RÂMÛZ EL-EHÂDÎS

Soru:

--Bazı ilâhiyat mezunu öğretmenler Râmûzül Ehâdis'te zayıf hadislerin olduğunu söylüyorlar; ne buyurursunuz?

--Evet, Râmûzül Ehâdis'te zayıf hadis-i şerifler de var... Hocamız onların arkasından "Filâncadan rivayet edilmiştir, zayıf hadistir. İbnül Cevzî mevzû' demiştir. Falanca ravisidir. O râvî metrûktür..." filân diye işaretini yapmıştır. Bu gibi şeyler hadis alimlerine ait meslekî bir meseledir.

Bu hususta Keşfül Hafâ'dan bir rivayeti nakledeyim: Keşfül Hafâ, hadislerle ilgili meslekî çok ince bir kitaptır. Orada diyorki, bir hadis-i şerifte şöyle denilmiş: "Şunu şöyle yapan insan baras (alaca) illetine tutulur. Yâni derisi siyahlı beyazlı hastalık olur." diye yazılmış. O hadis alimi bunu dinlememiş, o hastalığa tutulmuş. Baras illetine müstelâ olmuş. Yalvarmış, yakarmış, Peygamber Efendimiz'e salât ü selâm etmiş. Rüyasında görmüş Peygamber Efendimizi... Efendimiz demiş ki:

"--Hadis-i şerifte şunu şöyle yaparsanız baras illetine tutulursunuz diye geçmedi mi?.."

"--Geçti ama yâ Rasûlallah, benim meslekî bilgime göre, bir hadis alimi olarak benim incelememe göre o sahih hadis sayılmadığından ben ona itibar etmedim." demiş.

"--Yok, onu uygulaman iyi olurdu." demiş. Sonra eliyle meshetmiş.

Hakikaten uyandığı zaman o hastalık geçmiş. O hastalık geçtikten sonra da, o alim duyduğu her hadis ile amel etmeğe gayret etmiş ondan sonra... "Bana göre sabit değildir." filân diyerek terketmemiş. Her iyi şeyi yapmağa gayret etmiş.

O bakımdan bu hadis ilminin mevzû' hadislerini, zayıf hadislerini alimler bilirler. O hususta kitaplar yazmışlar. Bizim Hocamız da, son asrın en büyük hadis alimi... O da biliyor. Yazıyor zaten arkasında... Ama onların yazılmasında, okunmasında, cemaatinin onu tekrar etmesinde fayda görüyor.

Bir de şöyle oluyor: Aynı konuya ait üç tane, dört tane hadisi peşpeşe sıralıyor. Meselâ, "Birinci hadise İbnil Cevzî mevzû' demiştir ama, bana göre fikri isabetli değil!" diyor. Arkasından üç tane hadisi de ekliyor ki, "Bak bu konuda şu hadisler var; binâen aleyh, o doğrudur." diyor.

Bir profesör, "Yarın ölecekmiş gibi ahirete, hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya çalışın!" hadisi hakkında, "Böyle bir hadis yok!" demiş ama; ben onun üç dört rivayetini buldum kitaplardan... Böyle şeyler olabiliyor.

Bu hadis alimleri hocalarımızın kanaatidir. Kitabın içine böyle hadisleri isteseler almazlardı. Dervişlerinin yetişmesi için o konunun bilinmesini uygun görmüşler. Biz de Hocamızın ilmine irfanına saygı duyuyoruz, o hadisleri okuyoruz.

Zayıf hadisler var, olabilir ama eserin genel yapısı okunduğu zaman, terbiyevî ana hattı itibariyle uygun oluyor. Nitekim bunu böyle, "Râmûzül Ehâdis hakkında ne dersiniz?" diye Urfa müftüsü Halil Günenç Hoca'ya sormuşlar."Güzel, mûteber kitaptır. Suyûtî'nin El-Camius Sağîr'i gibidir." filân diye hakkaniyetle cevap vermiş.

Soru:

--Râmuzül Ehâdis mecmuası hakkında "İçinde mevzû hadisler vardır." deniliyor; ne dersiniz?

--Râmuzül Ehâdis kitabı içinde çok hadis-i şerifler vardır, alfabetik sırayla dizilmiştir. Bu hadisleri Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddin Efendi Hocamız Cennet mekân, muhtelif kaynaklardan almış, bu kitabı meydana getirmiş. Mevzhu hadis denilen bazı hadis-i şerifleri de kendisi koymuştur ve arkasına da bunun alındığı yeri ve mevzû hadis denildiğini söylemiştir. Ama buna rağmen, niçin acaba o hadis-i şerifi oraya aldı?.. Demek ki, kendisi büyük hadis alimi olmak dolayısıyla, onun mevzû olduğu kanaatinde değil...

Hadislerin bazılarını, bazı şiddetli alimler, "Bu mevzûdur, bu mevzûdur, bu mevzûdur..." diye çizmişler üstünü... Mevzû, uydurma demek... Ama bazıları da, "Sen uydurma diyorsun ama, bak filânca kitapta var, filânca kitapta var..." diye onun aslının esasının olduğunu da isbat etmişlerdir.

Meselâ İmam Süyûtî'nin, bazı hanbelî alimlerinin böyle inkâr ettiği bir çok hadis-i şerifler hakkında inceleme yaparak, onların hadis olduğunu isbat ettiğini biliyoruz.

Gümüşhaneli Hocamız da, o hadis-i şerifi oraya almakla, "Bakın bu hadis-i şerif benim kanaatime göre mevzû değil; ben bunun sahih olduğuna kanîyim!" demiş oluyor. Bilimsel bir kanaattir o...

Soru:

--Ramûzül Ehadis'te, "Herhangi bir sıkıntı anında Allah'ın kullarından yardım isteyin!" diye hadis olduğu söyleniyor. Sahih midir? Mümkünse mâlumat verebilir misiniz?

--Bu hususta hadis-i şerif vardır. Peygamber Efendimiz SAS buyuruyor ki:

ÇBir çölde gidiyorsunuz. Hayvanınız elinizden kaçtı. Size yardım edecek bir kimse yok... Uçsuz bucaksız bir yer... Koşup yetişmeniz mümkün değil... Yiyeceğiniz, içeceğiniz hayvanınızda... Çaresizsiniz. Ne yapacaksınız şimdi?.. "Ey Allah'ın erenleri, evliyası; bana yardım edin! Bana medet eyleyin, inâyet eyleyin!" diye söyleyin! Çünkü, Allah'ın bazı vazifeli kulları vardır, yardıma gelirler.È diyor Peygamber Efendimiz... Râmûzül Ehâdis'te var bu hadis-i şerif...

Ben de hayatımda denemiş ve öyle olduğunu fiilen görmüş bulunuyorum.