KUVVETLİ OLMAK

İLİM VE SANAT TEMMUZ 86

Prof. Dr. M. Es'ad COŞAN

Hak yolda bulunmak, haklı olmak güzel şeydir; fakat yeterli değil; zillete düşmemek, ezilmemek, gadre uğramamak, alını açık ve başı dik yaşamak, mutluluğa ermek için aynı zamanda güçlü ve kuvvetli de olmak zorundayız. Bunu, tarihten ve günümüzde cereyan eden olaylardan çok iyi anlamış bulunuyoruz. Saf ve masum müslümanlar dünyanın bir çok yerinde, emperyalist düşmanların pençesinde bu yüzden ızdırap çekmektedir. "Aciz olanın ketm olunur hakk-ı sarihi" acı gerçeğini her yerde müşahede ediyoruz.

Halbuki Kur'an-ı Kerimin ayetleri bizi, birlik ve beraberliğe, kardeşliğe, işbirliğine, yardımlaşmaya, birbirimizi koruyup kollamaya sevk eder ve bilhassa, düşmanlara karşı elden geldiğince fazla miktarda kuvvet ve silah hazırlamağa teşvik eyler. Nitekim müslümanların en önde gelen vazifelerinden biri de, maddi-manevi her çeşit düşmana ve şerre karşı cih(d etmektir. Hakkın emrinde ve hizmetinde, kuvvete; başta insan gücü olmak üzere her çeşit tesirli âlet ve vasıtaya ihtiyaç vardır. Peygamber Efendimiz s.a.s., onun için buyuruyor ki:

"Her ikisinde de hayr olmakla beraberkavi müslüman zayıf müslümandan hem daha hayırlı, hem de Allah Tealâ yanında daha sevgilidir." O halde mutlaka her yönden güçlü ve kuvvetli olmalıyız. Şüphe yok ki aslında güç ve kuvvet Allah'ındır; O'na dayanan, bir imanla bağlanmalı, yardımı O'ndan dilemeli, O'nun sevdiği kul olmağa itina göstermeliyiz. İki cihanda Aziz ve galip, muzaffer ve muvaffak ve muvaffak olmanın manevi sırrı budur.

Kuvvetin en sağlam temeli en güçlü kaynağı, en mükemmel araç ve aleti ise, ilimdir; çünkü her müşkil onunla çözülür, her derde deva, her hastalığa şifa ondadır. İlme yönelmek ve en büyük yatırımları ilim sahasında yapmak akl-ı selimin ve modern asrın gereğidir. Maddi ve manevi, teknik ve kültürel, her sahadaki başarı ilim sayesindedir; her çeşit savaşta ilim yardımıyla zafere ulaşılabilir. Ahiret saadeti bile ilimle kazanılır. Onun için biz müslümanlara cahil kalmak hiç yakışmaz ve yaramaz. Dünyayı istediğimiz zaman da ilme yapışmalıyız. Genel bir kaide olarak dinimizde ilim öğrenmek, vakti, amele, ibadete sarf etmekten daha faziletlidir.

TÜBİTAK, Bilim Kurulu Başkanı, bir konuşmasında; 1980 yılırda dünyadaki bilimsellik sıralamasında 41. Sıralarda olan ülkemizin, bu günlerde 46. Sıraya düşmüş ve gerilemiş olduğunu ifade etmiştir. İlmin çok büyük önem kazandığı ve teknolojinin baş döndüren bir hızla geliştiği çağımızda bu sahada geri kalmağa razı olmak; intihar demektir. Bunun maddi zararı ve manevi vebali hepimizi mahveder.

Bu sebepten, genç, dinamik ve idealist okuyucularımızın, zihni ilme yatkın ve maddi-manevi her durumu âlim olmağa elverişli müslüman kardeşlerimizin derhal tedbir almaları ilme olaganüstü önem vermelerini, meslek seçiminde ilmi kariyeri tercih etmelerini ve ilim sahasındaki beynelmilel savaşı kazanmak için var güçleriyle çalışmalarını hararetle tavsiye ve temenni ederim. İlgili herkesi bu kutlu görevin başına davet ederim.

Refah ve felahımız için buna mecburuz; bu bizim şu anda en önemli vazifemiz olarak görünüyor.