ÇOK MERHAMETLİ İDİ

Prof. Dr. Ali Yücel UYAREL

Hocaefendi hem çok yumuşak huylu, hem de kendisine son derece saygı duyulan bir kimse idi. İnsanlara karşı, dünyadaki mevki ve durumlarına bakmadan, sevgi ve şefkat yüklü idi. Bu sevgi, gönülden gönüle bağ kurar, güzel gülümseyişine de yansırdı. Beraber bulunulduğunda sanki insanı başka bir aleme götürürdü. Belki sahabe hayatından bir esinti gibi başka bir atmosfer oluşurdu etrafında... Üniversite öğrenciliğim sırasında, özellikle sabah namazlarında camiye gelişinde karşılaşmalarımızı, nur saçan gülüşlerini unutamıyorum.

Pazar günkü hadis derslerinden sonra, cemaatin elini öpmesi sırasında camiye sanki bereket yağardı. Bir pazar dersinde Kur'an cüzleri dağıtılmış hatim yapılıyordu. Benim de bir problemim vardı ve içimden onunla meşguldüm. Hocaefendi seri okuduğu için cüzünü bitirmişti. Sanki beni çağıracak gibi bir hisle başımı kaldırıp yüzüne baktım. Bana baktığını gördüm, biraz utandım Eliyle işaret edip uzaktan beni çağırdı. Yanına gitiğimde, düşündüğüm problemi nasıl çözeceğimi işaret buyurdu. Söylediği gibi yaptım ve kısa sürede problemim çözüldü.

1978 Yılında torunuyla izdivac etmem dolayısıyla, ailesine katılmakla şereflendim. Bu münâsebetle sık sık ziyaret etmek ve beraber bulunmak nasib oldu.

Aile fertlerine karşı çok merhametli idi. Çok hassas ve derin duygularla dolu idi. Nişanımız sırasında nişan yüzüklerini takarken gözlerinden inci gibi yaşlar süzüldüğünü hatırlıyorum.

Evde günlük yaşantısında samîmî, sâde ve sevecen davranır, çoluk-çocuk demeden ev halkının seviyesine iner, onlarla şakalaşır, espriler yapardı. Misafir olmadığı zamanlar ev halkıyla sohbet eder, genellikle ilim müzakeresi ve Kur'an okumakla meşgul olurdu. Kur'an-ı Kerim'i çok serî okurdu.

İnsanlar arasında sevgi ve saygıya çok önem verir, özellikle karı-kocanın birbirine sevgi ve saygı duymasına çok sevinirdi. Aile hep beraber olduğu zaman, bir bayram sevinci yaşanırdı. Bizlerin hanımlarımızın yanında olmamızı ister, yanyana bulunurken hanımla aramızda kendisine yer vermemize izin vermezdi. "Karı-kocanın arasına girilmez!" diye latîfe yapardı.

Bayram günlerinde ve kandil günlerinde bütün aile bir araya gelirdi. Vâlide Hanım'ın Buhara pilâvını hepimiz çok beğnirdik. Çok büyük yuvarlak sini etrafında toplanılırdı. Yemekle ilgili veya sofrada yemek sırasında herhangi bir özel isteği olduğunu hatırlamıyoruz.

Yemekten sonra sohbet sırasında, Prof. Dr. M. Es'ad Coşan Hocamız'a: "Es'ad filân konuda bilgi ver bakalım!" derdi.

Çok temiz giyinirdi. Cumaları cuma abdesti alıp özellikle tertemiz giyinir ve ev halkıyla tebrikleşirdi. Çocuklara --bazı zamanlarda bizlere de-- cuma harçlığı verirdi.

Ziyaretleşmeye, özellikle iâde-i ziyârete ayrı bir önem verirdi. Ziyaretlerinde mutlaka küçük de olsa bir hediye götürmeğe özen gösterirdi.

Namazlarını cemaatle kılmaya çok dikkat ederdi. Son yıllarında, birisine tutunarak camiye gidebiliyordu. Bazı günler bana da nasib oldu.

Allah iki cihanda ellerinden tutabilmeyi, yollarında devam etmeyi ve şefaatlarına ermeyi cümlemize nasib buyursun...

İslâm, Kasım 1995