SEVGİ METODU, BAŞARININ YOLU
İSLAM, KASIM 91
Sevgilerin, en önde geleni, en gereklisi, en güzeli,en yücesi Allah sevgisidir. Çünkü Allah en güzel sıfatların sahibi, her türlü güzelliklerin mûcidi, sanii, faili ve hâlikidir. İnsan iyi ve derin düşünürse sevdiği her güzelin arkasında mülkün sahibi, âlemlerin rabbi o Allah'u zül-celali vel-cemal hazretlerini görür.
Allah sevgisi, kulda her türlü hayrın, iyilk ve güzelliğin ana kaynağı, bitmez tükenmez bir şevk, zevk ve enrji menbaı olur. Allah sevgisine eren kul evliya olur, âlim olur, fâzıl olur, kâmil olur, hayırlı insan olur, hayırlı evlat olur, hayırlı ana-baba olur, hayırlı komşu olur, hayırlı dost olur....
Allah sevgisini bulmamış kul ham olur, tatsız olur, kaba olur, kırıcı olur, yıkıcı olur, âsi olur, zâlim olur, gaddar olur, fasık olur, facir olur, mucır olur...
İslâm'ın özü Allah sevgisidir, ondan Resulullah sevgisi, Kur'an sevgisi, iman sevgisi, ibadet sevgisi, hayrat-ü hasenet sevgisi, müslüman sevgisi, ihvan sevgisi, insan sevgisi, sanat sevgisi... çıkar; af çıkar, merhamet çıkar, sabır çıkar, şükür çıkar, gayret çıkar, himmet çıkar.
Tasavvufun esası kullara, Allah'ı; Allah'a kulları sevdirmektir. Tasavvuf bunu çok zarif, çok ince, çok derin usuller kullanarak sağlar; kulu âşık-ı sadık ve mahbub-ı Hâlık haline getirir. Mevlâna'nın Mesnevi'si aşktır, ney'in sesi aşktır, Fuzuli'nin şi'ri aşktır, Yunus'un ilahileri aşktır, Itri'nin besteleri aşktır, mücahidin cihadı aşktır, muhabirin düşmana Allah Allah diye hücumu aşktır, şehidin can vermesi aşktır, gâzinin gazâ rütbesi aşktır.
Aşk imiş her ne var âlemde
İlm bir kıyl-ü kal imiş ancak!
Bir kimse, içinde Aşk-ı ilâhî meş'alesi yanmadan, boyundan büyük işlere kalkışmasın, çünkü kaş yapayım derken göz çıkarır, hayr edeyim derken şer yapar, can yakar, kalp yıkar, ortalığı birbirine karıştırır, kulları birbirine düşürür; öfkeyle kalkar, zararla oturur, berhayat edeyim derken öldürür, âd-ab edeyim derken berbâd eder; çünkü yarım hekim candan eder....
Halka iyi hizmet edebilminin şartı, önce Hakk'a iyi kul olmaktır. Hâlkına vefası olmayanın mahlûkata safâsı ve faydası hiç olmaz! Zâhirin istediği kadar süslesin, bâtını pis ve mülevves olduktan sonra hiç kıymeti yok! Sözünün istediği kadar ince ve tatlı söylesin, niyyeti fâsid olduktan sonra hiç ehemmiyeti yok!
Bizim bugün çektiklerimizin çoğu, düşmandan değil, nâkıs müslümandandır. Çünkü düşman çok eskilerden beri var ola gelmiştir, ama gerçek müslümanlar, onlara rağmen nice parlak zaferler kazanmışlar, nice yüce medeniyetler tesis eylemişler, cihana hâkim olup nice milletleri asırlar boyu adalet ve saadet ile sevk ve idare etmişlerdir.
"Kişi, kusurunu görmek gibi irfan olmaz". İslâm âlemi, kendi kusurunu görmeğe, hatâsını düzeltmeğe, metodunu tâdil etmeğe yönelmelidir.
Bugün İslâm namına ortaya atılanların hallerine, sözlerine, işlerine bakıyor utanıyor, üzülüyorum: Yanlış zihniyetle hareket ediyor, yanlış metodlarla çalışıyorlar. Dostu düşman yerine tutuyor, bindikleri dalı kesiyorlar; kalp kazanmak yerine gönül yıkıyor, nefret kazanıyor, muhalefetleri artırıyor, mücadele cephelerini çoğaltıyorlar.
Bugün ülke içinde ve dışında, İslâm'ı yaymanın, geliştirmenin, sevdirmenin, korumanın ana metodu iyilik, sabır, sevgi ve merhamettir; sertlik, inat, kavga ve savaş değil! İyi bir müslüman: Şeksiz-süphesiz sağlam bir iman sahibi, âhirette kazanmayı düşünen, fedakâr, sabırlı, merhametli; affedici, sevgi ve saygı dolu, iyi ahlâklı, geçimli, tatlı dilli, güleç yüzlü, hayırsever... bir kimsedir, böyle olduğunu herkese göstermelidir. Sevgili Peygamber efendimiz sallallâhu aleyhi ve âlihî ve sellem- "Kimseye sokulmayan, kimseyle geçinemeyen, ülfet etmeyen, kendisiyle ülfet ve ahbaplık edilmeyen kimsede HİÇBİR HAYR YOKTUR" buyuruyor.
Bugün her müslüman hâline, görünümüne, giyimine, davranışına sözüne, işine çok dikkat etmeli, ihtimam ve itina göstermeli, kötü bir intiba uyandırmaktan şiddetle kaçınmalı ki uzaktan ona bakanlar, ona kızıp, ondan nefret edip İslâm'dan da uzaklaşmasınlar. Her müslüman başkalarına İslâmı tanıtmaya, sevdirmeye çalışmalı; bunun için de kendisini iyi bir örnek, imrenilen, beğenilen bir şahsiyet haline getirmeğe olağanüstü bir gayret göstermelidir; eğer Allah celle celalühü'nün rızasını kazanmak istiyorsa yol bu yoldur, başarıya da buradan gidilir ve ulaşılır.