MİNA'DA SOHBET VE DUA

Lebbeyk, allahümme lebbeyk! Lebbeyke lâ şerîke leke lebbeyk! İnnel hamde ven ni'mete leke vel mülk, lâ şerîke lek. (5 defa)

Allaaahümme salli alâââ seyyidinâââ, muhammedinin nebiyyil ümmiyyi ve alâ... Aaalihiii ve sahbihiii ve sellim. (2 defa)

Allaaahümme salli alâââ seyyidinâââ, muhammedinillezî câe bilhakkıl mübîn, ve erseltehû rahmeten lil âlemîn.

Ve âlihî ve sahbihî ve men tebiahû biihsânin ecmaîn... Salâten ve selâmen dâimeyni mütelâzimeyni ilâ yevmid dîn.

İzâ Vakaa Sûresi:

(Vakıa Sûresi okundu.)

Eûzü billâhi mineş şeytânir racîm...

Bismillâhir rahmânir rahîm...

Elhamdü lillâhi rabbil âlemîn... Hamden kesîran tayyiben mübâreken fîh... Alâ külli hâlin ve fî külli hîn... Hamden yüvâfî niamehû ve yükâfî mezîdeh... Hamden kemâ hüve ehlüh... Ves salâtü ves selâmü alâ seyyidil evvelîne vel âhirîn, muhammedinil mustafâ... Ve âlihî ve sahbihî ecmaîn... Ve men tebiahû biihsânin ilâ yevmid dîn... Emmâ ba'd:

Aziz ve muhterem kardeşlerim!..

Bizleri uzak diyarlarımızdan, nice müşkillerden geçirerek, dağları denizleri aşırarak, İslâm'ın en büyük menâsikinden, ibâdetlerinin en şereflilerinden olan hac ibâdetini yapmak üzere, bu diyarlara getiren, gelmemizi nasîb eden, şu güzel günlere erdiren, şu mukaddes mahallere, mübârek mahallere konduran Rabbimiz'e sonsuz hamd ü senâlar olsun...

Onun âlemlere rahmet olarak gönderdiği Peygamberimiz, rehberimiz, serverimiz, efendimiz Habîb-i Edîb'i Muhammed Mustafâ'sına hadsiz hesapsız, sonsuz salât ü selâm olsun...

Allah-u Teâlâ Hazretleri bizi, rızâsına vâsıl eylesin... Habîb-i Edîb'inin râzı olduğu ümmet olmayı nasîb ve müyesser eylesin...

Aziz ve muhterem kardeşlerim!.. Şu hac ibâdetinin ne kadar muazzam, ne kadar muhteşem bir ibâdet olduğunu görüyorsunuz. Kanadalı diplomatlardan, devlet adamlarından Güneydoğu Asya'da vazife gören ve sonradan müslüman olan bir şahıs; kitaplar yazmış, kendisiyle de Yıldız Sarayı'na gelmişti, karşılaştık. Niçin müslüman olduğunu sormuşlar da, diyor ki:

"Ben batı medeniyeti içinde yetiştim, Hristiyanlığın ibâdetlerini biliyorum. Güneydoğu Asya'da, Vietnam'da Laos'ta, Tayland'da budistlerin, brahmanların ibâdetlerini gördüm. Onların mâbedlerini gezdim, rahibleriyle görüştüm... İslâm'ı tanıdım, İslâm'ın ibâdetlerini de gördüm. İslâm'ın ibâdetlerindeki hikmetlerden, güzelliklerden dolayı İslâm'a hayran olup, dinimi değiştirdim, İslâm'a girdim.

İslâm'da, öteki dinlerle mukayesesi mümkün olmayacak kadar muhteşem ibâdetler var, hikmetli ibâdetler var. Aklın, mantığın, kalbin hayran kaldığı, güzelliğini itiraf ettiği, kabul etmek zorunda kaldığı muhteşem ibâdetler var!" diyor.

Şu Mina'da bulunduğumuz günlerde, o zâtın bu sözlerini hatırladım. Şu diyarları bir düşünüverin muhterem kardeşlerim: Hazret-i Adem Atamız, buralarda dolaşmış.

Bismillâhir rahmânir rahîm. (İnne evvele beytin vudıa linnâsi lellezî bibekkete mübâreken ve hüden lil âlemîn. Fîhi âyâtün beyyinâtün makamı ibrâhîm, vemen dehalehû kâne âminâ, ve lillâhi alen nâsi hıccül beyti menistetâa ileyhi sebîlâ, ve men kefere feinnallahe ganiyyün anil âlemîn.) ayet-i kerimelerinden bilindiği üzere, yeryüzünde ibâdet için yapılan ilk ibâdethâne, ilk mâbed de buralarda... O Kâbe-i Müşerrefe'nin olduğu yerde binâ edilmiş...

Buraları nice peygamberlerin ziyâretgâhı olmuş, cevlângâhı olmuş, devran ettiği yerler olmuş... Rükn ile Makam arasında, Hicr-i İsmâil'de, Kâbe-i Müşerrefe'nin çevresinde nice peygamberlerin medfun bulunduğunu kitaplarımız yazıyor.

