GÖREVİMİZ... GÖREVİNİZ....

İSLAM, TEMMUZ 88

Halil Necatioğlu

Müslümanlar olarak hepimizin ilk işi, ortak görevi, din-i mübin-i İslâm'a canla başla hizmet etmektir. Bu belli... Tüm diğer işler, meslekler, maaş yolları, ticaretler, kazanç kapıları, memuriyetler geride, arkada kalan tâli çalışmalardır. Çünkü biz bu cihana hangimiz daha iyi kulluk edecek diye imtihan edilmek için gönderilmiş bulunuyoruz. Rabbımıza karşı kulluk görevlerimiz; İslâm'a, müslümanlara karşı ağır sorumluluklarımız var. Kendimizi yanlış yollarda darmadağın dağıtmalı, sonunda pişman olacak bir hayat tarzı sürmemeliyiz.

Allah c.c. bizi bu dünyaya keyif ve zevk-ü sefâ için mi gönderdi, işimiz yiyip içip yan gelip yatmak mıdır?

Nice bir besleyesin bu kadd ile kaameti(*)

Düştün dünya zevkine unuttun kıyameti.

Her anı bir hazine olan aziz ömrü boşa harcamak, manevi ödev ve görevleri unutarak, kâfirler gibi dünya hırsına kapılmak Allah'ın sevgili mümin kullarına hiç yaraşır mı?! Hâyır, aslâ!

O halde yaradlşımızın ana gayesini, hayatın hakiki hedefini hiç birzaman unutmamalı, gözardı etmemeli; her iş ve faaliyeti dine hizmet şuuruna göre tanzim ve ayar etmeli; sahip olduğumuz her imkân ve muktesebatı Yaradanımızın rızasını kazanmağa yöneltmeli, O'nun emr ettiği asıl işleri ifaya koşmalıyız.

Bu fakîr-i pür-taksir kardeşiniz hocam Mehmed Zâhid Koktu'dan (k.s.), O'nun emriyle "el-emru evkal-edeb" diyerek yüklendiğim emaneti yani siz büyüklü küçüklü ihvanıma ve tüm müslüman kardeşlerime manevî yönden elden geldiğince hizmet etme görevimi, yürütmeye çalışırken; elhamdu lillah hep Rabbımın büyük lûtf ve yardımlarına erdim, sizlerden de büyük destek ve yardım gördüm. Sizlere çok minnettârım.

Hepinize şahsen ulaşmağa imkân olmadığı ve tek ilgi kurmağa güç yetmediği için vaazlarımın yanı sıra basın yoluyla da size hizmet düşündüm, bazı değerli kardeşlerimin talepleri ile dergi çıkarmağa giriştim. Sonuç elhamdü lillah çok hayırlı ve feyizli oldu, teşebbüslerimiz sizlerden büyük ilgi ve sevgi topladı, dergilerimiz bir iken iki, üç, dört... oluverdi, yıllarca başarıyla neşre devam ettiler. Böylece hepimiz tüm basın ve yayın faaliyetlerinin, İslâm'a hizmet için en başta gelen, en tesirli, en olumlu ve en verimli araçlar olduğunu bittecrübe gördük, anladık.

Artık, uzun zaman düşman ellerde kalan kalenin duvarlarına tırmanmış ve önemli bir burcu feth etmiş idik. Buradan çok net olarak görüyoruz ki hiç maddî kâr getirmese, hattâ daima zarar etse, ite kaka zorluklar yürüse, yorucu ve yıpratıcı olsa da, müslümanlar olarak bu sahada çalışmaya devam etmek, yerleşme, yayılma ve kuvvetlenmeyi mutlaka sağlamak zorundayız.

Çünkü tüm diğer başarılarımız buna bağlı, bu hizmet sektörü tüm diğer hizmet yollarına temel teşkil eden, onları besleyen ve yaşatan bir çalışma türü...; Cami yapma, Kuran kursu açma, okul-kolej tesis etme, vakıf kurma, hayrat ve hasenat yapma... gibi alışılan hizmet çeşitlerinden daha verimli, ülkemiz şartlarına daha uygun bir saha...; parti, politika, eğitim, öğretim, ekonomi, kazanç, savunma, kalkınma... gibi akla gelen her tür sahada yapılması gereken, uzun zaman, geniş maddî imkân, yaygın kadro isteyen ağır ve yorucu çalışmaları da besleyici, düzenleyici, aydınlatıcı, yönlendirici, hızlandırıcı ve koruyucu niteliğe sahip bir faaliyet dalı...

Onun için, sanıyoruz ki, bize düşen görev, bu basın ve yayın sahasındaki mevcut çalışmalarımızı, her türlü, maddî ve manevî zorluk, sıkıntı, muhalefet, rekabet ve engellemeye rağmen sürdürmek, hattâ çeşitlendirme, zenginleştirme yollarını aramak oluyor.

Sizlerin görevi ise, sevgili idealist okuyucularımız, bizi tüm imkânlarınızla Allah rızası için desteklemektir. Basın ve yayın işlerinin, evdeki Kur'an okuma, camideki namaz kılma, uzletteki tesbîh ve zikir çekme, muhitimizdeki hayır ve hasenat kurma, tüm cephelerdeki cihad çalışmaları yapma kadar önemli olduğunu nazar-ı dikkatinize alarak lutfen bizi etkin bir şekilde destekleyiniz.

Sizinle açıkca ve samimi olarak dertleşiyorum: Basında k¹âğıt fiatları dolayısıyle büyük kriz devresi yaşanıyor. Geçtiğimiz aylarda mecburen bazı personelimizi çıkardık, uzun uzun direttiğimiz halde şimdi fiyatlara zam yapmak zorunda kalacağız, hatta bir ara "acaba şu sıralarda mali durumumuz baş başa iken, yüz akımızla, okuyucularımıza boçlanmadan, mahcup olmadan çalışmalarımızı tâtil etsek, bu işlerden vaz geçsek mi?" diye bile düşündük. Bilesiniz ki Anadolu bayilerimizdeki alacaklarımızın çoğunu alamıyoruz, onlarda yüz milyonlara varan takıntılar var; dergilerimizi sattıkları halde bizim paramızı bize göndermeyen kendi işlerinde kullanan kimseler bizi çok zor duruma düşürüyor, canımızdan bezdiriyorlar. Onları Allah'a havale ediyorum.

Sizlerden dileğim aracıları kaldırıcak, açılan posta çeki hesabına paraları yatırarak bize doğrudan doğruya abone olmanız.

Ayrıca her birinizin dergilerimizi çevresinde tanıtarak, fazla alıp satarak veya dağıtarak, bedelini ödemeğe gücü yetmeyen isteklilere, hali vakti yerinde olanların yardımını sağlayarak yeni aboneler yapmanızdır.

Bu küçük gibi görünen gayretiniz bize büyük imkân ve destek sağlayacaktır, yardımlarınıza şimdiden teşekkür ederim.