MÜSLÜMAN HANIMLARA TIBBI HİZMETLER

PANZEHİR KASIM 92

Ülkemizde, dininin ve imanının gereğini hakkıyla yaparak, haramlara ve günahlara düşmeden, iffet ve namusuna gölge düşürmeden yaşamak isteyen milyonlarca müslüman var; kahir bir ekseriyete sahipler; fakat birçok konuda bu zihniyetinden dolayı sıkıntıda; inancına uygun davranamıyor, arzularına olumlu anlayış göremiyor, layık olduğu izzet, hürmet ve hizmeti göremiyorlar.

Uzun yıllardan beri bu durumu müşahede ediyor, onların inançlarına saygı gösterilmesi gerektiğini savunuyor, bu yolda mücadele veriyoruz. Ama sadece söz, teori, temenni, savunma, protesto, dilek k(fi değil; müsbet bir takım faaliyet ve icraata da teşebbüs etmek, istediğimiz tür müesseseleri bizzat kurmaya girişmek de şart!

Mesel( kadınların muayene ve tedavisi, özellikle doğum olayları için İsl(mi zihniyetle çalışan hanım kadrolara ve kadınlara hizmete yönelik sıhh( kuruluşlara büyük ihtiyaç duyuluyor.

Biz bu konuda AKSA Kliniğiyle ilk hizmeti başlatmıştık; İstanbul Vatan Caddesinde Şadiye Hatun Teşhis Kliniği'ni de geçen haftalarda açtık. Yeni Bosna semtinde bir doğum hastanesi tesisine de süratle devam ediyoruz. Anadolu'nun diğer şehirlerinde de hazırlık ve teşebbüslerimiz var.

Allah'a sonsuz hamd ü senalar olsun; nice nice hayrat ü hasenat tesis eylesin; ömürlerimizi İsl(m'a ve müslümanlara hüsn-i hizmet yolunda hayırlı ve verimli geçirmeyi, Rabbimiz bizlere nasip ve müyesser eylesin, Habib-i Edibi, rehberimiz ve önderimiz, peygamberimiz Muhammed-i Mustafa hürmetine! Sallahahu aleyhi ve (lih( ve sahbih( ve men tebiah( bi-ihsanin ecmain ve selleme teslimen kesiran ila yevm-id-din!

Şaheser bir mimari görünüm ve mükemmel bir dizayne sahip "Şadiye hatun" Allah ona rahmet eylesin, makamını cennet eylesin Teşhis Kliniğimizin açılışı çok tatlı, izdihamlı, rağbetli ve görkemli oldu. Binanın eski perişan halini bilenler şaşırdılar; yeni çiçekli, yemyeşil çimenli, şırıl şırıl havuzlu, pırıl pırıl şık görünümüne hayran oldular. Temizlik, ferahlık, modernlik, ileri teknoloji ürünü yeni araç ve gereçler, çağdaş ve orjinal bölümler, "uyku laboratuvarı" gibi yeniliklerinin yanı sıra, tarihi ve mistik havasından, geniş avlu ve kenar bahçelerinden, girişteki mimari düzenlemeden, bir havuzdan diğerine şırıl şırıl akan sulardan, kubbeli geniş mescidden, kemerli sütunlu revaklardan, avlu ortasındaki ağaç, çiçek ve şadırvanlık ve yeşillikten fevkalade etkilendiler ve bazı misafirler:

-İnsan burada ilaç kullanmadan, tıbb( müdahele görmeden, sırf bu şahane dekor ve manzaradan dolayı bile şifa bulacak gibi görünüyor.. demekten kendilerini alamadılar.

Evet biz biliyor ve inanıyoruz ki hastalığın ilaç ve sair tıbb( müdahalelerle giderilmesi çalışmaları yanı sıra imanın, ibadetin, namazın, duanın, Kur'an okumanın; hastaya gösterilen ilgi, sevgi ve şefkatin; sevindirici iyi haberlerin; hoş muamele, tatlı dil ve güleç yüzün; ziyaretlerin; içinde bulunduğu fizik( ortamın; çevresindeki eşya, ışık, ses ve renklerin de büyük tesiri ve olağanüstü değeri var ve biz hastalarımıza bunları da sağlamaya çalışmalıyız. Doktorlar aynı zamanda bir psikolog bir il(hiyatçı din adamı gibi olmalı!

Türkiye'deki fi'li durumu biliyoruz. Maalesef bazı yerlerde örtülü, mantolu, çarşaflı olmak, namaz kılıp oruç tutmak, tesbih çekip zikir yapmak, cinayet ve hıyanet gibi görülüyor; sadece açık-saçık, boyalı-makyajlı, dekolte giyim ve mini etekli, rujlu ojeli, bacak bacak üstüne atıp sigara içen modern hanımlara saygılı ve kibar davranılıyor. Vücudunu sadece kadın doktora muayene ettirmek isteyen, hanım doğum mütehassısı arayan, erkek personel karşısında soyunmaktan çekinen ve sakınan kimseler şiddetle azarlanıyor, özel ve şiddetli hücumlara, tahkir ve tezyiflere mar'uz kalıyor.

Halbuki hani din ve vicdan hürriyeti vardı?! Hani hiçbir kimse inancından dolayı kınanmaz, özellikle tıpta farklı muameleye t(bi tutulmazdı!?

Geçen senelerde duymuştum: Bir doğumevine acılar ve sancılar içinde giden müslüman bir kadıncağıza başhekimin ilk yaptığı muamele, hışımla başörtüsünü çekip almak, bağırıp çağırıp hakaretler yağdırmak olmuş.

Nerede bu 20. Yüzyıl barbarlığı, nerede akıl hastalarını müzikle, su şırıltısıyla tedavi etmeyi bile düşünecek kadar ince, hassas ve müşfik olan ecdadımızın şefkat, zerafet ve nezaketli!

İnşaallah bu yersiz düşünceler, gayrimedeni zorbalıklar, haşinlikler, saygısızlıklar yavaş yavaş ortadan kalkacak, bir bunalım ve inkar devresi geçirmiş olan ülkemiz aydınları sonunda dinin ve imanın gereğini, gönül almanın, insan sevindirmenin asilliğini, manevi ve moral değerlerin her konuda ve özellikle tedavideki yeri ve önemini anlayacak; kendi öz kültür ve geleneğinin kadr ü kıymetini bilecek.

Sevinçli ve ümitliyiz çünkü imanlı, aydın, zeki, şuurlu, yetenekli ve değerli tıp personelimiz ve doktorlarımız yetişiyor; kadrolaşıyor; bizim zihniyetimize uygun yeni ve modern tıp ve tedavi müesseseleri hızla çoğalıyor!