SEÇİM VE GÜMRÜK BİRLİĞİ İÇİN REFERANDUM

Prof. Dr. M. Es'ad COŞAN

Önümüzdeki günlerde ülkemizde seçim var; dinimiz ve dünyamız bakımından çok mühim bir iş! Mutlaka çok iyi, namuslu, dürüst, bilgili, uzman, faydalı, çalışkan, yurtsever insanlar seçmeliyiz. Bu bir fırsat, bir imkân, bir görev, bir vebal... ama maalesef gönle huzur ve rahat verecek bir sonuca ulaşmak bu şartlarda çok zor!

Çünkü: Önce seçim sistemi bozuk: Seçmenin önüne her parti bir liste koyuyor; içinde tanıdığı insan da var, tanımadığı da; sevdiği, seçmek istediği kişi de var; istemediği, hattâ kızdığı, huyunu, mâzisini, işini, oyununu bildiği için nefret ettiği de... Üstelik "tercih" veya "karma" veya "çıkarma" imkânı da yok. Partiyi mi seçiyoruz, milletvekillerini mi?.. Ne acaib bir açmaz: O partiyi tutuyorsa, sevmese de o listeye oy verecek, veya sevdiği başka bir kişiyi desteklerse, programını beğendiği asıl partisini desteklememiş olacak... Bu zorba seçim mevzuatını mutlakadeğiştirip, halkın arzu ve iradesinin tam tecelli edebileceği bir sistem geliştirmek şart ülkemizde... Her seçmen dar bölgede, tanıma imkânını bulacağı tek bir milletvekili seçme durumunda olmalıdır bence...

İkincisi: Her partinin seçmen karşısındaki durumu, oy yüzdesi az çok biliniyor. Parayı bastıran, veya parti yönetimini razı eden bir aday listenin başına kuruldu mu, isterse halk onu sevmesin; listenin aşağısındaki iyi adayların omuzlarına basarak, onların oyları ve itibarları ile otomatikman meclise giriyor, oy'un asıl sahibi, partiye o oyu kazandıran kişi dışarda kalıyor. Böyle seçim adaleti mi olur?!! Listeyi hazırlayan ve onaylayanlar büyük vebal altında!

Böylece, seçim aslında listeler hazırlanırken % 90 olmuş bitmiş, meclise kimlerin girecei aşağı yukarı belirmiş oluyor. Gerisi hikâye, demokrasi, halk iradesi, halk idaresi filân masal! Sonuçta çoğunlukla milletvekilleri emme basma tulumba gibi çalışan (yâni başını bir yukarı bir aşağı sallayan), parmak kaldırmakla görevli robotlar durumuna düşürülüyor, genel başkanların makamları ve otoriteleri fevkalâde güçlendirilmiş, diktatörlük kurmalarına çanak tutulmuş oluyor; şahsiyetli bir milletvekili, genel başkanın hışmına bir uğradı mı, bir daha seçilmesi imkânsız hale geliyor. O yüzden de birçokları körü körüne itaatı ve susmayı tercih ediyor.

Onun için ey ahali, duyduk dulmadık demeyin!.. Bundan sonraki seçimlerde gözünüzü açın, seçimden çok çok önce, daha listeler hazırlanırken partilere baskı yapın, istediğiniz iyi adayı listenin üstüne oturtmağa çalışın! (Eğer seçim sistemi düzeltilmemiş, bu seferki rezalet aynen kalmış ise.)

Size oy kullanırken Allah'tan korkmanızı, vebal ve sorumluluğunuzu iyi düşünmenizi tavsiye ederim!

Adayları mutlaka soruşturun, öğrenin: Niçin milletvekili olmak istiyormuş acaba? "Parmakçı" mı, "Kaymakçı" mı?.. Milletvekilliğini alet edip milyarlar kazanmayı mı düşünüyor, milletine fedâkârca hizmet etmeyi mi?.. Mâzisi nasıl, neler yapmış, nerelerde okumuş; sicili temiz mi, mafiadan mı, teşkilât-ı mahsûsadan mı; ülkeyi bölecek mi, satacak mı, ilerletip yükseltecek mi, haksızlıkla mücadele edecek kadar cesur ve yürekli mi?.. v. s. Çünkü parti kurmayları bazan şu veya bu sebeple çok acaib tercihler, kötü insanları temizlerin arasına katıp üst sıraya yerleştiriyor; vicdanlı seçmeni güç durumda bırakabiliyor.

Size yine çevrenizdeki uyanık, muhterem, mübarek, bilgili, görgülü insanlarla istişare etmenizi tavsiye edeceğim. Tek başınıza karar verirseniz, yanılır mes'ul olursunuz; istişare yaparsanız sevap kazanırsınız, vebalden kurtulursunuz.

Oyu'unuzun kime yarayacağını da iyi düşünün ve hesaplayın; bazan oluyor ki oyunuz boşa gidiyor, öbür taraftan istemediğiniz şaibeli biri, sizin mübarek oylarınızın bölünmesinden bil-istifade öne geçiveriyor!

Sizden oy isteyenlere şu çok mühim şartı mutlaka söyleyiniz, yemin ettiriniz, elinden imzalı belge alınız: Meclise gidince mutlaka çalışacaklar, şu Gümrük Birliği faciası için "referandum" kararı çıkartacaklar, iş halkın tasvibine sunulacak, kararı milletverecek.

Allah-u Teâlâ bu seçimi, ümmet-i Muhammed SAS için hayırlı, mübarek ve müteyemmen eylesin... Başımıza bizi seven, bize Allah rızası için candan hizmet edecek alim, fâzıl, kâmil, uzman, bilgili, görgülü, sevgili idareciler ihsan eylesin... Âmîn, bihürmeti seyyidil mürselîn ve âlihî ecmaîn!..

Kadın ve Aile, Aralık 1995