İŞİN ASLI VE KÖKÜ

İSLAM MART 91

Islahat veya devrim veya ilericilik diyerek ülkemizde İslam nurunu söndürmeye çalışanlar, milletimize en büyük kötülüğü yapmışlar. Bunu modern ülkeleri daha yakından, içlerinden tanıdıkça çok daha net olarak anlıyorum. Dikkatli bir mukayese sonunda ortaya çıkıyor ki devletimizi uzun yıllar maalesef kendi kültür ve medeniyetini de, Batı kültür ve medeniyetini de hiç kavrayamayan diplomalı cahiller idare etmiş. Eğitim ve kültür politikamızdaki feci yanlışlıklar, can damarlarımızı kesmiş, dinamizm kaynaklarımızı kurutmuş. Dış politikamızda da büyük gaflar, hatalar, terslikler, ihmaller... menfaatlarımızın elden kaçmasına ve büyük kayıplara sebep olmuş. Bütün bunları birbirimize kızmadan, serinkanlılıkla, ilimle, akıl ve mantıkla, ama bir takım önyargıları, taassupları mutlaka bırakarak çözüp telafi edebiliriz.

Temel konu ve işin aslı şu:

Laiklik, mahiyeti anlaşılamamış bir efsane, veya müslümanları durdurmak ve uyutmak için bir masal veya İslam düşmanlarının hain faaliyetlerine zemin ve fırsat hazırlamakta kullanılan bir kalkan!

Batı'da, Doğu'da, tüm modern ülkelerde uygulama hiç de bizdeki gibi değil. Halklar dinine bağlı; aydınlar ve idareciler, inanmasalar bile, dine, dini teşkilatlara son derece saygılı, devlet en büyük destekcisi, din müesseseleri sayılamayacak kadar çok, son derecede zengin, sosyal ve kültürel hayata tamamen dahil ve hakim. Din vergisi maaş bordrolarından kesiliyor, muazzam meblağlar din teşkilatlarının eline geçiyor. Muhteşem okullar, muazzam hastaneler, şirketler, sonsuz imkanlar.

Bunlar bize karşı lakayd ve ilgisiz değil, tarihlerinden gelen bir husumet ve rekabet şuuruyla kültürümüze, tarihimize, mefahirimize karşı faaliyet gösteriyor, milletimizi içte ve dışta yok etmeye, eritmeye, asimile etmeye var gücüyle her yönden saldırıyor; gizli, sistemli çalışıyor, devletimiz de bizim elimizi kolumuzu bağlamış, hatta kolumuzu kanadımızı kırmış, vakıflarımızı elimizden almış, dinin, dindarın karşısına dikilmiş, 20. Yüzyılda başörtü ile, sakalla uğraşıyor; milli eğitim, dini eğitimle çatışmada, eğitim kadroları sağcı-solcu, ileri-gerici diye kamplara ayrılmış birbirini çelmelemekle meşgul, okullar milli kültür yönünden cahil, batıyı tam bilmez, silik, şahsiyetsiz, prensipsiz, idealsiz, eyyamcı, çıkarıcı, yarı aydın yetiştirmekte. Biz de onlar, vatan haini, batı ayyaş, kumarbaz, arsız, namussuz frengili, aidsli, hippi olmasınlar diye çırpınmaktayız.

Kimse sözlerimden alınmasın, maksadım kişileri tenkid değil, aziz milletimizi yanlış uygulamalardan, müstakbel ve muhtemel tehlikelerden zamanında tedbir alarak kurtarmak, yüceltmek, mutlu ve bahtiyar etmek. Münevver-cahil, köylü-kentli, işçi-patron, öğrenci-öğretmen, asker-memur.. her kesimi tanıyor, zaaflarını, meziyetlerini, dertlerini, problemlerini biliyor, hastalıkların şifasını ve devasını arıyoruz.

Bize her kesimde herşeyden önce imanlı, İhlaslı, vicdanlı, temiz ahlaklı insan lazım; politikada doğruluk ve ciddiyet, mahkemede adalet, dairede rüşvetsiz iş, çarşıda hilesiz mal, dürüst kazanç, ailede sadakat ve saadet, kişide şahsiyet ve karakter, toplumda huzur; barışta hızlı kalkınma, savaşta zafer, milletlerarası yarışmada başarı, ahirette mükafat hep buna bağlı.

Gelin şu mübarek aylarda aşk ile tevbe edelim, elele, gönül gönüle insanlığın mutluluğu için yeni bir çalışma hamlesi başlatalım.

Yoksa imansız, basiretsiz, vicdansız, ahlaksız, merhametsiz, sorumsuz, muhteris, zalim, kaba-saba insanlar dünyayı zulümler ve savaşlarla beşeriyetin başına zindan edecekler, çevremizi kana bulayıp ateşe verecekler.

Berat kandiliniz ve Ramazan-ı şerifiniz mübarek olsun. Allah celle celalüh cümlemizi, süada cümlesine ilhak eylesin, önümüzdeki seneyi İslam için hayırlı, müslümanlar için başarılı ve mutlu kılsın.