ÇOK YILDIZLI İSPA AİLE KAMPIMIZ

KADIN VE AİLE EYLÜL 92

İSPA (İskenderpaşa Turizm şirketimiz), Eylül ayı başında bir yayla-aile kampı denemesi gerçekleştirdi. Kuruluş gayesi ihvanımıza hizmet, kazancı ve geliri vakıflarımıza ve hayırlarımıza

destek olan bu tesisimiz yıllardır üstün başarı, vicdan huzuru ve yüzakı ile hacc ve ümre hizmetleri vermekte iken; faaliyetlerini eğitim, bilgi, görgü, inceleme ve araştırma maksatlı iç ve dış seyahatlere; lüks otellerde ve deniz kenarlarındaki şahane tesislerde seminer, kurs ve sair toplantılar yapmaya doğru genişletmişti. Bu toplantıların çok başarılı, yüksek seviyeli, çok verimli ve üstün kaliteli olması, büyük rağbet, ilgi ve teveccüh toplamasına sebep olmuş, tuttuğumuz 1000 yataklı oteller bile talebi karşılamağa yetmez duruma gelmişti. Bu sebeple Aydın-Söke-Akbük'deki beş yıldızlı otel toplantısı kapanışında, latife olsun diye:

"Bundan sonraki toplantımızı "çok yıldızlı" otelde yaparız inşallah." Demiştik. Maksadımız açık hava kamplarında üst sınır ve sayı tahdidi olmadan isteyen her kardeşimizin katılabileceği kadar geniş eğitim toplantı ve kursları tahakkuk ettirebilmekti. İlgili elemanlar aylarca hazırlık yaptılar, tüm Türkiye'de uygun kamp yeri aradılar, ilgili bakanlık ve kuruluşlardan izin aldılar. İster istemez yazışmalar gecikmeler oldu; ama biz ön deneme olsun ve şimdiden tecrübe kazanılsın diye, tatil bitmiş yaz sona ermiş bile olsa teşebbüsümüzü gelecek yıla tehir ettirmedik, uygulamaya geçtik, kampı yaptık.

Kamp yeri: Isparta-Eğirdir-Kovada Gölü kenarındaki milli park oldu, denizden 900 küsur m. Yükseklikte çamlı, şahane manzaralı, billur gibi temiz havalı, harika bir yer. Gölün emniyetle yüzülmeğe en müsait birbirinden birer çıkıntı -kayalık burun ile ayrılmış üç kumsalının güneyindeki kuytu, geniş alana çadırlar düzenli olarak kuruldu, jeneratör elektrik sağlandı, rahat etsinler diye toplu mutfak düşünüldü, gölden motopompla kullanma suyu çekildi, 800 m. İlerdeki çeşmeden vasıtalarla içme suyu nakledildi.

Katılan bazı arkadaşlar:

-Hocam! Biz bir mahrumiyet eğitimi olsun diye düşünürken gene kendimizi konfor içinde bulduk, dediler.

Yayla gündüz sıcak gece serin oluyordu. Gündüz sıcakta kenarlardaki muazzam çınar ağaçlarının gölgelerinde oturuyorduk, püfür püfür rüzgar esiyordu. Gece ve sabah vakti Kızılderililer gibi battaniyelere sarılıyorduk. Hanımlar ve çocuklar serbest, çevredeki ağaçlarda geziyor, piknik yapar gibi yayılıyordu. İsteyen gölde saatlerce yüzüyordu. Gece yıldızlar ve gökyüzü, pırıl pırıl ışıl ışıldı. Sabahları topluca koşu ve beden hareketleri yapılıyordu. Bakanlık tescilli grup başkanı ve oymak başkanı izciler çok faydalı dersler veriyorlar, geziler, dağa tırmanmalar düzenliyorlardı. Yorucu olmayan hafif bir eğitim, daha ziyade aile, kadın ve çocukları doğaya alıştırma, açık hava hayatını tüm fertlere sevdirme, ruhen ve bedenen streslenen, yorulan bedenleri dinlendirme, her yaştan herkese sağlık ve sağlamlık kazandırma, ihvan arasındaki dostluk ve kardeşliği geliştirme gibi güzel sonuçlar amaçlanmıştı; gerçekten her yönden olumlu sonuçlar da alındı.

Her imkanı olan kardeş hem emniyet hem avcılık-atıcılık sporu için çifte ve sair silahlarını getirmişler. Bir ara münasip yerlerde pet-şişelere nişan alındı, hedefler seçildi, atışlar yapıldı vadiler inledi. Yüzmede daima, sırtüstü, kelebek v.s. yarışları tertiplendi, birincilere karpuz-kavun ödülleri verildi, su içinde deve güreşleri, top oyunları çok tatlı ve zevkli oldu. Yayla güneşi yüzleri yaktı, derileri yüzdü. Katılanlar galiba zayıflamak yerine -maalesef- kilo alarak döndüler.

Sevgili Peygamberimiz -aleyhissalatü vesselam- bir hadis-i şerifinde "Hepsinde hayr olmakla beraber, kavi müslüman, Allah indinde zayıf müslümandan daha hayırlı ve daha sevgilidir" buyurmuştur. Onun için kendimizi her yönden kavi müslüman haline getirmeğe çalışmalıyız. Hem ruhen, hem bedenen, hem aklen, hem ilmen, hem mali yönden, hem edep, irfan kültür bakımından.. v.s. "Çocuklarınıza yazı yazmayı, silah atmayı ve yüzmeyi öğretiniz." Hadis-i şerifi de bize bunu gösteriyor.

İslam, çok orijinal, çok şaşırtıcı, çok çağdaş, çok faydalı, çok mükemmel, çok güzel bir din! Biz Allah'ın kudreti ve san'atı eseri olan doğayı (tabiatı), çevreyi, yeri, göğü, yıldızları, ayı, güneşi, yaylayı, ormanı, ağacı, çiçeği, gölü, denizi, açık havayı, sıhhati, kuvveti, bilgiyi, beceriyi, yarışmayı, kazanmayı, başarmayı, becermeyi, ilmi, irfanı, tasavvufu, kardeşliği, edebi, ahlakı, insanlığa hizmeti, gayreti, cihadı, yani her yönüyle İslam'ı çok, ama pek çok seviyoruz. Bazıları bu güzellikleri göremiyor ve sezemiyor. Ne yapalım! Bu da bizim hususiyet ve farklılığımız!