İSLAM ALEMİNİN UMUMİ KUSURU

İSLAM, EKİM 92

Allah celle celâlüh, bizi hidayet üzere, rızası yolunda daim eylesin; Müslümanların pek çoğu-maalesef/ dinlerini güzel temsil edemiyor, iyi uygulamıyor, hatalı, günahlı, yanlışlı işler yapılıyor; onun için de dünya üzerinde iki yakaları bir araya gelmiyor, kafirlere mağlup düşüyor, esir oluyor, nice manevî cezalar çekiyor, istismar olunuyor, maddî kayıplara, büyük sıkıntılara mâruz kalıyorlar.

Meselâ: Allah'ın emri, birlik, bereberlik, kardeşlik... ama hem ülkeleri içinde, hem de ülkeler arası münasebetlerde Müslümanlar, birbirlerine hasım, rakîp, düşman! Dehşetle duyuyoruz ki İran Karabağ'da kendi dindaş ve mezhepdaşları hatta ırkdaşları olan Azerilere değil, zâlim ve gaddar, haksız ve hunhar Ermenilere silah yardımı yapıyormuş. İnanılacak gibi değil!

Aslında İran bizim için çok önemli bir ülke: Eski bir komşu, tarih ve kültür beraberliğimiz var, coğrafi konumu cok önemli, bizi Orta Asya ve Uzak Doğu'ya bağlayacak güzergah üzerinde yer alıyor, nüfusunun yarısı ırkdaşımız olan Türklerden müteşekkil, dili dilimize, edebiyatı edebiyatımıza kuvvetli irtibatlara bağlı. Bir samimi dost olabilsek! Bir hakikî kardeşlik ve işbirliğini kurup işletebilsek ne kadar kuvvetleneriz, ne güzel olur! (Biz şahsen ve grup olarak, bu uğurda canla başla çalışıp, arayı islâh etmeye gönüllü talibiz.)

Diğer bir derdimiz Irak! Yöneticileri öyle yanlış işler yaptı ki Irak'ı mahvetti; "ne kendi eyledi rahat, ne halka verdi huzur." İran'la bir hiç uğruna sekiz yıl savaştı. Bu yüzden ik taraftan nice Müslüman telef oldu, milyarlar havaya gitti. Bu paralar her iki ülkenin hayrına harcansa idi, hem İran, hem de Irak, dünyanın en temiz, en kalkınmış, en zengin, enmüreffeh, en güzel, en bolluk ve bereket sahibi ülkesi olabilirdi! Sonra Irak, Kuveyt'e saldırdı, yine nice canlar yandı, nice milyarlar harcandı, kafirler kıs kıs güldü, müminler kan ağladı, çevre müthiş kirlendi, şehirler harabe oldu, dertler hâlâ da devam etmekte...

Bence Irak'ın ve diğer küçük Ortadoğu ülkelerinin toptan yapacağı en güzel ve en doğru iş Türkiye ile birleşmek. Belki çok uzak gibi görünüyor ama başka çareleri yok! Bu Müslümanlığın, aklın, fikrin, çağın, bölgenin, tarihin, coğrafyanın, nüfus yapısının (demografinin) gereği!! Bir asır önce zaten beraber değiller miydi, ayrıldılar da ne kazandılar!? İkinci Cihan Harbinde birbirine canavarlar gibi saldıran Batı ülkeleri şimdi, şartların ve menfaatlerin gereği nasıl da birleşiyorlar, güçleniyorlar, kâr ediyorlar, büyük siyasi, maddi, ekonomik, askeri faydalar sağlıyorlar! Müslümanlar neden birleşmesinler ki!

Nitekim Libya İtalyan hegomonyasından kurtulduğu 11940'lı yıllar sonunda ciddi ciddi Türkiye ile birleşmeyi düşünmüş ve parlâmentosunda müzakere etmişti. Irak, Melik Faysal ve Nuri Said Paşa zamınında Türkiye ile yakın işbirliğine girme teşebbüsünde idi.

Böylesine birbirine yakın ülkeler birleşmezlerse ne olacak? Tefrika denilen belâ, muazzam Endülüs kıtasını, 7 asır Müslüman hakimiyetinden sonra, hristiyanların eline düşürmedi mi?

Muhteşem Osmanlı Devleti Aliyye'sini, Müslümanlar arası iç ve dış fitneler, ilgisizlikler, ayrılıklar parça parça hale getirmedi mi?

Koca Orta Asya'yı aynı ilgisizlik ve desteksizlik yüzünden kaybetmedik mi?

Balkanlardaki tüm Müslümanlar birlikte hareket etseler Sırplar şu vahşetlerini yapabilirler miydi?

Aynı durum Kafkasya'da da cârî değil mi? Abhazya'ya saldıran Gürcüler; peki Gürcülerin bir kısmı Müslüman değil mi? Onlar neredeler, ne yapıyorlar, hiç mi etkinlikleri yok!?

İslâm âlemindeki en büyük eksiklik: VAHDET! Müslümanların en tehlikeli, en zararlı düşmanı TEFRİKA!

Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez,

Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez!

Hiçbir Müslüman fert veya toplumu, hiçbir Müslüman fert ve topluma düşmanlık etmesin, aleyhinde çalışmasın, dedikodu etmesin, hattâ kırıcı tenkit yapmasın! Daima olumlu, birleştirici, büyüme yönünde, ortaklıklar, işbirlikleri, ittifaklar yolunda çalışsın!

Başarının, zaferin, huzurun, mutluluğun, iki cihan saadetinin yolu budur.