BU YENİ HİCRÎ YILDA KAT KAT KATMERLİ GAYRET

Prof. Dr. M. Es'ad COŞAN

Hicri 1416 Yılı'nız hayırlı, uğurlu ve mutlu olsun, sevgili okuyucularım ve kardeşlerim! Size bir iki hususu arzetmek istiyorum:

Birkaç gün önce dost ve kardeş bir Kafkas ülkesinin, sayın millî eğitim bakanı, beraberinde güzîde bir heyetle fakirhanemizi şereflendirdiler; halklarının problemlerini, ihtiyaçlarını açıkça anlattılar. Elhamdü lillâh müslüman olduklarını, İslâm'ı çok sevdiklerini, ama geçen uzun yıllar baskı altında kaldıklarından dinlerini öğrenemediklerini söylediler; bizi onlara her yönden yardımcı olmağa davet ettiler. Dînen mes'ul olduğumuzu, ahirette Allah'ın itâbına uğramamamız için, bu dünyadaki tüm dindaşlarımıza karşı kardeşlik görevlerimizi tam yapmamız; hele irşad, tebliğ, tâlim, terbiye, önderlik konularında çok fazla çalışmamız gerektiğini ciddiyetle hatırlattılar. Allah CC kendilerinden razı olsun!

Sonra biz bir yurtiçi gezisine çıktık, şimdiye kadar görüp tanıyamadığımız bazı bölgelerde incelemeler yaptık. Ben halkımıza çok hüsnüzan besliyor ve oraları çok temiz, çok mazbut kalmış yöreler sanıyordum. Yanımdaki bilgili, görgülü dostlar:

"--Maalesef o kadar iyi değil hocam!" dediler.

Meğer oraları Türkiye'nin en çok içki tüketen yerlerinden imiş.

Bir köye uğradık, bir zamandan beri imam yokmuş, ezan okunmuyormuş. Gittik anahtarı aldık, camiyi açtık, ezan okuduk, namaz kıldık. Bazı köylülerin gözleri yaşarmış, duygulanmış, ağlamışlar. Biz:

"--Olmaz böyle şey!" dedik. "Mutlaka biriniz ezan okusun, cahil de olsa birisi namazı kıldırsın; yoksa şeytan buralara hâkim olur, çok cezalara, belâlara uğrarsınız..." dedik.

Bir kasabadan geçtik, şirin mi şirin! Bolluk, yeşillik, temiz hava, şâhâne manzara... Fakat son zamanlarda intiharlar çok fazlalaşmış, halkı dînî yönden çok gevyşemiş... vs.

Temenniî ettik ki:

"--İnşaallah fırsat bulursak bir iki haftada bir buraya gelelim, vaazlar verelim, kültürel, sosyal müsbet çalışmalar yapalım, halkı uyarmağa, canlandırmağa çalışalım; veyahut bir talebimizi gönderelim; o çalışsın, çabalasın, bu kötü gidişi durdurmağa gayret etsin..."

Amacımız karamsar, kötümser, moral çökertici bir tablo çizmek değil; şüphesiz etrafımızda iyi, güzel gelişmeler de oluyor; kötü, üzücü, korkutucu, uyarıcı olaylar da...

Şurası çok kesin ki:

Bu yeni hicrî yılda, evvelce olduğumuzdan çok daha fazla, çok daha verimli, çok daha azimli çalışmağa mecburuz; hem kendi kalkınmamız, gelişmemiz, korunmamız, savunmamız için; hem de bizden medet uman, yardım bekleyen dost, ırkdaş, dindaş, ülküdaş insanlar ve ülkeler için...

Hem kendimiz, Rabbimizin rızasını kazanmak için iyi, temiz, tam, olgun, salih, kâmil bir kul olmalıyız; hem de gàfil, cahil, muhtaç, müstad'af, mazlum, mâsum diğer insanları kurtarmak şevkiyle çalışan eğitici, öğretici, yönetici, yardım edici, muslih, mürşid, mükemmel ve mükemmil bir has eleman...

Hem tüm müslümanların dünyada huzur, sürûr, rahat, nusret, emniyet, izzet, saadet ve selâmeti için koşturacağız; hem kendimizin ahirette fevze, necâta, felâha, cennette derecât-ı âliyâta, rıdvânullàh-ı ekbere ermesi için elimizden geldiğince var gücümüzle çalışacağız.

Allàhümme eyyidnâ bi-nusretike ve kavvinâ bi-imdâdik.

Rabbenâ âtinâ fid-dünyâ haseneten ve fil-âhireti haseneten ve kınâ azâben-nâr, ve edhilnel-cennete meal-ebrâr bi-gayri sebki azâbin ve ikàb!..

Kadın ve Aile, Haziran 1995