İbrâhim AS, gördüğü rüya üzerine; anasının süsleyip, tarayıp, yıkayıp, temizleyip kendisine teslim ettiği İsmâil'i buralara getirmiş. Nasıl baba ki, Allah-u Teâlâ Hazretleri:

(İnne ibrâhîme leevvâhün halîm.) buyuruyor. Çok âh ü enîn eden, çok gözyaşı döken, çok merhameti ifrat derecede olan, sevgisi ve şefkati sonsuz olan; hattâ, bir rivâyete göre "İbrâhîm" demek, "ebün rahîmün" demektir, onların o zamanki dillerine göre... Çok rahmetli, merhametli baba, peder demektir diye tarif edilen bir kimse...

Lût AS'ın âsî, mücrim, kâfir, müşrik kavmine belâ geleceği zaman, meleklerle mücâdele eden Hazret-i İbrâhim... "Affetsin Rabbimiz, bağışlasın! Bu azâbı indirmesin!.." diye, böyle:

(Yücâdilünâ fî kavmi lût) diye bildirilen İbrâhim AS... Yıllar yılı bekleyip de, sonra sahib olduğu güzîde evlâdını, en sevdiği evlâdını --ki, yıllar yılı çocuk sahibi olamamışlar-- gördüğü rüya üzerine, kurban etmeğe niyet ettiği yerler burası... Bıçağı alıp da, evlâdının boynuna sürmeğe kasdettiği yerler...

O en merhametli babanın, Allah yolunda en sevdiği varlığını fedâ etmesinin büyüklüğünü düşünün şuralarda... O kadar büyük merhamet sahibi bir insan, o kadar sevdiği o evlâdını, gördüğü rüya üzerine kurban etmeğe râzı oluyor. İtiraz etmiyor, Allah'ın emrini yerine getirmek istiyor. Ve Allah-u Teâlâ Hazretlerinden:

(Kad saddakter rü'yâ) "Rüyanın sana işâret ettiği şeyi yapmağa azmettin; sıdkını, sadâkatini, bağlılığını gösterdin." diye taltif alıyor İbrâhim AS...

O genç İsmâil AS da nasıl bir müstesnâ genç ki:

(Yâ ebetif'al mâ tü'mer!) "Ey babacığım, emrolunduğun şeyi yap!" diyor. (Setecidünî inşâallahu mines sâbirîn.) "İnşaallah beni sabreden bir insan olarak görürsün!.. Tabii, o vazifeyi yapacaksın. Yaparken belki ben dayanamam, belki çırpınırım; sabredenlerden göreceksin inşaallah!" diye o da babasına canını Allah yolunda vermek üzere boyun uzatabilen bir insan...

Öyle bir diyar burası... Böyle muhteşem, insanların, Allah yolunda böyle fedâkârlık yapan insanların, bize nümûne insanların, rehber insanların, server insanların dolaştığı yerler buraları...

Bu aşr-i zilhicce, o muazzam ibâdetin seyahatinin başladığı günler ve bu terviye günü Arafat yoluna, böyle kefenlere bürünmüş gibi, dünya nimetlerinden, rütbelerinden, izzetlerinden soyunmuş; hepsi ebül beşer Hazret-i Adem'in evlatları olarak, kardeşler olarak birbirinden farkı olmayan insanlar, Allah-u Teâlâ Hazretleri'nin engin rahmetinden istifade etmek üzere yollara düşmüşler... Saçları açık, karma karışık... Tozlanmış... Güneşten terlemişler, kurumuş; terlemişler, kurumuş... Sıcaklardan ayakları, topukları çatlamış; ibâdetlere geldikleri yerler... Boyunlarını büküp, göz yaşı döküp de, Allah'tan affolunmalarını istedikleri yerler...

Bize de Allah-u Teâlâ Hazretleri, nice nice mânîlerin üstesinden getirerek, buralara kadar ulaşmayı nasîb etmiş, muvaffak etmiş... Vize problemi var, bilet problemi var, daha başka sıkıntılar var...

Nice kardeşlerimiz geçen sene niyet etmişler, mâni çıkmış... Üç bini, beş bini boynu bükük havaalanlarında perîşan olmuş... Bu sene nice kimseler müracaat etmişler, paralarını yatırmışlar, hazırlanmışlar... Ondan sonra gelemezsin denilmiş, boyunları bükülmüş, gözyaşları içinde....

Bizlere Allah-u Teâlâ Hazretleri, şu diyarlara gelmeyi nasîb etmiş, Allah'a hamd ü senâlar olsun... Verilen nîmetin kadrini bilmesi lâzım, şükrünü edâ edebilmesi lâzım kulların...

