Soru:
--Birisi zikir dersi almak istiyor ama, yapamamaktan korkuyor, cesaret edemiyor; bu kardeœimize ne tavsiye edersiniz?
--Şimdi, Allah CC buyurmuœ ki:
(Ekîmus salâte ve ât¸z zekâh) "Namaz k›l›n, zekât verin!" diye Kur'an-› Kerim'in kaÁ yerinde, kimbilir seksen-y¸z ayetinde geÁmiœtir bu emir...
"--Allah emrediyor namaz k›lmay› amma, ben bunu yapamam diye korkuyorum. Bu y¸k¸n alt›na girmeyeyim!.. Namaz k›lma iœine kalkarsam, hem abdest almam gerekecek her zaman; hem de camiye gelip oturup kalkmam, œu kadar rekât namaz k›lmam gerekecek. Zahmeti var..." diyor muyuz?..
--Demiyoruz. Ne diyoruz?..
"--Allah bize namaz› emretmiœ, pek âlâ!" diyoruz, k›l›yoruz.
"--Hacca gidin!" buyurmuœ;
(Ve lillâhi alen nâsi h›cc¸l beyti menistetaa ileyhi sebîlâ.) "Yoluna g¸c¸ yetenlerin o evi haccetmesi, Allah'›n insanlar ¸zerinde bir hakk›d›r." buyurmuœ.
"--Zahmeti var, meœakkati var, tehlikesi var... Havas› s›cak, izdiham var... ÷lebilirim, kalabilirim... En iyisi ben hacca gitmeyeyim, can›m kurtulsun!" diyebiliyor musun?..
--Diyemiyorsun. «¸nk¸, Allah emretti. Zenginsen gideceksin, gidiyorsun.
Zikir de Allah'›n emri!.. Yetmiœ-seksen ayet-i Kerime var, "Allah'› zikredin!" diye... Zikirden korkuyor... Allah'›n farz›ndan korkulur mu, Allah'›n emretti•i œeyde fayda var... Onun iÁin, senin faydana, sen sevap kazanacaks›n.
Sonra zikrin nesinden korkuyorsun ki, bir –•len namaz›n› k›lmak onbeœ dakika al›r, yirmi dakika al›r. Abdest almas›yla yar›m saat al›r. Zikri bundan daha k›sa zamanda yapars›n. Nesinden korkuyorsun?.. Namaz k›lmakta oturmak var, kalkmak var, secde var, rukû var... Bu zikir, durdu•un yerden dilin duda•›n Allah Allah diyecek. ğstersen yatarak s–yle!..
(Ellezîne yezk¸rûnallahe k›yâmen ve kuûden ve alâ c¸nûbihim) Yatarak da s–ylemek câiz... Ama tabii, edebe uygun olan diz Á–kerek s–ylemek daha iyi... ğstersen yat da –yle Allah de; o da câiz... Daha ne istiyorsun m¸bârek?.. Oturtuyor seni, koœturtmuyor, zahmet Áektirtmiyor; yâni nesinden korkuyorsun?.. Şeytan korkutuyor.
Şeytan insanlar› bir Áok œeyden korkutur. Ayet-i kerimede buyuruluyor ki: "Şeytan kendisini dost edinmiœ insanlar›, 'Hay›r yapma, zekât verme; fakir olursun!' diye korkutur." Zekât› verirse fakir oluverecek, mal› azalacak diye vermemesini iÁinden fitliyor. "Verme yâ!.. Paran azalacak, ne veriyorsun yâ!.. Sen bunu ne zahmetle kazand›n. Ya sen ona verdi•in zaman, aÁ aÁ›k kal›verirsen?.." filân diyor. Halbuki Allah ona k›rk vermiœ, otuzdokuz tanesi yan›nda kalacak; bir tanesini verme•e œeytan korkutuyor.
Şeytan korkutur. Bu korku da œeytan›n Áok ma'ruf, Áok meœhur, Áok dillere destan bir oyunudur. "ğyi g¸zel! Sevab›n› duydum yapmak istiyorum ama, yapamam diye korkuyorum!" Namaz k›lamamaktan korkuyor musun?.. Ramazan gelince kolay m› oruÁ tutmak?.. Yirmi rekât teravih, ot¸z¸Á rekât her œeyiyle, g¸nde birerbuÁuk saati al›yordu; ne kadar sevinerek yapt›k, de•il mi?..
