CİHADIN MALİ VE TİCARİ YÖNÜ

İSLAM HAZİRAN 92

İsl(m akıl ve mantık dinidir; teşkilatçıdır; sosyal yönü harika derecede kuvvetlidir; halka hizmeti ibadet sayar; Hz. Peygamber efendimiz -sallallahu aleyhi ve (lih( vesellem- bir hadis-i şeriflerinde, "İnsanların en hayırlısı insanlara en çok faydalı dokunandır" buyurur.

Hizmetler çok kere finans gücüyle desteklenip yürütüldüğünden, zengin müslümanlar mal, mülk ve sair maddi varlıklarından, zekat, öşür, sadaka vermek... gibi mali mükellefiyetlerle de, ibadet olarak, yükümlü kılınmışlardır. O halde namaz, oruç, hacc gibi ibadetlerimizin yanısıra, mali ibadetlerimize de çok önem vermeliyiz. Zekatı verilmeyen mal, kendi içinde pislenir, kirlenir, temizlenmesi ancak zekatı verilerek yapılabilir. Zekatı verilmeyen malı Allahu teala manevi yönden cezalandırır, bereketini giderir, afet ve felaketlere uğratır, o cimri sahibini muhakkak dünyada da hüsrana ve ziyana maruz tutar.

Zekat ve hayırları yerli yerine, münasip kişilere; müstehak fakirlere ulaştırabilmek zordur, büyük dikkat ve çok sıkı takip ister; aksi takdirde yerine ulaşmaz, arada edepsiz cercilerin, hanımzadelerin ve istirmarcıların elinde çarçur olabilir.

Zekatın bu yerli yerinde kullanılabilmesi işi, aynı zamanda bir akıl ve zeka, bir ilim ve irfan işidir: "ehemmi, mühimmi" bilip en uygun yere sarfedebilme, çok basiret sahibi olmayı gerektirir. Bizler onun için vakıflar, dernekler, şirketler, müesseseler, enstitüler kurduk; yurt içi ve yurt dışı seyahatler yapıyor, en uygun kişileri, en münasip sarf yerlerini ve yollarını tespit ediyoruz. Bu sebeple, hayr işlerinizi bize danışmadan yapmayın, mutlaka bizimle istişare edin! İslam'ın, müslümanların lehine, mali cihadın en faydalısını yapmağa ihtimam gösterin!

Ben şahsen, bizim camiadan olup da başka yerlere gelişi güzel yardım yapan ihvanımı çok ayıplıyorum. Bu ne biçim sevgi, saygı, ilgi ve kardeşlik!? Ağacın tarlası, kökü bizde, dalları başka yere sarkmış, meyvalarını yabancılar topluyor, telef ediyor! Bu durum bizim hizmetlerimizi daha etkin ve sür'atli yapmamızı geciktirmekle kalmıyor, aynı zamanda bazan, hasım ve düşmanı kuvvetlendirmeye sebep olabiliyor. Onun için kardeşlerin lütfen bu konuya büyük önem versinler!

Mali, ticari ve iktisadi meselelerin, birçoklarının dikkatinden kaçan çok önemli bir başka yönü daha var: Siz herhangi bir mal ve metaı aldığınız zaman, onu üreten, imal eden ve satana çok büyük bir iyilik yapmış, fayda sağlamış, destek vermiş, kuvvetlendirmiş, takviye ve teyit ve teşci etmiş de oluyorsunuz. Ekonomik yönden güçlü, süper devletler hep böyle üretim ve ticaret ile gelişmiş ve yükselmişlerdir. Üretim ve dış ticaretini iyi düzenleyemeyen büyük devletler de görüldüğü üzere, sömürücü, askeri, zorba güçlerine rağmen çökme ve dağılma durumuna düşüyorlar. O halde hasım ve düşmanın üretim ve imalatını almamak da düşmanla mücadele ve savaşın çok etkili bir yönüdür. İslam ülkeleri bu gerçekleri göremiyor, düşmanların mallarına boykot uygulayamıyor. Pazarllarında hep hasım ve rakip ve düşmanlarının malları satılıyor; böylece cephelerde kendilerine sıkılan kurşunların paralarını düşmanlarına kendileri vermiş oluyorlar.

Bu arada şunu da önemle belirteyim ki, düşman devletlerin para ve dövizlerini kullanmak, biriktirmek ve bulundurmak da, onlara, o paralarını yıllık enflasyon miktarları kadar gizli vergi vermek demektir, %6, %11 v.s. gibi...

Bu sebepler dolayısıyla sizlere şu gerçekleri hatırlatmayı bir dini görev sayıyorum:

Hayr ve yardımlarınızı mutlaka kendi kuruluşlarımıza, sevdiğimiz, yakından tanıdığımız öz hayr müesseselerimize veriniz!

Alışverişlerinizi kendi öz müesseselerimizden yapınız!

İç ve dış seyahatlerinizi, hac ve umrelerinizi kendi öz müesseselerinizle gerçekleştiriniz!

Yakın arkadaşlarınızla iş ortaklıkları kurarak ticaret imkanlarınızın kapasitelerini büyütünüz!

İthalat ve ihracatlarınızı kendiniz veya kardeş müesseseler aracılığıyla yapınız, dış piyasaya mutlaka açılınız!

Karabağ'da, Bosna'da, Filistin'de, Afrika'da, Asya'da dünyanın herhangi bir yerinde zulümleri kimlerin yaptığını iyi tespit ediniz, o zalimlerin mal ve eşyalarına alenen boykot ilan ediniz, alışveriş yaparak asla onları ticari yönden kuvvetlendirmeyiniz! Onlara bir kuruş bile kazandırmamağa çok dikkat ediniz!

Onların mallarını satan ve pazarlayan kardeşleri, ikaz ediniz, onun yerine alternatif ticaret nerelerle yapılabileceğini araştırıp, söyleyiniz!

Ancak ve sadece fikirdaş ve gönüldaşımızın üretimini kullanın!

Daha çok çalışan, daha kaliteli üretim yapın, daha çok tasarrufta bulunun, lüksü ve israfı terk edin, yeni ve modern, büyük müesseseler kurmağa gayret idin!

Bu söylediğim ve yazdığım hususlara, düşünerek siz de aynı ana fikir doğrultusunda, başka katkı ve ilaveler yapabilirsiniz.

Biz bu hususlarda tüm İslam alimi olarak çok titiz davranabilsek, göreceksiniz yakın zamanda düşmanlarımızı sırf ticaret yönüyle bile dize getirebileceğiz.

İşte kendi ülkemizden kendi evimizden başlayalım; lükse, israfa ve düşmenı palazlandıracak alışverişe son verelim! Müslümanların sırtından geçinip, sonunda yine onları kalbinden hançerleyenlerin kalleş oyunları artık bitsin!

Bir gayri müslimin müslüman cenaze kaldırma şirketi; ermeninin, rumun hacc ve umre seyahati tertibi çok garip ve trajik oluyor!

Bu söylediklerim bir iktisadi savaştır; cihadın görülmeyen, ihmal edilen veya kasten dikkatten kaçırılan önemli bir yönüdür.

Çok düzenli ve dikkatli olalım ki mağduriyetler, istismarlar, zulümler, sıkıntılar sona ersin; huzurlu, düzenli, şerefli, aydınlık, güzel günler çabucak gelebilsin!