Aziz ve muhterem kardeşlerim! "Lebbeyk, alllahümme lebbeyk!" diyoruz. Ne demek bu lebbeyk?.. Allah-u Teâlâ Hazretleri İbrâhim AS'a buyurmuş ki:

(Ve ezzin finnâsi bilhacci ye'tûker ricâlen ve alâ külli dâmirin ye'tîne min külli feccin amîk.) "Ey İbrâhim! Seslen insanlara, seslen insanoğullarına!.. Bu diyarı senin benim emrin ile yapmış olduğun, tekrar inşâ etmiş olduğun, insanlığın ilk mâbedinin bulunduğu yerde yeniden yaptığın şu Kabe-i Müşerrefe'yi ziyaret etmelerini insanlara seslen! Ezan gibi, dört bir yana dönerek bildir yâ İbrâhim!" diye emir buyurulmuş.

İbrâhim AS, boynunu bükmüş, seslenmiş. Allah-u Teâlâ Hazretleri, duyuracağı kullara duyurmuş. Yâni buraya haccetmeğe gelsinler diye o nidâya biz, Allah'ın daveti olduğunu bilerek, diyoruz ki: "Lebbeyk, allahümme lebeyk! Tekrar tekrar, kat be kat buyur yâ Rabbi!.. Emrindeyim, fermânındayım yâ Rabbi!.. Mâdem çağırmışsın, buyur yâ Rabbi!.. Çağırdın, geliyoruz yâ Rabbi!.."

Bu hacılık seyahatinde en hoşuma giden sıfatlardan birisi, Cidde yolunda kenara yazmışlar, hadis kitaplarında da vardı, din kitaplarımızda da vardır:

(Merhaben bi duyûfur rahmân!) "Hoş geldiniz, merhaba ey Rahmân'ın misafirleri!" (Merhaben bi duyûfur rahmân!) Rahman olan Allah'ın, rahmeti kâfiri mü'mini hiç kimseyi ihmal etmeyen; kendisine küfreden, âsî olanı bile rızkını kesmeyip yaşatan; o Rahman'lığından yeryüzündeki cümle mahlûklara rahmedip, ihtiyaçlarını gideren Rahmân Allah'ın misafirleri...

Herkesin ümidi çoğalsın, şevki artsın diye Rahmân... Rahmetine eş, emsâl, misâl, denk olmayan, tarifi mümkün olmayan, o engin rahmetin sahibi, Rahmân'ın misafirleriyiz. Evet, günahımız çok ama, Rahmân'ın misafirleriyiz!.. Yüzümüz kara ama...

İşte böyle bir misafirlikle, öyle bir dâvete "Lebbeyk!" demişiz, "Buyur yâ Rabbi!" demişiz. Buyur da demiyoruz da, "Kat kat buyur yâ Rabbi!..Tekrar tekrar..." Yâni oturmuş da, sanki yerimizden ok gibi fırlayıp, "Emret! Tekrar tekrar emrindeyim, fermanındayım yâ Rabbi!" diyoruz.

Bu mânâyı, bu manzarayı gözümüzün önünden uzak etmeyelim!.. Biz bir dâvetliyiz, Rahmân'ın davetlisiyiz. Bir şey emrolunmuş, "Benim beytimi ziyâret edin, gelin bu vazifeleri yapın!" diye; biz de, "Buyur yâ Rabbi! Geliyoruz yâ Rabbi! Emrindeyiz yâ Rabbi!.. Fermanını kabul ettik yâ Rabbi! Buyur!.." diye kalkmış, gelmişiz.

Böyle deyip de, bu hac yolculuğunda, hac yolculuğunun âdâbına sığmayan halleri işlemeyelim!.. Rahmân'ın misafiri olup da, şeytana uymayalım!.. Nefse uymayalım, gaflete dalmayalım!.. Bu zamanın, bu mekânların kadrini, kıymetini bilmeyip fırsatları fevt edenlerden olmayalım!.. Ne kadar yüce bir makamın misafiri olduğumuzu da unutmayalım!..

(Ve hüve meaküm, eyne mâ küntüm.) "Her nerde olursanız, o sizinledir."

(Ve nahnü akrabü ileyhi min hablil verîd.) Bize şah damarımızdan yakın olan Rabbimizin yakınlığını bilelim!.. Kâbe'yi gördüğümüz zaman, Rabbül Kâbe hatırımızdan hiç çıkmasın...

Ve bu günler muhterem kardeşlerim:

(Lebbeyk allahümme lebbeyk! Lebbeyke lâ şerîke leke lebbeyk!) Senin hiç bir şerîkin yok yâ Rabbi!.. Nazîrin yok, şerîkin yok, eşin yok, ortağın yok!.. Vahidü Ehadü Ferdü Samed Rabbimizsin. Bunu itiraf ediyoruz, biliyoruz, anlamışız, inanmışız, senin davetine icâbeten gelmişiz yâ Rabbi!..

(İnnel hamde ven ni'mete leke vel mülk.) Her türlü övgüler, medihler, sitâyişler, senâlar hepsi senindir yâ Rabbi!.. Hepsi sanadır yâ Rabbi!.. Her türlüsü sana lâyıktır yâ Rabbi!.. Ve her neyi översek, o da sana gelir yâ Rabbi!..