Bu œeytan›n bir aldatmacas›d›r muhterem kardeœlerim!.. Kimisini b–yle aldat›yor, kimisine de diyorlar ki:
--Tarikata girme; f›rtt›r›rs›n, deli olursun!
Yâni, tarikata girmeyenler deli olmuyor mu?.. Bir istatistik yapal›m! Gidelim Bak›rk–y ak›l hastanesinde dindar ve dinsiz insanlar›n nisbetini araœt›ral›m!..
Enteresand›r. Edebiyat fak¸ltesinin psikoloji b–l¸m¸nde bulunan arkadaœlar›m›z, doktor arkadaœlar›m›z, l¸tfen œ–yle bir anketi yap›lm›œsa literat¸rden taray›p bize getirsinler, cemaate s–yleyelim, ben de –•renmiœ olay›m!.. Yap›lmam›œsa, l¸tfen yaps›nlar!.. Şu hastalar›n y¸zde nisbetiyle kaÁ tanesi dindard›r, kaÁ tanesi dinsizdir?.. Bir bilelim bakal›m, dindar m› daha Áok hasta oluyor, dinsiz mi?..
Benim bildi•im, dinsizlerin hepsi bunal›ml›... Hattâ diyorlar ki: Avrupadaki y¸ksek tahsil yapm›œ kimselerin %40'› kafas› sakat!.. Manyak, hasta... Yâni, bu medeniyet denilen Avrupa'n›n kendisi buhranda... Adamlar Á›k›œ ar›yor. Ama bizimkiler, "Yok efendim, zikir yapma delirirsin!" diye, –yle korkutuyorlar.
Allah buyuruyor ki:
(Yâ eyy¸hellezîne âmen¸zk¸rullahe zikren kesîrâ.) "Ey iman edenler, Allah'› Áok zikredin!"
Sonra bir ayet-i kerimede saym›œ:
(ğnnel m¸slimîne vel m¸slimâti vel m¸'minîne vel m¸'minâti vel kanitîne vel kanîtât....... vez zâkirînallahe kesîran vez zâkirât) "Namaz k›lanlar, oruÁ tutanlar, zekât verenler, œ–yle yapanlar, b–yle ibadetleri yapanlar..." Bunlar›n hepsini sayd›ktan sonra, "Ve Allah'› Áok zikreden kad›nlar, Áok zikreden erkekler..." diyor. Demek ki, b¸t¸n bunlardan ayr› bir de Allah'› zikretmek diye bir g¸zel ibadet var ve bunun Áok yap›lmas› lâz›m!.. Kesîran ArapÁa'da ne demek? «ok demek.
Allah Áok zikretmeyi, bize Kur'an-› Kerim'de bir Áok ayet-i kerimede emretmiœ. Peygamber Efendimiz diyor ki: "Allah'› Áok zikredin! Hattâ size mecnun diyecekleri kadar Áok zikredin!"
Allah –yle emretmiœ, Peygamber –yle emretmiœ, bunlar da f›ld›r f›ld›r kaÁ›yorlar, fellik fellik kaÁ›yorlar zikirden... KaÁanlar›n hali nedir, ona da Kur'an-› Kerim'de buyuruluyor ki, m¸nâf›klar hakk›nda:
(Veizâ kàmû iles salâti kàmû k¸sâlâ, y¸râûnen nâse velâ yezk¸rûnallàhe illâ kalîlâ.) "Onlar namaza kalkt›klar› zaman ¸œenerek kalkarlar, insanlara g–steriœ yaparlar, Allah› Áok az anarlar." diyor. M¸nâf›k az an›yor. Az anana m¸naf›k diyor, Áok anmay› kendisi tavsiye ediyor Allah... Ayetlerde, hadis-i œeriflerde bu emrediliyor. Millet de –yle diyor... Bunlar din bilgisinin az olmas›ndan, zay›f olmas›ndan kaynaklan›yor.
