ALTIN BİR NESİL YETİŞTİRMEK!

KADIN VE AİLE ŞUBAT 86

Kadının, erkek karşısında durumu, cemiyet içindeki yeri ve önemi, çeşitli toplumlarda farklı farklı olagelmiştir. Önceki çağlar ve başka kültürler gözönüne alınırsa, kadının genellikle hor görüldüğü ve ezildiği esefle müşahede olunur:

Saçlarından tutulup sürüklenen, arzulanınca zor ve zorbalıkla kaçırılan, kızılınca dövülen, hapsedilen; şahsi hukuku kabul edilmeyen, şeytanla eş tutulan, uğursuz görülen, geçim korkusu veya namus endişesiyle kızken diri diri toprağa gömülen, kocası evvel ölürse onun cesediyle birlikte canlı canlı yakılan.. kadına ancak İsl(m el uzatmış; onu korumuş, kollamış ve en yüksek payeye yüceltmiştir.

Mesel(: Peygamber efendimiz s.a.s. buyuruyor ki:

"Bir kimse ki (kendisine ait) iki kızı veya iki kız kardeşi veya iki teyzeyi veya iki halayı veya iki nineyi barındırıp, bakıp, geçindirir; o cennette benimle şöyle (iki parmak gibi yan yana ve beraber) olur."

"Bir kimse ki üç kıza bakar, terbiyelerini güzel verir, sonra onları evlendirir ve onlara ihsanda bulunur, ona cennet nasib olur."

"Size, kadınlara iyi davranmanızı vasiyet ederim."

"Sizin en hayırlılarınız, hanımlarına karşı en iyi davrananlarınız ve ahlakca en güzel olanlarınızdır.".. v.s.

İsl(m dini, genel bir prensip olarak; kötülükleri bizzat yasaklarken, haklı olarak onlara götüren yolları da tıkar, onların alet ve vasıtalarını da haram kılar. Onun için kadın konusunda da ön tedbir mahiyetinde kadın ve erkek ihtil(tını (karma ve beraber olma) kısıtlamış, kadına tam tesüttürü (maddi ve manevi ziynetlerini örtmeyi) emretmiş, teşhiri önlemiş, na-mahrem ile bakışmayı yasaklamış, nik(hı meşru, zina ve mukaddematını gayr-i meşru kılmış; kadının ve erkeğin hak, vazife ve sorumluluklarını açıkça belirlemiştir.

İsl(m toplumları da, bu esaslar dairesince yaşadıkça ferd(, ailev( ve içtima( bakımdan sıhhatli kalmış, mutlu ve başarılı olmuştur.

Yirminci asrın sahte şa'şaalı, hasta, materyalist medeniyeti ise kadın konusunda -maalesef- samimi, dengeli, m(kul ve müsbet bir anlayış tutturamamıştır. Hürriyet! Ve eşitlik! Prensiplerinin yanlış, yersiz ve hilkat kanunlarına aykırı bir tatbikatı sonucu evin kadını, mutlu ve sıcak yucvasından, asl( ve as(l görevlerinden koparılmış; sokağa, piyasaya düşürülmüş; gösterişe, süse, modaya esir kılınmış; erkeklerle yüzgöz edilmiş, şeytanın tuzağı haline getirilmiştir.

Bu sakim ve sakat başlangıcın acı, ama tabii bir sonucu olarak bugünlerde işin daha azıtıldığnı görmekteyiz.

Artist olmak için evinden kaçan Anadolu kızları, himayesindeki kadınları fuhşa iten alçak anababa ve kocalar, kocalarına hiyanet eden yüzsüz evli kadınlar, kadınlarını satmakla şöhret bulan dejenere köyler, seks ticareti yapılan öğrenci yurtları; topluca sınırsız cinsel özgürlükle yaşanan komünler, flörtlü, fingirdek, aşüfte, arsız, yüzsüz gençler; halk arasında utanmadan gezebilen eşcinseller; her türlü hayasızlığın demokrasi, insan hakları, hürriyet ve sanat yaveleriyle avukatlığını yapan sapık kalemler, müstehcen neşriyat porno kasetler, yıkılan yuvalar, katller, intiharlar; seks, zevk ve uyuşturucu ile mahv olan nesiller... korkunç bir felaketin ön-emareleri ve alarm zilleri değil de nedir?!!

Ey bütün idareciler, ilgililer, ebeveynler, psikologlar, sosyologlar, yazarlar, öğretmenler, terbiyeciler, hocalar, idealistler! Geliniz bu çılgın ve korkunç, menfur ve meş'um gidişe topluca karşı çıkalım; nesillerimizi, yakıtı taşlar ve insanlar olan cehennem ateşinden korumak ve kurtarmak için, malımız ve selahiyetimiz.. hasılı neyimiz varsa ortaya koyalım, tedbirler alalım, sorumluluk yüklenelim, gece-gündüz çalışalım, eğitim müesseseleri kuralım, olumlu neşriyat yapalım: Mutlaka özü doğru-sözü doğru, bilgili-görgülü, çalışkan ve terbiyeli, arif ve zarif altın bir nesil yetiştirelim.

Yoksa namus kalkacak, aile müessesesi çökecek millet ve devletimiz telafisi güç zararlara uğrayacak; başımıza gökten taş yağacak diye korkuyorum.