Bir gülün rengini, güzelliğini görsem, övsem; yaratanı sensin yâ Rabbi!.. Bülbülün sesini duysam, hayran olsam; ona o sesi veren sensin yâ Rabbi!.. Manzaraların güzelliğini görsem; o dağları, ovaları, ağaçları, çiçekleri yaratan sensin yâ Rabbi!.. Yediğim nimetlerin sofranın üzerindeki bolluğunu görsem; bu nimetleri bana veren sensin yâ Rabbi!..

Bismillâhir rahmhanir rahîm: (Ve in teuddû ni'metallahi lâ tuhsûhâ.) Allah-u Teâlâ Hazretleri'nin nimetlerini saymakla bitiremeyiz.

(İnnel hamde ven ni'mete leke) "Hamd de senin yâ Rabbi, nimetler de senin yâ Rabbi!.. Hepsini senin verdiğini anlayan bir kulunum yâ Rabbi!.. Gafil değilim, senin azametini, kudretini, nimetini, kudretinin âsârını, üzerine saçtığın ihsânını anlamışım yâ Rabbi!.. Hamd sana yâ Rabbi!.. Bütün bu nimetler senden yâ Rabbi!.. Hangi vasıtayı kullansan, hangi vasıtayla göndersen, müsebbibül esbâb sensin yâ Rabbi!.. Sebepleri de harekete geçiren sensin yâ Rabbi!.. Sebepleri de yaratan sensin yâ Rabbi..."

(İnnel hamde ven ni'mete leke vel mülk.) "Şu kâinatın hakimiyyeti, egemenliği, tasarrufu, yönetimi, olayların olması, olmayanların olmaması senden yâ Rabbi!.. Senin eşin, nazîrin, şerîkin yok; her şey senin yâ Rabbi!.. Şu kâinatta senin hükmün cârî, senin fermânın yürüyor yâ Rabbi!.. Mülk senin yâ Rabbi!..

Ancak sana ibâdet ederiz, ancak senden yardım isteriz. Ancak sana şükrederiz, ancak sana kulluk ederiz, sana bağlandık yâ Rabbi!.. Senin emrine uyduk yâ Rabbi!.. Seni sevdik, yolunu sevdik, ondan geldik yâ Rabbi buralara!.." demiş oluyoruz.

(Lâ şerîke lek.) Tekrar perçinliyoruz ki, "Şerîkin, nazîrin yok yâ Rabbi!.." Yâni gönlümüzü mâsivallaha, Allah'tan gayriye bağlamamayı ifade eden ne güzel bir ifade... Her şey Allah-u Teâlâ Hazretleri'nin mülkünde, elinde, kudretinde, ondan ve ona... Her türlü övgü ona...

Bu "Lebbeyk, allahümme lebbeyk!" duasını çok söyleyeceğiz. Mânâsını idrak ede ede... Bu yolun, bu vazîfenin zikri budur. En çok bunu söyleyeceğiz. En çok Allah-u Teâlâ'nın nimetlerinin çeşitlerini, gözümüzün önünde canlandırmağa çalışacağız. En çok Allah-u Teâlâ Hazretleri'nin şeriksiz, nazîrsiz, Vâhidü, Ehadü, Ferdü Samed olduğunu; bütün mahlûkatın hâcetlerinin onun dergâhında revâ olduğunu; her hâcet sahibinin ona yöneldiğini, her şeyin ondan istenildiğini düşüneceğiz. Boynumuzu bükeceğiz ve ondan isteyeceğiz.

Ben kardeşlerine dedim ki: "Burada çok konuşmalar yapmayın! Cemâati çok meşgul etmeyin!.. Herkes Rabbiyle başbaşa kalsın... Söndürün elektrikleri, çekilin bir köşeye!.. Bükün boynunuzu!..

Allah-u Teâlâ Hazretleri, yüzümüzün karasına bakmasın... Elimizin boşluğuna bakmasın... Günahımızın çokluğuna bakmasın... Bizi buralara kadar dâvet etti, misafir etti; mahrum döndürmesin... Edepsizlik yaptırmasın... Misafirliğin âdâbına sığmayan durumlara düşürmesin... Dergâhından kovmasın... Rahmetinden mahrum etmesin... Kapısına gelmişken, eli boş döndürmesin... Haclarınızı mebrûr, makbul bir hac eylesin...

Peygamber SAS Hazretleri buyuruyor ki: "Helâl bir mal ile yapılmış, âdâbına uygun, kimseyi üzmeden, kırmadan; refes ve füsûka sapmadan, edep dışı kelâm, edep dışı hareket yapmadan; Allah-u Teâlâ Hazretleri'nin evâmiri, buyrukları, fermanları dairesinden dışarıya taşmadan; azgınlık ve taşkınlık yapmadan kim haccederse, bunun mükâfatı cennetten başka bir şey değildir.

