İKİ TÜRLÜ TATİL

Prof. Dr. M. Es'ad COŞAN

Kadın ve Aile, Temmuz 97

Bu yazım size Mekke-i Mükerreme'den. Penceremden el-Mescid el-Haram ve Kâbe-i Müşerrefe çok güzel görünüyor. Karşımda bütün heybet ve haşmetiyle mübarek Hırâ dağı yükseliyor. Şahane bir manzara. Bize buraları ziyareti nasib eden, bunca türlü nimet ve ikramları bahşeden Allah'a sonsuz şükürler, hamd ü senâlar olsun!

İSPA (Bizim İskenderpaşa hac ve seyahat şirketimiz) çok yeni, çok lüks bir yer tutmuş, Kâbe'ye fevkalâde yakın, birkaç adımda Mescid-i şerîfe varılıyor, servis aracına bile gerek yok. Altında kat kat geniş ve zengin alış-veriş çarşıları var. Yürüyen merdivenler, yürüyen zeminler, akarsular, havuzlar, istirahat köşeleri, yeme-içme, çay-kahve-meşrubat dükkânları, çocuklara oyun araçları, câzip eğlence aletleri, her şey mevcut; her ihtiyaç düşünülmüş, serin, temiz, havalandırmalı, mükemmel bir külliye (kompleks)!

Fiatlar nisbeten ucuz. Meselâ ben yakında Almanya'daydım, orası buradan kat kat pahalı. Arabistan çok hızlı gelişiyor. Cidde gerçekten görülmeğe değer, harika bir sahil şehri, akşamları doyulamayacak kadar tatlı, deniz kenarı (Korniş) belediyece çok mükemmel tanzim edilmiş, ticaret çok ileri, çeşit çok fazla ve ucuz.

Burada ve diğer Körfez ülkelerinde mektepler yeni tatil olmuş; çoluk çocuğunu toplayan soluğu Mekke'de alıyor, ailece ömre yapıyorlar. Bu sebepten Harem-i Şerifin içi cıvıl cıvıl, çocuk bahçesi gibi. Küçükler, o geniş alanları görünce sağa sola koşuşuyor, cilalı mermer döşemede kayıyor, zemzem bidonlarının plastik bardaklarıyla oynuyor, serin suları içiyor, döküyor; kızan, "sus, dur, yapma!.." diyen yok, maşaallah, çocuklara karşı engin bir hoşgörü var. Kızlar annelerinin, erkekler babalarının yanında, her taraf gençlerle dopdolu. Çocuklar dindar, namazlı, Kuranlı ibadetli yetişiyorlar.

Bendeniz binanın 26'ncı katındayım; şeffaf, ışıklı, görkemli, camekanlı asansörler yıldırm gibi inip çıkıyor; bu arada dışarıyı, katları, karşı koridorları, lokantayı, insanları seyrediyorsunuz. Binanın en üstünde, gelin, sultanların filân kaldığı çok geniş, çok manzaralı, çok pahalı daireler varmış. Benim odamdaki görünüm de şaheser, çok heybetli, çok muhteşem, çok heyecan verici! Harem-i Şerif, Kabe-i Muazzama, yakın mahalleler tepsi gibi gözümün önünde, arkada Mekke'nin tepeleri ve bir burç, bir kule, bir külah gibi yükselen mübarek Hırâ Dağı! Evvelki senelerde Hırâ dağına tırmandığımda, tepeden Harem-i Şerifi ve Kâbe'yi görmüştüm; demek ki Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem, orada inziva halinde iken daima Kâbe'yi seyrediyordu. Ne hoş, ne lâhûtî, ne şahane ibadet yeri!

Daha yakıcı, bunaltıcı havalarla karşılaşacağımı sanıyorken burada rahatsız edici sıcaklarla karşılaşmadım. Harem-i Şerifin yeni ilave olan kısmı zaten çok serin, soğutmalı, açık kısımlara geceleri tatlı bir ılık hava çöküyor, gündüzleri de öğle-ikindi arası burada tatil saati ve istirahat zamanı. Mesele böylece çözümlenmiş. Herkes rahat, isteyen taşlarda, halılarda uzanıp dinleniyor.

Hafta içi sakin iken hafta sonu olan perşembe ve cuma günleri, birden ortalık kalabalıklaşıveriyor. Herkes sevabın nasıl, ne zaman kazanılacağını çok iyi biliyor yani...

Biz de bazan ön saflar daha sevaplı diyerek ilerliyor, tâ Kâbe'nin yanına kadar varıyor, ilk saflarda, süt gibi ak mermerler üzerinde zevkle, şevkle namaz kılıyoruz, pek lezzetli oluyor.

Kâbe ne mübarek mâbed! Peygamberler ziyaretgâhı, tarih, hâtıra, feyiz, nur, heybet, haşyet kaynağı! Simsiyah ipek atlasa bürünmüş, altın kaplı, altın sırmalı, altın oluklu, misk ü amber kokulu eşsiz, emsalsiz bina; yeryüzünün ilk ibadetgâhı, Allah'ın en sevdiği mekân, tavaf edeni mağfur, dua edenin duası makbûl; ziyaretçisi rahmete mazhar oluyor, nazar edeni bile sevap kazanıyor...

Zemzem yeryüzünün en şerefli, en şifalı suyu, ne niyetle içilirse o oluyor, içen şifa kazanıyor,nur doluyor. Bu mübarek Mescid-i Haram'da kılınan bir namaz, başka yerlere göre yüzbin misli daha çok sevap kazandırıyor. Diğer ibadetler, hatimler, oruçlar, zikirler de böyle! Usulü üzere yapılan bir ömre, daha önce yapılmış bir ömre ile aradaki zamanda işlenen günahlara kefâret oluyor. Ne mutlu!

Bir bunları, bir de başka yerlerdeki yaz tatillerini düşünüyorum. Ne kadar farklı!

Tatil deyince bazıları deniz kenarlarına, yazlıklara akın ediyor; açık-saçık, namazsız-niyazsız, zikirsiz-kuransız, edepsiz-ahlaksız, içkili-kumarlı, günahlı-haramlı, danslı-diskolu, şortlu-mayolu, altsız-üstsüz, arsız-yüzsüz... çılgın bir yaz geçiriyor; hem kendisini, hem aile efradını mahv u perişan ediyor, ömrünü heba, maneviyatını berheva eyliyor, kapkara, kupkuru, bomboş, bereketsiz, nursuz, bitkin, baygın, yorgun argın, pür hata ve ziyan, pejmürde ve perişan geri dönüyor.

Allah akıl fikir versin, hakkı göstersin, doğruyu, güzeli sevdirsin, hayr işletsin, felâket ve fecaatten, azap ve ikabdan korusun cümle ümmet-i Muhammed'i SAS

Âmîn! Bi-hürmeti Tâhâ ve Yâsîn!