"KOTKU" KORULARI, "HAKYOL" ORMANLARI

KADIN VE AİLE MAYIS 90

Nedir bu hayat ve ölüm; biz nereden geliyor, nereye gidiyoruz? Bu dünyadaki durumumuz ne? Ne tür bir yaşam sürmeliyiz? Gerçek mutluluğu nerede ve nasıl elde edebiliriz? Bunca yalan ve yanlış arasında, asıl doğruyu, sapasağlam hakikatı nasıl seçeceğiz?

Bunlar gibi çok önemli, can alıcı soruların en tatmin edici, huzur verici, mutlu edici, yapıcı, olumlu, etkili, anlamlı cevapları İslam dinindedir.

Bizi Allahu teala yarattı, O'nun varlığına, birliğine, kudretine, yüceliğine, celaline, cemaline candan inanmış, gönül vermiş bulunuyoruz. O bizi bu aleme imtihan etmek için göndermiştir. Ölümden sonra ahirette huzuruna varıp, O'na bu dünya hayatımızda yaptıklarımızdan hesap vereceğiz.

Burada iman edenler, amil-i salih'le, ibadet ve taatle, iyi işler yaparak olgun ve dolgun bir ömür geçirenler orada mükafata erecek, cennetlik olacak, ebedi saadeti bulacaklar. Kafirler, günahkarlar, kötü işler yapanlar ise, cezalarını çekecek, ektiklerini biçecek, belalarını bulacak, cehennemde cayır cayır yanacak, türlü azaplarla mahv olacaklar.

Genel olarak ölümle, dünya imtihanı biter, kazanç veya zarar imkanı kapanır, kişinin "defter"i dürülür. Fakat özel olarak bazı kişilerin sevap veya günah kazanma durumları kesintiye uğramaz; hayırlı bir adet ve gelenek bırakan, iyi bir çığır açanların sevabı, o yolda yürüyenler oldukça devam eder; aksine kötü bir çığır açanlar da, o tür kötülüğü yapmağa devam edildiği müddetçe mezarlarında günah kazanmağa devam ederler, kemikleri sızlar, azap görürler. O halde bizler ömür boyu iyilikler peşinde koşmalıyız. Bir anımız bile boş geçmemeli. Ahirete göçtükten sonra dahi ecir ve sevap kazanmamıza sebep olacak işler başarmalı; geride hayrat-ü hasenat, sadakat-ı cariyat, imarat-ü meberrat, hayır tesisleri, gelir kaynakları, çeşmeler, köprüler, yollar, camiler, hastaneler... gibi insanların faydalanacakları eserler bırakmağa gayret etmeliyiz.

Hayırlı evlatlar, nesiller yetiştirmek en büyük amacımız olmalı. İrşat ve talim terbiye yolunda eserler, kitaplar yazmalı, kurslar, okullar, kütphaneler tesis etmeli, kamil insan yetiştiren eğitimciler, hocalar, mürşidler yetiştirmeğe var gücümüzle destek vermeliyiz. Böyle büyük zatların hayatlarında kadr-ü kıymetlerini takdir etmeli, vefatlarından sonra hatıralarını yaşatmağa özen göstermeli, gençleri onların yollarına özendirmeğe çalışmalıyız.

Bu sayılanları bizler, HAKYOL Vakfımız yoluyla tahakkuk ettirme gayretindeyiz. Okullar, kurslar, enstitüler tesis eyledik, mecmualar çıkardık kitaplar neşrediyor, öğrencileri, halkı, aileleri en yüksek seviyede eğitmeğe ihtimam gösteriyoruz.

Sizlere yeni teklifimiz şu:

Geliniz, bu kez de, çevremizdeki ölü arazileri ihya etmeğe seferber olalım, çıplak dağları ağaçlandıralım, bozkırları yemyeşil hale getirelim.

Mesela: Başta değerli hocamız, cennetmekan, firdevs-aşiyan, kutbul-aktap Mehmed Zahid hazretleri adına olmak üzere tüm evliyaullah mürşidlerimiz için yurdumuzun her yerinde "Kotku" koruları, "Hakyol" ormanları, "Gümüş haneli, parkları, "Halidiye" bahçeleri..v.s. tesis edelim. Tatil günlerimizi temiz havada ağaç dikerek, dikilmişlere bakım yaparak, ailece piknik havası içinde geçirmeğe yönelelim. Halkı, kahvehane ve kumarhanelerde vakit öldürmekten, günaha girmekten, paslanmaktan, küflenmekten, ömür telef etmekten kurtaralım. Arkamızda bize sevap bırakacak eser olarak bir de ormanlar, korular, parklar, bahçeler, ağaçlar, fidanlar bırakalım.

Çünkü bir ağacın gölgesinde oturuldukça, meyvalarından kuşlar bile gagaladıkça, odunundan dahi istifade olundukça, diken zata kabirde rahmet iner, ecir ve sevap verilir.

Tepeden tırnağa çiçeklerle bezenmiş ağaçlar, meyva yüklü dallar, kuşların cıvıldaştığı, bülbüllerin şakıdığı korular, yemyeşil, tertemiz, mis kokulu ormanlar ne güzeldir ya Rabbi!

Bırak, keyfini sürsün

Şehirlerin köleler!

Yeter bizi tuttuğu,

Tükensin velveleler

Kalk arkadaş gidelim,

Çokların unuttuğu

Allah'ı zikr edelim;

Gül ve sümbül hırkamız,

Sular, kuşlar halkamız!