Tabii, œu taraf› da yok mu?.. Var... Ben kendim onlardan evvel s–ylerim. Bu tasavvufî terbiyenin dozaj› ayarlanmazsa, insanda dengesizlik meydana gelir mi, gelmez mi?.. Gelebilir, geliyor. B–yle bir œey vard›r.
Nitekim, eczâneden ald›•›n ilâÁlar›n ¸zerine de yazarlar ki, "Bu ilâÁlar› Áocuklar›n eriœemeyece•i y¸ksek yere koyun, Áocuklar›n eline geÁmesin!" «ocuk bunun hepsini yuttu mu... ğlâÁt›r, iœte œifal› bir œey, yutsun evlâd›m s›hhatli olsun... Yok, –yle ilâc›n kutusunu ele geÁirip de Áocuk hepsini yuttu mu, zehirlenir, –l¸r. ğlâÁ ama, ilâÁ oldu•u halde dozaj› fazla oldu mu, –ld¸rm¸yor mu insan›?.. Derhal midesini y›katmak gerekmiyor mu?..
÷lÁ¸s¸ var... "ĞÁ damla..." diyor, "Yedi damla..." diyor, "G¸nde bir tane..." diyor. "Fazla olursa, kaœ›nt› olursa doktora s–yleyin!" diyor. "Umulmayan bir durum oldu•u zaman doktorunuza m¸racaat ediniz." diyor. Doktor nezaretinde olacak bu iœ... Adam kendi bildi•ine yaparsa, veya doktor diye doktor olmayan bir kimseye giderse, o da yalan yanl›œ bir œey yaparsa; olabilir.
Bu b–yle oluyor diye ilâÁ kullan›lm›yor mu?.. Kullan›l›yor ama, "Aman ilâÁ kullanmaya dikkat edilsin!" deniliyor. Bu da –yle olacak tabii...
Soru:
--Tarikatta ders al›nca, bunu yapman›n vacib oldu•u s–yleniyor. ğtiraz edenler var, asl› nedir?
--Elbette!.. Sevapl› œeydir. S–z verdi mi, yapmas› lâz›m!.. ğtiraz edenlerin itiraz› haks›zd›r. Peygamber SAS Hazretleri buyuruyor ki: "Bir insan bir ibadete, taate, hayra, namaza, niyaza, gece ibadetine, tehecc¸de baœlay›p da kesti•i zaman, 'Bu ibadette bir kusur g–rd¸n de mi, bir mahzur g–rd¸n de mi b›rakt›n ey kulum?' diye Allah-u Teâlâ Hazretleri itâb eder." diye hadis-i œerif vard›r. Yapt›•› ibadetleri b›rakmayacak insan... Yolda sa•lam y¸r¸yecek...
Sonra bunlar›n o kadar sevab› vard›r ki, k›saca bir anlat›vereyim:
Muhterem kardeœlerim! Bir insan Allah yolunda paras›n› sarfederse, yediy¸z misli sevap verilir.
(Nafakat¸ke fî sebîlillâhi biseb'i mieh) Yediy¸z mislidir. Hadis-i œerifte var... Yâni siz œimdi camiye yard›m ediyorsunuz; elhamd¸ lillâh yediy¸z misli... Bin lira verseniz, yediy¸zbin lira vermiœ gibi oluyorsunuz. Onbin lira verseniz, yedi milyon vermiœ gibi sevap oluyor. «ok g¸zel bir œey!..
Ama bir baœka hadis-i œerifte buyuruluyor ki:
(Zikrullahi teâlâ efdal¸ minen nafakat¸ fî sebîlillâhi bimieti dereceh) "Allah'› zikretmek --Allah Allah demek, lâ ilâhe illallah demek-- Allah yolunda infak etmekten y¸z misli daha ¸st¸nd¸r." diyor.
Şimdi, o zaten yediy¸z misliydi. Bu da y¸z misli ondan ¸st¸n olunca ne olur muhterem kardeœlerim?.. Yetmiœ bin eder. Yâni bir insan, bir Allah dedi mi, yetmiœ bin sevap al›yor. KaÁ›r›r ak›ll› bir insan?.. Ahireti d¸œ¸nen bir insan, sevap d¸œ¸nen bir insan, Allah'›n r›zas›n› d¸œ¸nen bir insan ihmal eder mi, bu vaadi g–rd¸kten sonra?..