Yurduna anasından doğduğu gündeki gibi günahsız olarak döner. Ve hacc-ı mebrûrun ahiretteki mükâfatı da, kulun cennete girmesidir.

Böyle bir cenneti kazanmaya vesile olacak, ömürde birkaç defa ele geçebilen, bazı insanlara da nasîb olmayan bir ibadetin çok önemli bir günlerinden birindeyiz. Terviye günüdür, arafeden bir gün öncedir. Bugün terviye... Dört vakit namaz geldi geçiverdi. Öğle namazı, ikindi namazı, akşam namazı, yatsı namazı... Bir sabah namazımız kaldı. Sabah namazını kıldıktan sonra, teşrik tekbirlerini getireceğiz. Ondan sonra, yarınki gün arafe günü işte başlamış oluyor. Arafat'a yürüyeceğiz.

Peygamber SAS Hazretleri buyurmuş ki: "Bir insan yaya olarak haccederse, her bir adımına yetmiş Mekke hasenesi verilir." Ama Mekke hasenesi, Harem hasenesi olunca yüzbin katı oluyor. O zaman bir adımına yedi milyon oluyor. Bu mükâfatın, kaçırılacak bir mükâfat olmadığı görülüyor.

Tabii yapabilenler yaya hac yapabilse... Sabahleyin giderken, belki güneş çarpar; belki, Arafat'taki zikir ve ibadetleri yapmakta zorluk olabilir. Hiç olmazsa, Arafat'tan dönerken yapabilecek arkadaşlarımız yaya dönerse Müzdelife'ye; o her adımına yedi milyon haseneyi kazana kazana, inşaallah iyi bir kazanç elde etmiş olarak, Arafat'tan Müzdelife'ye yatsıdan sonra ulaşmış olurlar.

Allah-u Teâlâ Hazretleri bizleri, sevdiği ibadetleri yapmağa muvaffak eylesin... Geceleyin teheccüd namazını muhakkak ki ihmal etmemek lâzım!.. Teheccüd namazına gelmeden, yatma zamanı gelince abdest alıp, dört rekât namaz kılıp, abdestli yatmağa dikkat etmek lâzım ki; abdestli yatan kimsenin bütün uykusunu, gecesini Allah-u Teâlâ Hazretleri ibâdet ve tâatte sayacağından, gecesi hayırlı ve berektli bir tarzda geçmiş olur. Onun için siz de, abdestli olarak dört rekât namaz kılın!.. Ondan sonra abdestli olarak uyumağa gayret edin!.. Buna dikkat edin!..

Geceleyin de teheccüd namazına kalkarsınız. Teheccüd namazının fazîletinden, bereketinden de istifade edersiniz.

Zamanınızı mâlâya'ni ile, fuzûlî kelâm ile, boş işler ile geçirmemeğe gayret edersiniz.

Beraberce tevbe ve istiğfar eyleyelim. Diyelim cümle günahlarımıza:

Estağfirullaaah...(3 defa) El'azîm elkerîm ellezî lâ ilâhe illâ hû, elhayyel kayyûme ve etûbü ileyh. Ve es'elühüttevebete vel mağfirete vel hidâyete lenâ innehû hüvet tevvâbürrahîm. Tevbete abdin zâlimin linefsihî lâ yemlikü linefsihî mevten velâ hayâten velâ nüşûrâ...

Allahümme ente rabbî... Lâ ilâhe illâ ente halaktenî... Ve ene abdük, ve ene alâ ahdik, ve va'dike mesteta'tü eûzü bike, min şerri mâ sana'tü ebûuleke bini'metike aleyye ve ebûu bizenbî fağfirlî, fe innehû lâ yağfiruz zünûbe illâ ent...

Allahümme entel melikü lâ ilâhe illâ ente sübhâneke ve bihamdik... Ente rabbî ve ene abdük... Zalemtü nefsî kesîran va'tereftü bizenbî fağfirlî zünûbî cemîâ... Feinnehû lâ yağfiruz zünûbe illâ ent...

Vehdinî liahsenil ahlâk... Lâ yehdînî liahsenihâ illâ ent... Vasrif annî seyyiehâ... Lâ yasrifü annî seyyiehâ illâ ent... Lebbeyke ve sa'deyk... Vel hayru küllühû fî yedeyk ve ileyk... Veş şerru leyse ileyk... Ene bike ve ileyke tebârekte rabbî ve teâleyt... Estağfiruke ve etûbü ileyk...

Allahümmağsil annî hatâyâye bil mâi ves selci vel bered... Ve nakkı kalbî minel hatâyâ... Kemâ yünakkas sevbül ebyadu mined denes... Allahümme bâid beynî ve beyne hatâyâye kemâ bââdte beynel meşrik vel mağrib...

Lâ ilâhe illallahu vahdehû lâ şerîkeleh... Lehül mülkü velehül hamdü yuhyî ve yumît... Ve hüve hayyün dâimün lâ yemût... Biyedihil hayr... Ve hüve alâ külli şey'in kadîr... Ve ileyhil masîr...

