MEKKE'DE RAMAZAN-I ŞERİF

Halil Necatioğlu

Elhamdü lillâhi Rabb-il-àlemine hamden kesiren tayyiben mübâreken fîh, kemâ yuhibbü Rabbünâ ve yerdà, ve yenbağî li celâli vechihî ve li azîmi sultànih! Milyonlarca hamd ü senalar ve şükürler olsun ki:

Bu yazımı Mekke-i Mükerreme'de, Harem-i Şerif'in üst katından Kabe-i Müşerrefe'yi aşk ile tavaf edenlere bakarak, mübarek Ramazan'ın aşr-i evâhirinde, akşamın iftar vaktine yakın saatlerinde yazmaktayım...

Tarifsiz güzellikler.. hem latif mi latif, çok nefis ve tatlı ve serince bir meltemi adeta yudum yudum içimize çekerek mest oluyoruz. Erham-ür-râhimîn Mevlâ, güneş oruçlu kullarını bunaltmasın diye havayı bulutlarla gölgelemiş; güneş batı tarafından Kâbe'nin o güzelim kadifemsi siyah örtüsünü aydınlatıp, altın yazılarını pırıldatıyor. Aşağısı tıklım tıklım dolu, bir aşık-ı sadıklar girdabı Beytullah'ın etrafında ihtişamla dönmekte. Elde tesbihler, dilde zikirler, dualar, Kur'an-ı Kerim'ler... Huşû içinde iftarı bekliyoruz, harika ve enfes saatler, muhteşem ve muazzam sevap selleri, şelâlelerden dökülürcesine rahmet yağıyor, her taraf ruhânî, nûrânî...

Teravihler inci taneleri gibi okuyan ayetlerle sonsuz huzur dolu, aceleye getirmek yok burada; hatimle, tadı çıkarıla çıkarıla kılınıyor namazlar... Geceleyin saat: 01.00'de cemaatle 10 rekât şâhâne teheccüd namazı kılınıyor. Mescid-i Haram'ın içi, altı, üstü i'tikâfa girmiş mü'minlerle hınca hınç dolu; pek çoğu da genç, delikanlı, üniversite öğrencisi. Dünyanın her yerinden gelmiş müslüman kardeşlerimizle küçük, büyük, dede, torun, yaşıt bir arada olmaktan son derece haz içindeyiz. Yanımızda Mısırlı bir grup, bizler Türkiye'den bir ekip, solumda Ciddeli bir tüccar, onun yanında Tunuslu bir mübarek, gerilerinde Umman'dan gelme iki esnaf, Malezyalı, Afrikalı, Sudanlı, Afganlı, Pakistanlı, Hintli... bir sevimli mozaik. İnsan olmanın, kardeşlik duygusunun, hizmet ve ikrâmın, in'am ve ihsânın lezzetini kuvvetli yaşıyoruz. Şu İslâm ne yüce, ne derin, ne güzel din ya Rabbi: Renk, dil, ırk, sınıf, rütbe, zenginlik farkı yok, herkes hayırda yaşıyor. Sadakalar, zekâtlar, davetler, yiyecekler, içecekler, hurmalar, tatlılar, meyveler, namazlar, dualar, tesbihler, göz yaşları, hüzünler, huşûlar, takvâ, verâ', ihlâs, kemâl, cemâl, tecellîler sayılmakla bitmez, kelimelerle anlatılamaz, tatmayan bilmez, görmeyen kavramaz. Allah cümlenize müyesser eylesin de o zaman anlayın!

Ramazan bayramı cümle İslâm alemi için hayırlar getirsin, tüm müslüman kardeşlerimize mübarek olsun, acılar dinsin, sevinç yaygınlaşsın, mü'minler birleşsin, birbirlerine destek olsun, mazlumları zalimden kurtarsın, yoksulları sevindirsin, Düşkünleri kaldırsın, nîmetler kardeşlerle kardeşçe paylaşılsın, yeni bir dünya oluşması için herkes gayrete gelsin.

Dünya ancak, İslâm gelirse düzelir, insanlar ancak gerçek mü'min olursa iyi insan olur; medeniyet, ilerilik, refah, demokrasi, insan hakları o zaman gerçekten tezahür eder, o zaman her şeyin sahtesi gider, hakîkisi gelir.

O halde Ramazan'dan sonra hepimizin en mühim işi, en büyük meşgalesi, en yüce gayesi, en ulvi hedefi, en candan gayreti İslâm'ı tam yaşamak, herkese tam anlatmak, herkesi imana çağırmak, her genci İslâm'a göre yetiştirmek, her işi İslâm'a uygun yapmak, her yanlışı İslâm'a göre ayarlayıp düzeltmek, her batıldan vaz geçmek, her hayrı işlemek, hakk'ı tutmak. Hakk'a iyi kul olmak olmalı...

Allah CC, ibadetlerimizi makbul eylesin, hayırlarımızı kabul buyursun, ahlâkımızı kemâle erdirsin, tevfîkını cümlemize refîk eylesin, cümlemizi rızasına vâsıl buyursun, iki cihan saadetine nâil kılsın...

Âmîn, bi-hürmeti Seyyid-il Mürselîn sallallàhu aleyhi ve âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ecmaîn ve selleme teslîmen kesîren ilâ yevmid-din.

İslâm, Mart 1995