HAC'DAN İLHAMLAR

Prof. Dr. M. Es'ad COŞAN

Elhamdü lillâh, hac çok görkemli, çok önemli, çok heybetli, çok hikmetli, çok kıymetli bir ibadet; hadsiz hesapsız faydaları, sevapları var; ayrıca sanki tüm İslâm aleminin rengareng bir kesiti, zengin çeşitli bir sergisi; her cins ve her seviyeden insan, karşınızda... Bakıyor, görüyor, duygulanıyor, acıyor, seviyor, hattâ bazan kızıyorsunuz...

Maalesef, genel olarak müslümanlar, İslâm'ın kendilerine öğrettiği ahlâk ve âdabdan, usûl ve erkândan, ilim ve irfandan, şuur ve iz'andan çok gerideler; öğretim ve eğitimleri eksik, davranışları kusurlu, kardeşlik ve dostlukları zayıf, birbirlerine ilgi ve sevgileri az, bakışları sakat, yardımlaşmaları yetersiz.

Şüphesiz, aralarında çok efendi, çok olgun, çok alim, çok fâzıl, çok şuurlu, çok yetenekli, çok kültürlü, çok kuvvetli olanlarına da rastlanıyor. Hac'da böyle kaliteli müslümanların mutlaka birbiriyle tanışması, konuşması, dertleşmesi, birleşmesi, işbirliği kurması, yardımlaşması, teşkilâtlanması lâzım.

İlk yapacakları iş; lafta kalmayan, yurda dönünce unutulmayan, sonuç veren, yarar sağlayan, etkili, güçlü işbirliğini sağlamak... Bu; sivil, ekonomik, sosyal ve kültürel bir ümmet ve aydın hareketi olmalı... Toplumları etkileyecek, yönlendirecek, derbederlikten kurtarıp organize edecek ileri ve yüksek bir hamle...

Sonra yapılacak en önemli çalışma, her ülkede büyük bir İslâmî öğretim ve eğitim seferberliği: Dinî bilgileri ve İslâm ahlâkını doğru olarak öğreten, taassubdan, bid'atten, inattan, ayırıcı, yıkıcı ve aykırı görüşlerden arındırılmış, hoşgörülü, çağdaş ve ilmî; sevgi, iman ve irfan dolu bir eğitim ve öğretim! Ümmet şuuru, İslâm kardeşliği fikri, takvâ ve Allah korkusu, ahiret inancı ve hesap düşüncesi önde olan; bölgecilik ve kabilecilikten; ayırımcılık, rekabet ve husumetten şahsî ve zümrevî çıkarcılık, bencillik ve açgözlülükten uzak bir eğitim ve öğretim! Tarihi, dînî ahkâmı, Kur'an'ı eğip bükmeyen, te'vil ve tahrif etmeyen, kâfir ve münafıkların fitnelerine, propagandalarına alet olmayan, halkı kandırmayan doğru ve dürüst, mert ve net, temiz ve halis bir eğitim ve öğretim!

Müslüman milletler birkaç istisnası hariç genellikle yoksul ve fakir. Bu yüzden millî ve dînî eğitim seviyeleri düşük. Zengin olanlar da istenilen ve özlenen mükemmellikte değilller. Bunda, şüphesiz emperyalizm ve sömürü düzenleri de çok etkili olmuş. Böylece: Okuyanları da İslâm düşmanlarının fikrine ve keyfine göre yetişmişler. Onun için İslâm ülkeleri üzerinden, gayrimüslim, İslâm düşmanı, yabancı ve kâfir baskıların, yalanların, şaşırtmacaların, propagandaların ve kültür emperyalizminin kaldırılmasına var gücümüzle çalışmalı, bu uğurda canla başla mücadele etmeliyiz.

Bunların yanısıra mutlaka ekonomik ve ticari bağlantıların geliştirilmesi lazım. Bunun için ne gerekiyorsa yapılmalı, meselâ gümrük mevzuatları düzenlenmeli, sınırlar yumuşatılmalı, geçişler, nakliyeler, ithalat ve ihracatlar kolaylaştırılmalı, müşterek yollar, yatırımlara, tesislere öncelik ve hız verilmeli, birbirimizin mal ve üretimlerini kullanmaya önem verilmeli.

Mesela Suriye, Irak, İran, Kafkasya ve Balkan, Orta Asya, Orta ve Uzak Doğu ülkeleriyle ulaşım, ticaret, ekonomi alanlarında bağları çok kuvvetlendirmeliyiz.

Çünkü: Ekonomik bağlar, ülkelerin birbirini tanımalarında, sevmelerinde, yakınlaşma ve birleşmelerinde çok büyük etkiye sahip. Bu, denenmiş ve olumlu sonuç daima alınmış. Hem maddi kâr sağlanılıyor, hem sosyal, kültürel ve siyasal menfaat kazanılıyor, hem de dinimiz ve inancımızın emrettiği birlik ve beraberliğe, dostluk ve kardeşliğe ulaşılıyor.

Görülüyor ki din sadece bir duygu ve ibadet yolu değil, bir zamanlar: "Din bir duygu ona kimse ilişmez, / Dünyadaki işlere din karışmaz,/ Laikliği ben böylece bileyim." diyen idareciler ve eğitimciler çok yanlış düşünmüşler.

Din tam ve kâmil bir hayat nizamıdır, hayatın her faaliyetini içine alır, insana dünyada ve ahirette her fayda ve mutluluğu temin eder.

Elhamdü lillâhi alâ ni'metil İslâm!

Kadın ve Aile, Mayıs 1996