Lâ ilâhe illallahu îmânen billâh... Lâ ilâhe illallahu emânen minallah... Lâ ilâhe illallahu emâneten indallah... Lâ ilâhe illallahu ve lâ havle velâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azîm...

Sübhhanallahi velhamdü lillâhi ve lâ ilâhe illallahu vallahu ekber... Ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azîm...

Biadedi mâ alimallahu teâlâ... Ve bizineti mâ alimallahu teâlâ... Ve bimil'i mâ alimallahu teâlâ...

Sübhânallahi ve bihamdihî sübhânallahil azîm... Ve bihamdihî estağfirullah...

Sübhânallahi ve bihamdihî adede halkıhî ve rıdâ nefsihî ve zinete arşihî ve midâde kelimâtih...

Sübhânallah, adede mâ haleka fissemâ'... Ve sübhânallah, adede mâ haleka fil ard... Ve sübhânallah, adede mâ haleka beyne zâlik... Ve sübhânallah, adede mâ hüve hâlik... Vallahu ekber, misle zâlik... Velhamdü lillâh, misle zâlik... Ve lâ ilâhe illallah, misle zâlik... Ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh, misle zâlik...

Rabbenâ, zalemnâ, enfüsenâ ve in lem tağfirlenâ, ve terhamnâ... Lenekûnenne minel hâsirîn...

Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke innî küntü minez zâlimîn... (3 defa)

Hasbiyallahu lâ ilâhe illâ hû... Aleyhi tevekkeltü ve hüve rabbül arşil azîm... (7 defa)

Estağfirullah... Estağfirullah... Estağfirullah... Biadedi küllistiğfârin istağferehül müstağfirûn..

Sübhânallah... Sübhânallah... Sübhânallah... Biadedi külli tesbîhin sebbehahül müsebbihûn...

Elhamdü lillâh... Elhamdü lillâh... Elhamdü lillâh... Biadedi külli tahmîdin hamidehül hâmidûn...

Allahu ekber... Allahu ekber... Allahu ekber... Biadedi külli tekbîrin kebberahül mükebbirûn...

Lâ ilâhe illallah... Lâ ilâhe illallah... Lâ ilâhe illallah... Biadedi külli tehlîlin helllehül mühellilûn...

Allah... Allah... Allah... Biadedi külli zikrin zekerehüz zâkirûn... Ve gafele an zikrihil gafilûn...

Fâtiha-i Şerife meal besmele!..

..............

Üç salevât-ı şerife!..

..............

Allahümme salli alâ seyyidinâ muhammedin ve ademe ve nûhin ve ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ... Ve mâ beynehüm minen nebiyyîne vel mürselîn... Salevâtullahi ve selâmühû aleyhim ve alâ âli küllin ecmaîn...

Bir Elemneşrahleke Sûresi, besmeleyle!..

..............

Onbir İhlâs-ı Şerîf Sûresi, besmeleyle!..

..............

Fâtiha-i Şerife meal besmele!..

..............

Üçer salevât-ı şerife!..

..............

Fa'lem ennehû lâ ilâhe illallah... Lâ ilâhe illallah... (9 defa) Lâ ilâhe illallahül melikül hakkul mübîn... Muhammedür rasûlüllahi sâdıkul va'dil emîn...

Allaaahümme salli alâââ seyyidinâââ, muhammedinin nebiyyil ümmiyyi ve alâ... Aaalihiii ve sahbihiii ve sellim. (2 defa)

Allaaahümme salli alâââ seyyidinâââ, muhammedinillezî câe bilhakkıl mübîn, ve erseltehû rahmeten lil âlemîn.

Ve âlihî ve sahbihî ve men tebiahû biihsânin ecmaîn... Salâten ve selâmen dâimeyni mütelâzimeyni ilâ yevmid dîn.

Amenerresûlü!..

(Amenerrasûlü okundu.)

Sübhâne rabbiyel aliyyil a'lel vehhâb... Elhamdü lillâhi hakka hamdihî ves salâtü ves selâmü alâ hayri halkıhî muhammedin ve âlihi ecmaînet tayyibînet tâhirîn...

Allahümme yâ rabbenâ!.. Yâ rabbenâ!.. Yâ rabbenâ!.. Tekabbel minnâ ibâdâtinâ ve tââtinâ... Ve hayrâtinâ ve hasenâtinâ... Ve yessirlenâ haccenâ...

Ve belliğ ve evsıl savâbe mâ kara'nâhü ve nûra mâ televnâhü ba'del kabûli minnâ bilfadli vel ihsân... Hediyyeten vâsıleten ilâ rûhi seyyidinâ muhammedinil mustafâ... Aleyhis salâtü ves selâm... Ve ilâ ervâhi âlihî ve sahbihî ve men tebiahû biihsân... Ve liervâhi sâiril enbiyâi vel mürselîn... Min ceddinâ âdeme aleyhis salâtü ves selâm, ilâ seyyidinâ muhammedinil mustafâ salevâtullahi ve selâmühû aleyhim ve alâ âli küllin ecmaîn...

