CİDDİ GÜNLER
Prof. Dr. M. Es'ad COŞAN
Bu günlerin en ciddî, en önemli ve en hayatî konusu --bizler için-- Ortadoğu bunalımıdır. Emperyalizm çok cür'etli teşebbüsler ve eylemler peşinde; pek çok kimse ise yazlıkta, zevk ü sefâsında, gaflet uykusunda... Kıyâmet kopabilir de, kimsenin kılı kıpırdamıyor.
Türkiye bunalımın hemen yanında, yüz yüze, kucak kucağa, büyük ölçüde içinde, sonuçlardan çok etkilenecek. Peki bizler muhtemel, müstakbel gelişmeleri düşünüyor muyuz? Meselâ, bir harp veya uzun sürecek bir bunalım için hazırlıklı mıyız?.. Bu yangından bizim tarafımıza kıvılcımlar sıçrarsa, başımıza neler gelebilir acaba?.. Vatandaş olarak, müslüman ve mü'min olarak, aile reisleri olarak, sorumluluk ve görevlerimiz nelerdir?
Türkiye müttefiklerine ne kadar güvenebilir? Komşularından emin olması mümkün mü?.. Bir provakasyona --I. Cihan Harbi'nde olduğu gibi-- düşülebilir mi?.. İçte ermeniler ve bölücüler için, bir parçalanma hevesine karşı neler yapmalıdır? Gizli veya âşikâr müslümanı yine müslümana kırdırmak isteyenlere karşı sağlam ve etkili politik direniş nasıl sağlanır?
Hiç şüphe yok ki, böyle ciddî olaylara karşı tedbirler çok önceden alınır; çünkü, felâket kapıya dayandıktan sonra iş işten geçmiş olur. Maalesef ülkemizde sorumlular ve yöneticiler yıllar yılı uyumuşlardır. Samîmî ve ihlâslı kimselerin ikazlarına, feryatlarına kimse kulak vermemiş; hattâ bu gibi kimseler çeşitli yollarla karalanmış, yıpratılmak, yıldırılmak istenmiştir.
"Hâzır ol cenge, eğer istersen sulh ü salâh!" kaidesi gereğince var gücümüzle savaşa hazırlanmalı, eğitilmeli idik. Yazık ki ordumuz techizat bakımından, küçük bazı komşu ülkelerden bile geri ve demode bırakılmak istenmiştir. Dış politikamız, Ortadoğu'ya gereken önemi vermemiştir. İç politikada müslüman halkımız da oyalanmış, ustalıklı manevralarla pasif tutulmuştur.
Yıllardır gerekli sosyal, kültürel, dinî, askerî tedbirleri söylüyor, yaşıyor; ilgilileri ve kardeşlerimizi uyarmağa, uyandırmağa çalışıyorduk. Bünyemiz çok kuvvetli olmalı idi. Müslümanlar birbirleriyle çeşitli sahalarda çok yakın ilişkiler kurmalı, dost ve kardeşçe davranmalı, yardımlaşmalı idi. Kadrolar çok iyi eğitilmeli, bilinçlendirilmeli, kalifiye elemanlar çoğaltılmalı idi. Emperyalizm her yönüyle iyi tanınmalı, oyunları bilinmeli, icraat dikkatle takib edilmeli, ajanlara, satılmış uşaklara kanmamalı, kurulan tuzaklara düşülmemeli idi. Dergilerimiz, kitaplarımız dikkatle okunmalı, bantlar dinlenmeli, nasihatler vaktinde tutulmalı idi.
Şimdi elimizde sadece palyatif tedbirler alabilme yolu ve imkânı var, ve ancak "Zararın neresinden dönülse kârdır." diye düşünebiliriz.
Paranın bir anda derhal değersizleşiverdiğini Kuveyt'in istilâsı olayında gördünüz. Dövize bel bağlamamak, altın ve diğer kıymetli emtia ve eşyayı tercih etmek şart!..
Evlerde mutlaka, bozulmadan durabilecek, besleyici değeri yüksek gıda maddeleri bol miktarda bulunmalı!
İyi bir çok dalgalı radyo ve diğer haberleşme araçlarına sahib olunmalı; yakınlar ve dostlarla ilgi ve irtibat sistemi kurulmalı!
Mahallin sivil savunma ve barınma yerleri öğrenilmeli; yoksa, münâsib mahaller seçilmeli ve hazırlanmalı!
Gerekli meşrû silâh (av tüfeği, tabanca, çakı, bıçak), âlet ve edevat, aydınlanma cihazları, piller, fenerler, aküler hazır tutulmalı; okunacak kitaplar seçilip ayrılmalı, giyim eşyası ve gerekli örtüler, çadır ve sair barınaklar tedariklenmeli!
Sıdk u ihlâsla Cenâb-ı Hakk'a tevbe-i nasuh etmeli, kazaya kalan oruç, namaz ve zekâtlar ödenmeli, ibâdet vetâate, zikir ve duaya devam edilmeli! (Bunlara ilâve olunabilecek diğer tedbirler için yakın dostlarınızla istişâre edin!)
Allah Celle Celâlüh, bizleri ve tüm Ümmet-i Muhammed'i her türlü âfet ve felâketlerden korsun; dünyada ve ahirette saaadet ve selâmette kılsın... Düşmanlara bizim üzerimize fırsat vermesin, onları hilelerini kendi başlarına ve aleyhlerine çevirsin; müslümanları mansûr ve müeyyed, galip ve muzaffer eylesin!.. Âmîn, bihürmeti Seyyidil Mürselîn ve âlihî ve men tebiahû biihsânin ilâ yevmiddîn...
(İslâm, Eylül 1990)