümesiyle orantılı olarak, bizim bu konularda çalışmalarımızı geliştirmemiz lâzım!..
Bu müessese güzel bir müessesedir ve bizim zihniyetimizi aksettiriyor. Ön tarafında mescid vardır. Bir tarafı mesciddir bu binanın ve halka açıktır. Çünkü halka söz verilmiştir burada mescid yapılması için... Öbür taraflarının hizmetleri konusunda düşünülmüştür, istişareler yapılmıştır. En sevaplı, caminin mantığına en uygun, Allah'ın rızasına muvafık en uygun çalışma egitim çalışması olacağından, binanın öbür taraflarının eğitime tahsis edilmesi kararlaştırılmıştır.
Bu bizim fikrimiz değildir. Aynı şeyi geçen sene yarış havası içinde açtığımız Yalova Asiller Kız Koleji'nde de yaşadık. Orada Yalova müftüsü fetvayı vermişti. Kuran kursu olarak yapılmaya başlanmış binanın kolej olmasını istemiştir. Kalkıp konuşmuştur. Bu hususta tereddütleri olan insanlara izah etmiştir meseleyi... Yâni, "Kur'an kursundan elde edilecek faydalar şunlardır... Eğitimden elde edilecek faydalar şunlardır." diye fetva vermiştir. Din adamı olarak, müftülük sıfatını ortaya koyarak fetva vermiştir.
Müessesemizin şu hale gelmesinde emeği geçen bütün dostlara, bütün kalbimle Allahtan büyük mükafatlarla onları taltif etmesini diliyorum. Biz kendilerine teşekkürle bir şey yapamayız, ama Allah-u Teâlâ Hazretleri fazl ü kereminden sa'ylerini meşkür eder. Allah-u Teâlâ Hazretleri bir haseneyi bile kabul ettiğinde, o kulun dünyası ve ahireti mamur olur. Allah sa'ylerini meşkür eylesin... Amellerini, ibadetlerini, niyetlerini, gayretlerini, çalışmalarını, kabul eylesin...
Bu müessese milletimiz için hayırlı olsun.... Gençlerimizin çocuklarımızın en mükemmel tarzda ferdâya, yarına hazır olarak, dünyanın bütün milletleriyle olan münasebetlerinde üstünlük sağlayacak meziyetlerle donanmış olarak yetişmesine vesile olsun... Ankara'daki ve Türkiye'deki diğer müesseselerimizin bir halkası olsun... Bundan sonraki müteakib çalışmalarda, daha büyük müesseseler kurmayı Cenab-ı hak bize nasib eylesin... İnşaallah çok yakın bir zamanda, bir fakülte açılışında da Allah bizi bir araya getirsin... Allah hepinizden râzı olsun...
Esselâmü aleyküm!..
18. 9. 1995 - ANKARA