TÜM DOST VE İHVANA ÇOK CİDDİ İHTAR

Halil Necatioğlu

İyi, güzel, yapıcı, faydalı, ciddi bir dergi (ve gazete) hazırlamak, neşretmek, hele yayın hayatını uzun yıllar devam ettirmek hiç de kolay bir iş değildir, sevgili okuyucular. Karşımızdaki rakip, hasım güçler, biz müslümanların böyle bir şeyi başara-mayacağını, sanıyorlardı; çünkü daha önce çıkan islami dergiler (ve gazeteler) hep bir iki yıl içinde kapanıyor, yayınını kesiyordu; kağıt, baskı, renk, iç düzen, yazıların bilimsel değeri yönünden de eksiklikleri vardı; yüksek seviyeli olumlu dergi ve gazete çıkarmak, hasım güçlerin inhisar ve tekelinde gibiydi.

Halbuki basın ve yayın, İslam dini bakımından çok büyük önem taşıyordu; çok güçlü bir eğitim öğretim, etki ve yönlendirme aleti ve aracıydı. Suskun ve küskün halka ulaşmak, onun hissiyatına tercüman olmak, dertlerine çare aramak, haklı istek ve davalarında onları desteklemek lazımdı. Çünkü okumuş, batılılaşmış, halktan, öz tarihinden, milli ve dini ülkülerinden kopmuş aydınlar, yazarlar, düşünürler, milleti yanıltmaya yanlış yönlere çekmeye çalışıyorlardı.

Çağın insanı buhran ve bunalımda kurtuluş ve çare de İslam'da olduğu için; camiye gelemeyen, dini eğitim alamayan geniş kitlelere hidayet yolunu göstermek, hakkı ve hayrı tebliğ etmek maksadıyla çalışmak en mühim dini görev ve ödev idi. Biz bu sebeplerle yayın hayatına atıldık; ve Allahu teala'nın büyük lütuflarıyla işi başardık; dosttan düşmandan taktir aldık, yayınımızı binbir güçlükle mücadele ede ede sürdürdük.

Nice müslüman zümre ve camialara, yurt içi ve yurtdışına da önder ve örnek olduk. Sözü sayılan, sevilen, dinlenen hatırlı, itibarlı saygın bir topluluk haline geldik. Pek çok dost kazandık, ilgi çektik, etkili (ve inşallah) faydalı olduk. Bir dergi ile başladık, ikiye, üçe, dörde, beşe çıktık. Hepsi güzel, hepsi mükemmel, hepsi sahasında önder ve rehber dergiler... Üzerimizde yurt içi ve yurt dışında incelemeler bilimsel toplantılar, seminerler sempozyumlar yapıldı, yazılar, makaleler, raporlar, kitaplar yazıldı.

Dergiden gazeteye geçtik, halkımıza daha yakın olalım, onunla daha sık , hergün, her sabah buluşalım diye... Radyo kurduk, yayınlarının başarısından ödüller aldık, teşekürler teveccühler kazandık. Radyodan televizyona geçtik... ama bunlar çok ağır masraflı, çok pahalı hizmetler... Mali gücümüz yetmediği için zorlanıyoruz, duraklıyoruz. Lütfen bizi var gücünüzle destekleyiniz ki daha ilerilere gidelim daha yükseklere çıkalım.

Çünkü manevi işaretler alıyoruz manen destekleniyor ve teşvik olunuyoruz, bunlardan anlıyoruz ki yolumuz doğru, yönümüz doğru, hizmetimiz rıza-yı Bari'ye uygun. Bu çok önemli çok gerekli, çok ecirli, çok sevaplı işten siz de desteklerinizle hissenizi alınız. Uzak ve geri durmayınız ki manen sorumlu olmayasınız. Lakaytlık, vurdum-duymazlık, hamiyetsizlik, tembellik, cimrilik, bahillik, pintilik, hissizlik, ülküsüzlük, amaçsızlık, bencillik, nefse kulluk, şeytana aldanma, dünya zevklerine takılmak, rehavet, cehalet size yakışmaz.

Zaman malla, canla, başla olanca gücüyle her yönden cihad zamanıdır. Ümmetin gafletinden, dünyada binlerce müslüman büyük zararlara uğruyor; sakınılan paralar, mallar, canlar, evler, barklar, yerler, yurtlar, ırzlar, namuslar, haysiyetler, hürriyetler elden gidiyor.

(İslâm, Haziran 99)