TATLI BİR TEBESSÜM

Ersin GÜRDOĞAN

Ben rahmetli Hocaefendi'yi ilk defa 1968 yılının yaz aylarında Ankara'da tanıma mutluluğuna ermiştim. Kendisiyle ilk karşılaşmamız, her ikisi de rahmetli olan Muammer Dolmacı veya Ahmet Çimen'in evinde bir gece sohbetinde olmusştu.

Onu hiç görmemiş olsanız bile kalabalık içinde kolaylıkla seçebilirdiniz. Çünkü Hocaefendi nerde olursa olsun, çevresinde gönül ordularını harekete geçiren geniş bir manyetik alan oluşturdu. Bu alan içinde öfke yumuşamaya, nefret merhamete ve kazanma tutkusu da hizmet etme gayretine dönüşürdü. Sohbetler uzun sessizlikle kesilir. Susulur gibi konuşulur, konuşulur gibi susulurdu. O akşamki sohbete planlamada birlikte çalıştığımız rahmetli Turhan Soysal ile beraber gitmiştik.

Benim Hocaefendi'nin hiç unutamadığım hali; Amerikalıların aya gittikleri akşamki sohbette, hiç bir şey olmamışçasına rahat, sakin ve devamlı tebessüm eden yüzünde, sevimli ve hoş bir ilgisizlikti. Hocaefendi'nin o tatlı önemsemez tavrının arka planında ne vardı, bilemiyorum. Ancak vahyin ışığında geriye dönüp baktığımızda, ayda Amerikalı astronotların ayak izlerinden çok daha önce Peygamberimiz'in, parmağı ile ayı ikiye böldüğü mucizenin işaretlerini görürüz. Ay Peygamberimizin parmak işaretiyle ikiye bölünmüş, inananlar ve inanmıyanlar bu olaya şahit omuşlardı. Kimbilir, Belki de bunun için, Hocaefendi o günlerde aya gidiş olayını tatlı bir ilgisizlikle geçiştirmiştir.

Bizler müslümanlar olarak sevgi ve bağlanma içinde ibadet ve dua ile Allah'ın sevgisi kazanıldığında, onun bizim gören gözümüz olabileceğini bilir ve ömrümüzde çok çok küçük zaman dilimlerinde de olsa, bunu kendi iç dünyamızda yaşamışızdır.

Allah bizimle olursa bize kim kötülük edebilir? O bizimle olmazsa bize kim nasıl yardım edebilir ve bizi kim kurtarabilir?

İnsanın makinalara değil, makinaların insana hakim olduğu ve insanın makinaların tutsağı haline geldiği bir dönemde, teknolojinin en yeni ürünleri ile gözleri ve zihinleri kamaşmayanlar, büyük bir ruh ve gönül zenginliğine sahip olanlardır. Ancak bunu gönümüzde anlatmak o kadar zor ve güç ki, yapılacak en güzel eylem tatlı bir tebessümdür.

Benim Hocaefendi'nin hiç unutamadığım tavrı, aya inişin verildiği televizyon haber programını bile merak edip seyretmeden, olayı bir gülümsemeyle karşılamasıydı.

İslâm, Kasım 1988