SAYGIN KİŞİLİK VE ŞUURA ERMEK..
KADIN VE AİLE TEMMUZ 87
Size hayattan, çok düşündürücü, çok müessif, gerçek bir olay anlatmak istiyorum.
İstanbul Sirkeci-Halkalı tren hattının elektrifikasyonunda çalışmış idarecilerden yüksek mühendis bir dostumdtan o yıllarda dinlemiştim:
İdarecilerden ve teknik elemanlardan müteşekkil bir heyet kurulacak elektrikli tren hattının malzemelerini üreten fransız firmasında tedkikler yapmak üzere Fransa'ya gidiyorlar. İş büyük çaplı. Fabrika müdürü fransız, gelen Türk heyetini evine davet ediyor ve bir ziyafet veriyor. Onların görenekleri icabı evin hanım ve kızı da gelen misafirlerle ilgilenmekte. Yetişkin kız, bizim yüksek mühendislerden biriyle sohbet esnasında, evli olup olmadığını, çocukları bulunup bulunmadığını soruyor ve evli olduğunu öğrenince,
-Yanınızda eşiniz ve çocuklarınızın resmi var mı? Lütfen gösterebilir misiniz! Diyor. Mühendis bey de daima cüzdanında sakladığı eşinin gelinlik resmini çıkarıp gösteriyor. O sıralar bizim modern düğünlerde giyinmesi mutad olan tül duvaklı, kat kat etekli beyaz maruf gelinlik tuvaleti ile gelin ve kravatlı matruş damat el ele, yan yana.
İşte o zaman, o beyaz tüllü gelinliği görünce fransız kızı hayretle ufak bir çığlık atıyor ve:
-Aaaaa! Bu bizim nik(h için kiliseye giderken giye geldiğimiz düğün tuvaletimiz. Yoksa siz de hristiyan mısınız? Diye soruyor. Tabii mühendis bey, şaşkın ve suskun, düşünüp kalıyor.
Ben de o zamana kadar hiç düşünmemiştim. Annelerimiz, ninelerimiz beyaz gelinlik mi giyerlerdi? Hayır, Eski gelinler kadifeli, allı-pullu, telli duvaklı olurdu. Değil plaj kıyafeti gibi kol, göğüs, sırt, kadır açık olmak; yüzünü, saçının telini bile göstermezdi. Kadınlar ayrı, erkekler ayrı yerde ve başka taraflarda eğlenirler, davullar etrafı güm güm inletir, zengine fakire meydan ziyaretleri çekilirdi..
Allah bizim şahsiyetsiz, taklitçi, yabancı hayranı, budala garpçıları isl(h eylesin. Milleti yanlış yola kılavuzladılar; milli devlet, milli kültür, milli eğitim.. iddialarına rağmen, şuursuz halk kitlelerine, değil dini ve isl(mi, milli hasletlerini bile kaybettirdiler, gizliden gizliye hristiyanlaştırdılar; hatta onlardan beter duruma düşürdüler.
İki cihanda saygınlık kazanma ve yükselmemizin temeli şahsiyet sahibi olmamızdır. Şarkı veya Garbı, kapitalist veya komünist ülkeleri körü körüne taklit etmemeliyiz. Milli ve dini benliğimizden taviz vermemek, dinimizi, imanımızı, müslüman şahsiyetimizi titizlikle korumak; hatalı ve günahlı yollara sapmamağa her an pahasına olursa olsun ihtimam göstermeliyiz.
Atalarımızın tatlı hatıralarını, güzel örf ve adetlerimizi, koskoca bir tarihi, şanlı bir maziyi, düğünü-derneği, giyimi-kuşamı, ahlakı-adabı, görenek-geleneği, zengin folklor ve edebiyatı ile muhteşem bir kültürümüzü mü'mince ve çağdaşça canlandırmak ve geliştirmek için el, ele gönül gönüle ileri!...