Sonra yine bir baœka hadis-i œerif var: "Sessizce, hiÁ kimsenin duymayaca•› gibi, g–steriœ olmayacak gibi, œ–hret olmayacak gibi, fiyaka olmayacak gibi, iÁinden yap›lan zikir, dille yap›lan zikirden yetmiœ kat daha sevapl›d›r." deniliyor. O da hadis-i œerifte var...
O zaman ne oluyor?.. (70.000 x 70 = 4.900.000) D–rt milyon dokuzy¸zbin sevap oluyor muhterem kardeœlerim!.. ğnsan kalbinden bir Allah dedi mi... Kimse duymayacak œekilde, a•z› kapal› ama kalbi Allah Allah diyor. Kalbinden bir Allah dedi mi, d–rt milyon dokuzy¸zbin... Bir daha dedi mi, d–rt milyon dokuzy¸zbin daha... Bir daha dedi mi, d–rt milyon dokuzy¸zbin daha... Az bir sevap m›?..
Şu –l¸ml¸ d¸nyada neden yaœ›yoruz?.. Allah'›n r›zas›n› kazanmak iÁin... Niye vaaz ediyoruz?.. Allah'›n r›zas›n› kazanmak iÁin... Niye vaaz dinliyoruz?.. Allah'›n r›zas›n› kazanmak iÁin... Niye burda tek dizinizin ¸st¸nde duruyorsunuz?.. Allah'›n r›zas›n› kazanmak iÁin...
Soru:
--Zikrin adetlerinin hikmeti nedir? Meselâ 4444 Salât-› Tefriciye Áekiliyor.
--Her zikrin say›s›nda de•iœiklik oluyor. Meselâ; 33 s¸bhânallah, 33 elhamd¸ lillâh, 33 Allahu ekber deniliyor. Veyahut "100 defa lâilâhe illallah de!" diye Peygamber Efendimiz tavsiye etmiœ. Bunlar›n baz›s›n›n hikmetini biz anlayabiliriz, baz›s› anlaœ›lamayabilir. ÷yle buyruldu•u iÁin –yle yap›lm›œ olabilir.
Bu 4444 Salât-› Tefriciye'nin de belki r¸yada g–r¸len baz› œeylere dayanm›œ olmas› m¸mk¸nd¸r. Meselâ, bir kimseye r¸yas›nda Ebûbekr-i S›ddîk Efendimiz'in, œu kadar zikir et diye s–ylemesi gibi... Bazan b–yle oluyor, bazan baœka sebepler oluyor; zikrin Áeœidine g–re...
Bazan o zikri meydana getiren harflerin ebced hesab› de•erleriyle ilgili olabiliyor.
Soru:
--Derste bize verilen zikirlerin hepsi hafî olarak m› Áekilecek? Hafî zikri k›saca tarif eder misiniz?
--ğnsan seccâdesine oturunca zikri istedi•i œekilde Áekebilir. Zikri cehrî olarak Áekti•i zaman teœiri, œevki daha Áok olur. B–yle âœikâre, y¸ksek sesle "Lâ ilâhe illalah..." "Allah..." derse, buna zikr-i cehrî derler. F›s›lt› tarz›nda olursa, buna zikr-i hafî derler. F›s›lt› tarz›nda da olabilir. Ev halk›n› aya•a kald›rmaktansa, sessizce yapmak daha uygun olabilir.
Bir de zikr-i kalbî vard›r. Zikr-i kalbî, f›s›lt› ile de de•il de, hiÁ dil dudak k›p›rdatmadan, hiÁ belli etmeden kalbinden "Allah..." demektir. En sevapl›s› budur. Yolda, iœte, gecede, g¸nd¸zde, otururken, kalkarken, y¸r¸rken –yle zikretmek... En g¸zeli odur. Sevab› onun en Áoktur. Kalbî olan zikir, âœikâre yap›lan zikirden yetmiœ kat daha sevapl›d›r.
O bak›mdan m¸mk¸nse onu yaps›n. De•ilse f›s›lt›yla yaps›n. Şartlara g–re, duruma g–re... ğsterse, ev de serbestse, kendisindeki aœk ve œevk galib gelmiœse, o zaman zikr-i cehrî yaps›n. Serbest, bir mahzuru yok...
