Gülçocuk-11

ÇOCUKLARI GERÇEK VE TAM KORUMA

Prof. Dr. M. Es'ad COŞAN

Sevgili çocuklar!

Anne ve babalarınızın ve diğer büyüklerinizin sizi ne kadar çok sevdiğini elbette biliyorsunuzdur; çünkü bunu küçük bebekler bile sezinler de nice kaprisler yapar, kendilerini nasıl naza çekerler!

İlgili tüm büyükleriniz sizler için türlü fedakârlıklara katlanır; kendileri yemez size yedirir, giymez giydirir, şefkatle üzerlerinize titrer, hastalansanız sabahlara kadar uykusuz, endişeli başınızda bekler, iyi olmanız için dualar eder; hatta kendi canlarını bile tehlikeye atmaktan kaçınmazlar.

Bu onlara Allah'ın c.c. verdiği bir doğal duygudur; anne tavuğun, civcivlerini kabara kabara nasıl koruduğunu, onları sevmek isteyenlerin üstüne üstüne cesaretle nasıl saldırabildiğini herhalde görmüşsünüzdür.

Peki! Bilin bakalım sevgili yavrular! Onlar sizi öylesine candan seviyorken neden dişçiye götürüp kanata kanata dişinizi çektiriyor; niçin hemşire kızların sizin kollarınıza, kaba etlerinize o koca koca iğneleri hart! diye batırmalarına rıza gösteriyor; neden bademciklerinizi çatır çatır kökletip aldırtıyor veya düğünlü, davetli sünnet ettiriyor; niye o körpe vücudunuzu ameliyatlarda kestirip, biçtirip diktiriyorlar öyleyse!

Yine sizin sağlık ve selâmetiniz için değil mi? İlerdeki daha büyük bir zararı önlemek veya gelecekteki bir faydayı sağlamak düşüncesiyle, şimdiki huzur ve rahatımızı kendi istekleriyle biraz kaçırtıyorlar. Onlar da, sizler de dişlerinizi sıkıp acıya sabr ediyor, boyun büküp bu tatsız işlere peki diyorsunuz.

İşte tıpkı bunlar gibi, sonsuz öbür dünya mutluluğu için, bu kısa dünya hayatınızda da bazı sıkıntılı, ama faydalı işlere sabr etmelisiniz, dini görevlerinizi düzenli yapmalısınız; iyi, dürüst ve erdemli olmalısınız, malınızdan fakirlere yardım sunmalısınız, gerçek mümin ve müslüman olmalısınız.

Anne, baba ve diğer sorumluların sizi bu konularda uyarmaları, iyi yetiştirmeleri, iman ve İslâm'ı tam öğretip benimsetmeleri en önde gelen görevleridir. Bunu onlara Allahu Teâla emrediyor.

Çoluk çocuğunu maddî ve dünyevî sıkıntı ve tehlikelerden koruyup esirgediği kadar ondan çok daha önemli olan manevî ve uhrevî tehlikelerden özellikle ahirette suçlu olmaktan, sonsuz bedbahtlığa düşmekten, daimî hüsrana uğramaktan, açıkcası Allah'ın kahrına, cezasına, icabına, azabına müstahak duruma düşmekten korumaya da çalışmayan büyükler, en büyük ihmali yapıyor, en korkunç hataya düşüyor demektir.

Sizler ahireti unutmayın sevgili çocuklar! Çünkü asıl saadet, sonsuz saadet, TÜM yönleriyle TAM saadet ahiret saadetidir.

Çok çok sağlıklı olsanız, Karun kadar zengin olsanız, ağa ve paşa ve padişah olsanız, ama yarın ahirette -Allah etmesin- buradaki suçlu ve günahkar yaşamınız sebebiyle ebedî olarak cehenneme düşseniz, bu dünyanın geçici zevkleri, varlıkları, rütbe ve makamları neye yarayacak ki?