RAMAZAN, NEFSİN İSLAHI İÇİN ÇOK MÜHİM BİR FIRSAT!

Panzehir, Şubat 1998

Prof. Dr. M. Esad COŞAN

Onbir ayın sultanı, dertlilerin dermanı, suçluların sebeb-i gufranı, hayr ü sevap ummanı mübarek ramazan-ı şerîf bizleri teşrif eyledi. Çok şükür, elhamdü lillah hamden kesîren, tayyiben, mübareken fîh!

Bu bir ruh eğitimi, nefs islâhı, ahlâk tebdil ve tehzibi mevsimi; sıhhat ve rahat, ibadet ve taat ayı; her sene uzun bir süre süren, ciddî bir tâlim ve terbiye devresi; geceli gündüzlü bir idman çalışması... Ne güzel, ne mükemmel, ne faydalı, ne gerekli, ne haşmetli, ne hikmetli, ne kutlu, ne mutlu bir inanç ve ibadet nizamı!

İnsanın en büyük, en tehlikeli, en gizli, en saklı, en fecî düşmanı kendisidir, nefsidir, (ego'sudur). Pek çok insan, onun azılı bir düşman olduğunun farkında değildir. Halbuki en büyük hatalar, yanılgılar, yenilgiler, ayıplar, kusurlar, suçlar ondan kaynaklanır.

Nefis tembeldir, yatmak uyumak ister; halbuki hayat ciddî bir mücadele, acımasız bir savaş, devamlı bir uğraştır; uyumamayı, gevşememeyi, gaflete düşmemeyi, sıkı çalışmayı, ter dökmeyi, cehd etmeyi, cihad yapmayı gerektirir.

Nefis oburdur, pisboğazdır, açgözlüdür; doyunca, patlayınca, tıksırıncaya kadar yer, semirir, şişmanlar, şımarır, azar, kudurur; "rabbenâ hep bana!" der, haram helâl ayırmaz, insaf, adalet, müsâvât, muvâsât, îsâr, tercih, ikram, sabır, fedakârlık bilmez, başkalarını düşünmek istemez. Fakat toplum hayatı, tamamen aksinedir; ölçü ister, diğerbînlik ister, uyum ister, sabır ister; aşırı arzulara, hırs ve heveslere, bencilliğe dizgin ister, tahdit koyar, sınır çizer, karşı çıkar.

Nefis çok şehvetlidir, yar ister, eş ister, flört ister, aşk ister; nikâhla yetinmez, zinâya kayar, mahremi varken harama bakar, eşi varken metres tutar, camdan bakıp kaş göz eder, yuva yıkar, düğün basar, kız kaçırır, namus meselesinden silâh çeker, kan döker, can verir, can alır, kâtil olur.

Halbuki namahreme bakmamak, doğru yoldan sapmamak, namusunu iyi korumak, şehvete esir, nefse köle, şeytana maskara olmamak şart, farz, zaruri, zorunlu, mecburi. Çünkü toplum düzeni, aile nizamı, dinin kıvamı, ahlâkın devamı buna bağlı.

Nefis, keyif ehlidir, zevkperesttir, havâîdir, haylazdır, yaramazdır. Saz ister, söz ister, çalgı ister tatlı ister, tuzlu ister, turşu ister, kadayıfı bulur kaymak ister, istirahatı bulur, şak şak ister, zengin olur makam ister, rıyaset ister, izzet ü itibar, kudret u iktidar ister. Başkan olur saray ister, kumaş bulur ipek ister, sıhhat bulur, rahat bulur tantana, saltanat, sanat, bale, orkestra, heykel, anıt ister, nam u şan ister; sade giyinmez, süs, zinet, pırlanta, zümrüt, yakut, mücevher ister, köşk bulur yalı ister, yalı bulur yağlı boya tablo, antika eşya ister...

Hasılı, cihanı mahveden, halkları kahreden nefistir, diktatörleri savaşa sürükleyen nefistir, hırsıza hırsızlığı yaptıran nefistir, rüşvetçiye rüşveti aldıran nefistir, zalime mazlumu sömürttüren nefistir, kâfirin mümin olmasını engelleyen nefistir, cihanı fesada veren nefistir, ahireti mahvettiren nefistir, kişiyi Allah'ın kahrına uğratan nefistir, cehennemde çatır çatır, cayır cayır yandıran nefistir.

O halde bu zalim nefsi mutlaka ıslâh etmek lâzımdır, onu müslüman yapmak şarttır, kurtuluş için başka yol yoktur, iki cihanda rahata, felaha ermek, iflah olmak, saadet bulmak nefsi terbiye ve tezkiye eylemekle mümkündür.

Nefsini terbiye eden, insan-ı kâmil olur, halkça matlub, Hakk'a mahbub olur, iki cihanda aziz ve şerif, berhurdar ve bahtiyar olur. Ne mutlu nefsini ıslâh edip, Müslüman eyleyebilenlere!

Bu ramazan ayı, bu oruç, bu teravih, bu zikir, bu Kuran, bu ibadat u taat, bu hayrat u hasenat nefsin ıslahı için çok güzel, çok mükemmel, çok muhteşem, çok önemli bir fırsattır.

Bu fırsatı lûtfen, kaçırmamağa çalışın; Allahu taalâ muîniniz olsun!