Soru:
--Kad›nlar›n cehrî zikir yapmas› câiz midir?
--Câizdir. Cehrî zikir demek, y¸ksek sesle "Allah... Allah..." "Lâ ilâhe illallah..." demektir; câizdir. Câiz olmayan, kad›nlar›n sesini nâmahremin duymas›d›r. Kendi evinde cehrî zikir yap›yor, Kadirî... "Hak..." diyor, "Hay..." diyor, "Hû..." diyor vs. Diyebilir. Cehrî zikir yasak de•il...
Cehrî de olur, hafî de olur; hepsi câiz... Kad›n da s–yler, erkek de s–yler; hepsi câiz... Kad›n›n sesinin nâmahrem taraf›ndan duyulmas› do•ru de•il... O bak›mdan sâkin olmas› daha uygun...
Soru:
--Kad›nlar›n belli g¸nlerde, belli saatlerde toplant› yapmas›, sesli zikir yapmas› câiz midir?
--Elbette kad›nlar kendi aralar›nda toplanabilirler, toplanmal›! «¸nk¸, ilmi irfan› bir yolla –•renecekler. Toplanmalar› iyidir, do•rudur, faydal›d›r. Zikir yapabilirler. Zikir de sesli olsa bile, sesin aœ›r› olmamas› lâz›m, hafif bir tarzda olmas› lâz›m!..
Erkekler de –yle... Yâni Áok aœ›r› ba•›rarak de•il de, hafif sesle yapmal›; daha iyi olur.
Soru:
--Zikirleri y¸r¸rken, otob¸ste iken yapabilir miyiz?
--Yapabilir. Oturarak yaparsa tesiri, feyzi Áok olur ama, herhangi bir œekilde, nerde yaparsa olur.
Soru:
--÷•renci oldu•umuzdan zikirlerimiz bazan aks›yor; ne tavsiye edersiniz?
--Zikirleri aksatmak olmaz! G¸nd¸z yolda, ders aras›nda bir yerde yapabilir. «¸nk¸, nihâyet az›c›k bir œeydir. Onlar› aksatmas›nlar, akœama b›rakmas›nlar! G¸nd¸zden aralarda, f›rsat buldukÁa yaps›nlar! Akœam yine otururlarsa yine yaparlar ama, g¸nd¸zden garantilesinler.
Soru:
--Tarikat dersi alm›œt›m, uygulayamad›m, uygulayabilece•imi de sanm›yorum. «¸nk¸, farz ibadetleri bile yerine getirmekte zorlan›yorum; ne yapmam› tavsiye edersiniz?
--Zikir keyfi bir œey de•ildir, Allah'›n emridir.
(Yâ eyy¸hellezîne âmen¸zk¸rullahe zikran kesîran ve sebbihûhu b¸kreten ve esîlâ) "Ey iman edenler! Allah› ÁokÁa zikredin ve onu sabah akœam tesbih edin!" gibi nice ayetlerle emredilmiœtir.
Onun iÁin, bu gibi kardeœlerimiz otuz¸Ál¸k bir tesbih als›n eline... Yolda giderken, otob¸se giderken, otob¸s¸n iÁindeyken, vas›tay› beklerken beœ dakikada b¸t¸n bu zikirlerin hepsi biter. Y¸z "Esta•firullah" diyecek, y¸z "Lâ ilâhe illallah" diyecek, y¸z "Allah" diyecek, y¸z 'salât ¸ selam' getirecek, y¸z 'Kulh¸vallahu ehad' okuyacak. Yemekte kuyruk beklerken, kantinde kuyruk beklerken, otob¸s beklerken, gelirken, giderken, soka•›n baœ›ndan vas›tan›n yan›na kadar giderken; Erenk–y'de oturuyorsa, karœ› tarafta oturuyorsa, trene binip Haydarpaœa'ya gelirken, vapur iÁinde iken bitecek œeylerdir bunlar... Yâni, beœ dakikada biter. Şeytan yapt›rtm›yor!.. Zikir Áok sevapl› bir ibadet oldu•undan, œeytan yapt›rtm›yor.