Yâ rabbel âlemîn!.. Yâ erhamer râhimîn!.. Yâ mücîbes sâilîn!.. Yâ men ehabbe men deâ!..

Acizâne nâçizâne yapmış olduğumuz hayrâtımızı, hasenâtımızı, ibâdât ü tââtimizi, zikirlerimizi, tesbihâtımızı, hatimlerimizi lütfunla kereminle ahsen ve etem olarak kabul eyle yâ Rabbi!.. Makbul eyle yâ Rabbi!..

Fadl ü kereminden bizlere sevaplar ihsân eyle yâ Rabbi!.. Ecr-i cezîl, sevâb-ı kesîr bahş eyle yâ Rabbi!..

Şu âciz, nâçiz ibâdetlerimizi senin rahmetine ermemize, rızânı kazanmamıza vesîle eyle yâ Rabbi!..

Hâsıl olan ücûr u mesûbâtı, şu mübârek mahalde, şu mübârek gecede, evvelen ve hâssaten Peygamber Efendimiz Muhammed-i Mustafâ SAS Hazretleri'ne hediyye ettik, şu anda vâsıl eyle yâ Rabbi!..

Peygamber Efendimiz'i bizlerden hoşnûd eyle yâ Rabbi!.. Sevdiği ümmetler olmayı cümlemize nasîb eyle yâ Rabbi!.. Sünnet-i seniyyesini ihyâ etmeyi nasîb eyle yâ Rabbi!.. Böylece yüzlerce şehid sevabı kazanmamızı nasîb eyle yâ Rabbi!..

Kıyamete kadar sünnet-i seniyyeye sarılıp, onu icrâ edecek bir grup has müslümanın mevcut olacağı, hadis-i şeriflerde bildiriliyor; bizi onlardan eyle yâ Rabbi!.. Bizi sünneti terkedip bid'atlara sapanlardan etme yâ Rabbi!.. Rasûlünün yolundan ayırma yâ Rabbi!.. Rasûlünün şefaatından mahrum etme yâ Rabbi!..

Peygamber SAS Efendimiz'in mübârek âlinin, pâk ashâbının, kıyâmete kadar ona hüsnü ittibâ' etmiş olan etbâının, ahbâbının ruhlarına da dereceleri üzere bahşeyle yâ Rabbi!.. Kabirlerini pürnûr eyle yâ Rabbi!.. Makamlarını daha da âlâ eyle yâ Rabbi!..

Ahirete göçmüş olan, bütün diğer geçmişlerimizin, sevdiklerimizin, dostlarımızın, analarımızın, babalarımızın, ecdâdımızın, arkadaşlarımızın, bize duâ vasiyyet etmiş vefat etmiş olan kimselerin, evvelce aramızda olup da vefat edip aramızdan ayrılan kardeşlerimizin, bizden boynu bükük dua bekleyen kimsesizlerin de ruhlarına ayrı ayrı hediye eyledik vâsıl eyle yâ Rabbi!..

Cümlesinin kabirlerini pürnûr eyle yâ Rabbi!.. Ruhlarını şu hediyyelerimizden haberdar ve hissedar eyle yâ Rabbi!.. Memnûn ve mesrûr eyle yâ Rabbi!.. Kabirlerini nurlandır yâ Rabbi!.. Ruhlarını rahatlandır yâ Rabbi!..

Seyyiatları varsa, seyyiatlarını hasenâta çevir yâ Rabbi!.. Azabı olanlar varsa, azablarını kaldır yâ Rabbi!.. Kabirlerini cennet bahçelerine döndür yâ Rabbi!..

Biz yaşayan mü'min kullarına da sevdiğin kul olarak yaşamayı nasîb eyle yâ Rabbi!.. Kur'ân-ı Kerîm'in yolunda dâim eyle yâ Rabbi!.. Kur'ân-ı Kerîm'in ahkâmına hüsnü ittibâ müyesser eyle yâ Rabbi!.. Kur'ân-ı Kerîm'in şefaatine cümlemizi nâil eyle yâ Rabbi!.. Kur'ân-ı Kerîm'in ehli olmayı cümlemize nasîb eyle yâ Rabbi!..

Peygamber SAS Efendimiz'in sünnet-i seniyyesini ihyâ edenlerden eyle yâ Rabbi!.. Ömrümüzü sünnet-i seniyyeye uygun geçirmeyi nasîb eyle yâ Rabbi!.. O güzel ahlâk-ı Muhammediyyeye sahib olmayı nasîb eyle yâ Rabbi!.. Bizde sevmediğini ne gibi hal ve huy ve mezmum sıfat varsa, bizi onlardan pâk eyle yâ Rabbi!.. Pâk eyle yâ Rabbi!.. Pâk eyle yâ Rabbi!..

