Soru:
--Dergilerden birisini kapatmanız sözkonusu mu?
--Muhterem kardeşlerim! Şimdi, ben şurda size hadis okuyorum. Eskiden ilâhiyat fakültesinde ders veriyordum talebelere, işte bu kadar sayıda... Salonlarda 250 kişiye, 300 kişiye ders veriyordum. Konferans filân veriyordum. Yâni ne yapsak, nihayet 1000 kişiye, 1500 kişiye, 2000 kişiye, 3000 kişiye hitab edebiliyorsunuz. Ne kadar kalabalık toplasanız, bir salon tutuluyor --düğün salonu veya sinema salonu veya konferans salonu-- işte üçbin kişi, beşbin kişi toplanıyor. Va'z ü nasihatimiz, bu ayetler, bu hadislerin açıklamaları çok insana ulaşsın diye, neşriyat yapmaktan başka çare yok... Dergilerimiz olması lâzım, gazetelerimiz olması lâzım, herkese bunları vermemiz lâzım, İslâm'ı yaymak için çalışmamız lâzım!..
Bunun çaresi, basında kuvvetli olmak!.. Basında kuvvetli olmak için de, hepimize gayret düşüyor, hepimize çalışma düşüyor. Biz elimizden geldiği kadar güzel dergi çıkarmağa çalışacağız. Siz de o derginin tanınması, okunması, tutunması, başka kimseler tarafından da okunulur hale gelmesi için gayret edeceksiniz; Allah rızası için...
Biz bunu kendimiz de Allah rızası için çıkartıyoruz. Para kazanalım diye yapmıyoruz. Bundan para kaybediyoruz biz... Milyonlar kaybediyoruz, sıkıntılara düşüyoruz. Fakat, o sıkıntıları sineye çekiyoruz ki, hizmet devam etsin diye...
Çünkü, bize mektup geliyor: "Allah razı olsun, şu derginizi okuduk namaza başladık... Şu derginizi okuduk, başımızı örttük... Şu derginizde --Allah razı olsun-- şu konuları şöyle şöyle güzelce açıklamışsınız..." filân diyorlar. Biz de anlıyoruz ki, bu hizmetlerin devam etmesi lâzım...
Bu hizmetlerin devam etmesi için de, sizin çalışmanız gerekiyor. Bizim kadar, sizin de dergileriniz; siz de çalışacaksınız. Siz okumazsanız... Bir kere, müşteri gelmezse dükkân çalışmaz ki!.. Ama çok müşteri gelirse, harıl harıl çalışır, gelişir, büyür, işi daha çok artar. Allah rızası için --sadece bizim dergilerimiz için değil-- İslâmî neşriyata hizmeti bir vazife bilin!.. Ama bizi seviyorsanız, bizim ihvânımızsanız, kardeşimizseniz, çalışmalarımızın güzel olduğuna kanî iseniz, bizim dergilerimizi yaymak için, çok okutmak için, abone etmek için çalışmanız lâzım ki, gelişebilelim.
Gelişemedik. Matbaa kuracaktık, sermaye artırımına giriştik. Kardeşlerimiz vaad etti, herkes şu kadar verecek, bu kadar verecek... Verilemedi. Matbaa alacaktık, kendimiz basacaktık, şöyle olacaktı, böyle olacaktı...
Bir yayın şirketinin, dağıtım şirketinin kurulması lâzım! Bu kurulmazsa, İslâmî neşriyat gelişmez, çare yok... Bunlar için de milyarlar lâzım... Kamyonlar alınacak, seferler yapılacak, dağıtımlar yapılacak... Kolay şeyler değil... Bunlar için de para gerekiyor. İşte bu paralar verilecek ve Allah yolunda çalışılacak.
Nasıl cihad çıktığı zaman, harp çıktığı zaman füze alınıyorsa, mermi alınıyorsa, silah alınıyorsa, asker besleniyorsa... Meselâ; bir körfez bunalımı çıktı, bütün milletler, devletler bunun iktisâdî bakımdan sarsıntısını çekiyor. Onun gibi yâni... Bu bakımdan yardımcı olacaksınız.
Biz bunları kapatmayı düşünür müyüz? Düşünmeyiz. Daha dört tane iken, beş tane yapmak istiyoruz. Haftalık çıkarmak istiyoruz, günlük gazete çıkartmak istiyoruz. Ama, siz yardım ederseniz olur; yardım etmezseniz öyle güdük kalır. Yâni çalışacağız, çalışacaksınız ki, işler ilerlesin demek; öyle anlayın!
--"Abdülkadir-i Geylânî Hazretleri'nin Sohbetleri" diye bir kitap var, onu tavsiye eder misiniz?
--Abdülkadir-i Geylânî Hazretleri'nin güzel kitapları vardır. İyi tercümeleri alınır, okunur.
--Günümüzde piyasaya sürülen İslâmî müzik kasetleri dinlenilebilir mi? İslâm'da müziğin ölçüsü nedir?
--Bu hususta ulemanın çeşitli kavilleri vardır. İmam Gazâlî'nin İhyâ'sında semâ' bahsine bakın!
--Mevcut tefsir kitaplarından hangisini okumamızı tavsiye edersiniz?
--Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır'ın tefsirini anlayabilirlerse, onu tavsiye ederim. Olmazsa, İbn-i Kesîr'in hadislerle tefsiri olabilir.