Şimdi bunun sevab› hakk›nda bir bilgi vermek istiyorum size... Peygamber SAS Hazretleri buyurmuœ ki:
(Nafakat¸ke fî sebîlillâhi biseb'i mieh) "Allah yolunda infak ve masraf yapt›n m›, para harcad›n m›, yediy¸z kat sevap al›yorsun."
(Zikrullahi teâlâ efdal¸ minen nafakat¸ fî sebîlillâhi bimieti dereceh) "Allah'› zikretmek Allah kat›nda, Allah yolunda masraf yap›p infak yapmaktan y¸z kat daha sevapl›d›r."
÷tekinin yediy¸z kat oldu•unu biliyorduk. Bu da ondan y¸z kat daha fazla olunca, 700 x 100 = 70.000 ediyor. Demek ki zikrullah, yetmiœbin kat sevap oluyor.
Ben œimdi burdan, camiden Á›km›œ›m. Otob¸s dura•›na kadar, min¸b¸s dura•›na kadar gidiyorum. "Allah... Allah..." desem, bu sevab› kazansam, kim mahzun olur, kim sevinir?.. Şeytan Áatlar, melekler sevinir. Sen sevap kazan›rs›n, ahirette derecen y¸kselir. Yapacaks›n bu iœi!.. Şeytan› Áatlatacaks›n, bu sevapl› iœi kaÁ›rmayacaks›n!..
Yetmiœbin kat... Bir insana birisi gitse, "Şurda Allah yolunda harb oluyor, cihad oluyor, Á›kar paralar›!" dese; o da bin lira verse, yediy¸zbin lira vermiœ gibi yediy¸z kat sevap oluyor. E bu, yetmiœbin kat sevap oluyor! Bu zikir kaÁ›r›l›r m›?.. Durdu•u yerde insan, bedâvadan, gayet kolayl›kla Áok sevap kazan›yor.
Onun iÁin œeytan, bu sevaplar› kazand›kÁa m¸sl¸manlar Áok k›z›yor da, Áok telâœlan›yor k›skan›yor da, bunlar› yapt›rtm›yor. Yâni vakit olmad›•›ndan de•il, œeytan yapt›rtm›yor. Şeytan›n bu oyununu bilip, zikirden gafil olmamas›n› kardeœimize tavsiye ederim.
Soru:
--Zaman zaman dersi Áekemiyorum; ne tavsiye edersiniz?
--Dersi yapamayaca•›n› anlayan birisi, yolda, otob¸ste, evine d–nerken bir arada g¸nd¸zden yap›versin. Bir kere Áekemezse, o g¸n neden Áekemedi•inin tahlilini yaps›n, anlas›n. Bu duruma bir daha d¸œmemek iÁin, parÁa parÁa, sabah bir k›sm›n›, –•le namaz›ndan sonra bir k›sm›n›, ikindiden bir k›sm›n›, akœamdan sonra bir k›sm›n› yaparak tamamlas›n!.. Bunlar Áok œeyler de•il, œeytan mâni oluyor; œeytan›n oyununa d¸œmesin.
Soru:
--Zikirde say› art›œ› nas›l olur?
--Kiœinin durumuna, r¸yalar›na, haline g–re hocas› ile konuœarak, zikirlerde geliœme ve de•iœmeler olur.
Soru:
--«ekti•im tesbihlerden zevk alam›yorum, rab›talarda zorlan›yorum; ne yapmal›y›m?
--Bu bir g¸nahlara bulaœma emaresidir. M¸rid hatal›, g¸nahl› bir œey yap›nca, Allah onun ¸zerinden, dima•›ndan zikrin, ibadetin zevkini al›yor. Bu bir tehlikeli durumdur. Kendi haline dikkat edecek ve hatalar› varsa onlar› d¸zeltme•e Áal›œacak.
Soru:
--Tasavvufî vazifelerin yerine gelmesinde g¸n¸n baœlang›c› ve bitiœini izah eder misiniz?
--B–yle bir baœlang›Á ve bitiœ yoktur. Yapabildi•iniz zaman yapars›n›z. ĞÁ-beœ saat –nce/sonra fark etmez.
Soru:
--Derslerimi ihmal ettim, ara verdim, yeniden baœlamak istiyorum; ne dersiniz?
