TARİHİ ESERLERE İLGİ, SEVGİ VE SAYGI

İLİM VE SANAT OCAK 88

Prof. Dr. M. Es'ad COŞAN

Ülkemiz, insanlığın, tarihin ve medeniyetlerin beşiği olan bir coğrafi bölgededir. Maddi, manevi kültürel ve turistik değerlerine paha biçilmeyecek olan tarihi hazinelere sahibiz. Bunları iyi tanımalı ve titizlikle korumalıyız. Halkımıza ve yeni nesillere tarih ilgi, sevgi ve saygısını kuvvetli bir şekilde aşılamamız şarttır.

Ülkemizdeki eski şehir kalıntılarında yapılan kazılarda tarihin derinliklerine doğru inen çeşitli yerleşim katmanları ve iskan devreleri ile karşılaşılıyor. Bunların incelenmesi son derece de önemli ve heyecan vericidir. Yurdumuz eski çağların tarihine ışık tutacak, çok yeni ve orjinal bilgiler kazandıracak malzemeye sahip bulunuyor. Bazı mağaralar taş devrine kadar uzanan bir mazinin izlerini ihtiva ediyor.

Dini bir bakışla konuya yaklaşacak olursak, Hz. Nuh a.s.'nin gemisi Doğu veya Güneydoğu Anadolu'da aranmaktadır; Hz. İbrahim a.s.'ın Urfa çevresinde yaşadığı ve orada ateşe atılmış olduğu söylenir; Hz. Musa a.s.'ın Hz. Hızır a.s.'ı aradığı seyahatte yanında bulunan Hz. Yuşa a.s.'ın İstanbul Beykoz'da medfun olduğu meşhurdur. Kur'an-ı Kerim'de anlatılan Ashab-ı Kehf Tarsus veya Maraş'tadır; Yasin suresinde zikri geçen "Karye"nin Antakya olduğu rivayet olunur; Hz. Meryem a.s.'ın Efes şehrinde olduğu iddia edilir; İstanbul'de başta Ebu Eyyub el-Ensari olmak üzere 27 kadar sahabe r.a. kabri vardır; Selman-ı Farisi yıllarca Bursa çevresinde ikamet ve ibadet etmiştir.. Anadolu şehirleri türbeler, tekkeler, medreseler, camiler ve sayısız dini eserlerle doludur.

Ayrıca adını bilmediğimiz veya bilemediğimiz nice kavimler, Hititliler, Lidyalılar, Frigyalılar, Kapadokyalılar, Asurlular, Urartular, Medler, Persler, Romalılar, Bizanslılar, Araplar, Selçuklular, Anadolu beylikleri, Osmanlılar.. bu topraklarda çok zengin ve ilginç medeniyetler kurmuşlar; geriye nice şahane eserler, izler, anıtlar bırakmışlar, bizlere devretmişlerdir.

Anadolu'yu şehir şehir geziyor, fırsat buldukça çeşitli tarihi eserleri inceliyorum. Müşahedem şudur:

Ecdadımızın bize emanet bıraktığı bu tarihi ve kültürel mirası maalesef iyi koruyamamışız, hala da koruyamamaktayız. Herşeyden önce eski bazı yetkili ve idareciler bu konuda son derece bilgisiz, şuursuz, hatat düşman tavır takınmışlar, tarihi eserleri bizzat tahrip ettirmişler. Edirne'de o zaman valisinin, Mimar Sinan'a ait bir camiyi kazmayla söktüremeyince dinamitle yıktırdığı bunun acı bir misalidir. Nevşehir valisi Gülşehir camisinin orjinal şahane hat levhalarını yerinden indirtmiş, çürümeye terk etmiştir. Sultanahmet Cevrikalfa İlkokulu cephesindeki tarihi çeşme kitabesi kazıtılmıştır. Çanakkale şehir kalesinin kapısındaki tarihi kitabe yakın zamanlarda tahrip edilmiştir. Niğde'de eski harfli yazma eserler toplatılıp bir mağarada yakılmıytır.. vs.

Bu gbi hadiselerin temelinde, İsl(m düşmanlığı, tekke, tasavvuf, cami, medrese, eski yazı, husumet ve kini yatmaktadır.

Ayrıca iyi niyetli fakat cahil halk da kaş yapayım derken göz çıkarırcasına tarihi eserleri tamir ederken bozmaktadır. Mesela Topkapı'daki Arakiyeci caminin şahane altın yaldızlı tavan işlemeleri düz bir boya ile sıvanıp mahv edilmiş. Bursa'daki bazı sanat değeri çok yüksek orjinal camiler, Anıtlar Kurulundan gizli tamamen yıkılıp temelden yeniden yapılmış, berbat edilmiştir.

Üçüncü ve acı bir sebep tarihi eser yağma ve kaçakçılığıdır. Avrupa ve Amerika'nın müzeleri bizden kaçırılan eserler ve hazinelerle dopdoludur. Turist diye ülkemize gelen yabancılar, tarihi eser kalıntılarında çadır kurmakta, kıyılardaki batık şehir veya gemilere dalmakta, gizli kazılar yapmakta, buldukları eserleri kolayca kaçırmaktadır. Dünyanın diğer ülkelerinde bizdeki kadar gevşeklik ve başıboşluk olduğunu sanmıyorum.

Teklifim: Hepimiz, her türlü tarihi eserlere yakın ilgi, sevgi ve saygı duymalıyız. Bu konuda okul eğitiminde gerekli telkinleri cidi olarak vermeli, yaygın halk eğitim vasıtalarıyla toplum da şuurlandırılmalıdır.

Devlet yöneticileri ve ilgililer tarihi eser yağma ve talanını önleyici daha müessir bir organizasyon kurmalı ve daha sert mevzuat getirmeli; bu konular için daha çok tahsisat ayırmalı; tanıtma, reklam, propaganda ve telkine önem vermeli, yabancı kazı heyetleri daha sıkı murakabe etmeli, hileyi, rüşveti önlemelidir.

Yurdumuzdaki kazıları yabancılara değil, kendi yetiştirdiğimiz mütehassıs, vatansever, namuslu, dürüst kadrolara yaptırmalıyız.

Tarihi eser onarımı bahanesiyle hristiyan kültürünün Anadolu'da ihyasına müsaade etmemeli, bu diyarların özmalımız olduğunu gösterici, iman ve İslamı, ecdadımızın sanat zevki ve insanlık değerlerini öne çıkarıcı milli kültür ve turizm politikamızı kurmalıyız.