Burası Minâ yâ Rabbi!.. Bize de gönlümüzün münâlarını, dileklerimizi, temennîlerimizi, isteklerimizi bahşeyle yâ Rabbi!.. Bizi mahrum etme yâ Rabbi!.. Peygamber SAS Efendimiz'den rivâyet edildiği gibi:

(Allahümme inne hâzihî minâ... Femnün aleynâ bimâ menente bihî alâ evliyâike ve ehli tâatik...) (3 defa)

Yâ Rabbel Âlemîn! Senin sevdiğin kullarından, sana en güzel tarzda ibadet etmesini bilen arif, kâmil kullarından buralarda bulunup da, ne güzel dualar etmiş olanlar vardır. Onların yapmış oldukları duaları, bizler de yapmış gibi, bizlere de onların isteklerini bahşeyle yâ Rabbi!.. Bizi sevdiğin, velî, mahbûb, makbûl kullarının yanından ayırma yâ Rabbi!..

Sâdât ve meşâyih-ı Turûk-u Aliyye'mize hâssaten, müstesnâ ikramlar ile ikrâm eyle yâ Rabbi!.. Makamlarını a'lâ, derecelerini yüksek eyle yâ Rabbi!.. Kendilerinden feyz aldığımız mürşidlerimizin kabirlerini pürnûr eyle yâ Rabbi!.. Derecelerini daha da yüksek eyle yâ Rabbi!..

O evliyâullahın himmetlerine, teveccühlerine bizleri nâil eyle yâ Rabbi!.. Bizleri de evlâtlarımızla, ailelerimizle, nesillerimizle, zürriyetlerimizle sevdiğin kullar eyle yâ Rabbi!.. Cennetine dahil olanlardan eyle yâ Rabbi!.. Bizi birbirimizden ayırıp, bazımızı cehenneme atma yâ Rabbi!.. Gözümüzün önünde yakma yâ Rabbi!.. Onları cehennemden kurtaracak şekilde çalışmayı bizlere de nasîb eyle yâ Rabbi!..

Evlâtlarımızı senin yolunda yetiştirmeye muvaffak eyle yâ Rabbi!.. Bundan sonraki ömrümüzde b.izi günahlara bulaştırma yâ Rabbi!.. Bizi hacı ettikten sonra, şeytana tekrar uydurtma yâ Rabbi!.. Nefse uydurma yâ Rabbi!.. Nefsin esiri etme yâ Rabbi!..

Şu fâni dünyanın geçici lezzetlerine kapılıp ahireti unutanlardan eyleme yâ Rabbi!.. Huzuruna yüzü kara getirme yâ Rabbi!.. Rahmetinin deryasında yüzümüzün karasını yu, yıka yâ Rabbi!..

Kalbimizi pâk eyle yâ Rabbi!.. Pürnûr eyle yâ Rabbi!.. O ma'rifetini gönlümüze ihsân eyle yâ Rabbi!.. Gafillerden, cahillerden etme yâ Rabbi!.. Zulümâtında koma yâ Rabbi!.. Nûruna vâsıl eyle yâ Rabbi!..

Sevdiğin sıfatları bizlerde hâsıl eyle yâ Rabbi!.. Ömrümüzü rızâna uygun geçirmemizi nasîb eyle yâ Rabbi!.. Cümlemize helâl rızıklar nasîb eyle yâ Rabbi!..

Haramların her çeşidinden, günahların her çeşidinden bizleri uzak eyle yâ Rabbi!.. Koru yâ Rabbi!.. Haramlardan koru yâ Rabbi!.. Düşürme yâ Rabbi!.. Kapından kovma yâ Rabbi!.. Kabulden sonra reddetme yâ Rabbi!.. İzzetten sonra zillete uğratma yâ Rabbi!.. İmandan sonra küfre düşürme hiç birimizi, yâ Rabbi!..

Allahümme yâ hayyü yâ kayyûm!.. Yâ bedîas semâvâti vel ard!.. Yâ zel celâli vel cemâli vel kemâli vel ikrâm!.. Yâ rabbel kâbetil müşerrefe!.. Yâ Rabbel mescidil haram!.. Yâ rabbel haremeyn!.. Yâ rabben nûru vez zalâm!.. Yâ rabbes semâvâti vel ard... Yâ rabben nâs!.. Yâ rabbel âlemîn... Lâ terüddenâ hâibîn... Heb müsîenâ ilâ muhsinîne yâ rabbel âlemîn...

İyilerimiz hürmetine kötülerimizi affet yâ Rabbi!.. Dualarımızı kabul et yâ Rabbi!..

Bihürmeti esmâikel hüsnâ... Ve bihürmeti habîbekel müctebâ... Ve bihürmeti haremikeş şerîf... Ve bihürmeti aşri zilhicce... Ve bihürmeti esmâikel hüsnâ... Ve sıfâtikel esnâ... Ve nuûtikel a'lâ... Ve bihürmeti esrâri sûretil fâtiha!..

30 Haziran 1990 - MİNA