--Allah œeytana, nefse uydurmas›n... Ald›•› vazifeleri muntazaman g¸zel yapmay› nasib etsin...
D¸n akœam Seriyyis Sakatî Hazretlerinin s–zlerini okuduk. "Evrad›mdan bir tanesini bir g¸n kaÁ›rd›m m›, art›k onu hiÁ bir œekilde –deyemeyece•im kanaatindeyim." diyor. KaÁ›rmama•a Áal›œmak lâz›m, g¸n¸ g¸n¸ne yapma•a Áal›œmak lâz›m!..
Soru:
--Ben bir ara ders alm›œt›m, uzun s¸re zikrimi yapamad›m. Sonra yapt›m, sonra b›rakt›m. B›rakt›•›m zaman dersimi tazeledim. Şimdi yine b›rakt›m, œimdi ne yapmam gerekiyor?
--Ateœle oynuyor tabii... Bir yap›yor, bir yapm›yor, bir yap›yor, bir yapm›yor... Yapmad›•› zaman rastlar, can› –yle gider, baœ› ahirette Áok derde girer.
Bak›n, evliyâullah ne demiœler: Birisi diyor ki, "Hocam, niye 'Lâ ilâhe illallah' zikri yapm›yorsun da 'Allah Allah' zikri yap›yorsun?" diye sormuœlar evliyaullahtan bir zâta... "Evlâd›m, korkuyorum 'Lâ ilâhe' derken can›m› al›verir de Allah, 'Allah yok' derken –lm¸œ olurum diye." 'Lâ ilâhe', hiÁ bir ilâh yok; 'illallah', ancak Allah var... "Ama 'Lâ ilâhe' derken can›m› verirsem, 'Allah yok!' demiœ gitmiœ olurum diye korkumdan hep 'Allah Allah' diyorum." demiœ.
O kadar b–yle yâni, nefesini bile hesapl›yor âlem de, sen bir tutuyor bir b›rak›yorsun, bir tutuyor bir b›rak›yorsun...
Akl›ma œey geldi: YeniÁerilerin ordugâhlar› bizim aœa•›m›zda, Vatan Caddesinde imiœ. Doksand–rt tane b–l¸•¸ varm›œ. ğlk zamanlar zaferler kazan›yorlarm›œ ama, sonra isyankâr olmuœlar. ğkide bir isyan ediyorlarm›œ, œehre yay›l›yorlarm›œ, ya•ma yap›yorlarm›œ. O isyan etmeye de kazan kald›rmak diyorlarm›œ. Tabir bu... Onun iÁin bir kazan› al›rlarm›œ, o isyan mânâs›na geliyormuœ padiœaha... Onun iÁin œair diyor ki:
Tecemmû eyledi meydân› lâhme,
Edip k¸frân-› nîmet nice bâ•î;
Koyup kald›rmadan ikide birde,
Kazan devrildi s–nd¸rd¸ ocâ•›...
"Kendilerine iyi muamele etmiœ olan y–netime karœ› k¸frân-› nimette bulunan bir kaÁ ba•î, k¸stah isyan ettiler, kazan kald›rd›lar. Ama kazan oyuncak m› ki; ikide birde kazan› kald›rmak indirmek, kald›rmak indirmek derken, kazan devrildi s–nd¸rd¸ oca•›." diyor. Yâni, yeniÁeri oca•›n› devlet kapatm›œ, yok etmiœ. "ğkide bir kazan kald›r›l›p indirilirken kazan devrildi, oca•› s–nd¸rd¸; isyan ederken ederken, bu sefer kapat›l›p yok edildi." diye s–yl¸yor.
Yâni bu iœlerde nefse, œeytana f›rsat vermemek lâz›m!.. Ald›•› vazifeyi muntazam yapmak lâz›m!.. Ordan f›rsat buldu mu, namazdan da seni al›koyma•a, bir k›ld›r›p bir k›ld›rmama•a baœlar... OruÁtan da bir tutturup bir tutturmama•a baœlar. T›rt›klar yavaœ yavaœ senin iman›n›, amellerini... Onun iÁin Áok m¸teyakk›z olmak lâz›m, dikkatli olmak lâz›m!..