DİN ALİMLERİNİN TARTIŞILMAZ DEĞERİ VE ÜSTÜNLÜĞÜ

Halil NECATİOĞLU

İSLAM 90

İslamda din alimlerinin üstünlüğü, tartışılmaz bir gerçektir. Bu konuda yüzlerce şer'i delil vardır. Mesela: Hz. Ali radiyallahu anh'tan İbn Adiyy'in rivayet ettiği ve büyük hadis alimi en-Münavi'nin "Sahih hadistir" diye belirttiğine göre peygamber efendimiz Sallallahü aleyhi ve alihi ve sellem buyurmuşlardır ki:

"Alimler, yeryüzünün nur saçan kandilleri ve peygamberlerin halifeleri, ayrıca hem benim, hem de tüm peygamberlerin varisleridir." (Bk. Keşf-ül-hafa, 1751. hadis)

Alimler, "Nur saçan kandillerdir"; çünkü, Kur'an-ı Kerim'den ve Hz. Peygamberden aldıkları feyz ile çevrelerini aydınlatır, karanlığı, küfrü, şirki, cahilliği, gafilliği, şaşkınlığı, sapıklığı, çarpıklığı, bozukluğu izale eder; halka, imanı, İslam'ı, hakkı, hayrı, doğruyu, iyiyi, güzeli, sahihi, sağlamı gösterirler, öğretirler.

"Peygamberlerin halifeleridirler"; o halde tüm ümmetin ve halkın onlara itaat ve ittiba etmeleri, tabi olmaları vaz geçilmez şarttır. Tarih boyunca da ümmet-i Muhammed'in müttekileri, salihleri, samimileri, gerçek din alimlerine tabi olmuş, onlara bey'at ve intisap etmiş, onların gösterdiği yolda yürümüş, böylece dünya ve ahiret saadetine nail olmuştur. Ümmetin gerçek halifeleri, o mübarek ulema-i arifin ve meşayıhı vasılındirler, zalim ve despot siyasiler değil!

Nice imanlı ve insaflı, aklı başında mü'minler devlet adamları, emirler, vezirler, hatta padişahlar.. gelip onlara bağlanmış, ellerini öpmüş, dualarını talep etmiş, buyruklarını tutmuş; onları kendilerine rehber edinmiş, kendilerini onların emrinde ve hizmetinde bilmiştir. Mesela Sultan Ahmed'in, Aziz Mahmud-ı Hüdai'ye vermiş olduğu, hatta saltanatı bile terk etmeyi istediği, fakat şeyhinin ona, bu hizmete devam etmesini emr eylemesi üzerine padişahlığa devam ettiği meşhurdur.

Keşke tüm İslam ülkelerinde tarih boyu yönetim ve iktidar hadis-i şerifte bildirildiği üzere hep alimlerine elinde olsaydı! Fakat maalesef, dünya sevgisi, menfaat hırsı, saltanat arzusu çok kere daha baskın çıkmış; İslam halkları ve devletleri, dinden, imandan, uzak, edep ve erkandan habersiz, içki içen, şarkı dinleyen, haremde rakkaseler oynatan... zalim dünya perestlerin siyaset mafialarının eline kalmış, inim inim inlemiş, ya da din dışı sebeplerle birbirleriyle savaştırılmış, kırılmış, ezilmiştir. Bugünkü İslam aleminin perişanlığına bakınız: Sebep çok kere, bu ihtiraslı, hain, zalim, gafil, gaddar, iktidar gasıplarıdır.

Hz. Peygamber efendimiz sağ olsa idi şüphe yok ki tüm ümmet Allah'ın emri gereği ona tabi olacaktı. O halde, şimdiki müslümanların da yine hiç şüphesiz O'nun hakiki varisleri ve halifeleri olan olgun din alimlerine bağlanmaları dinlerinin ve imanlarının gereğidir.

Yazıklar olsun, şu deni dünya uğruna dînî hakikatleri tersyüz edip, batılı hak, hakkı da batıl göstermeğe çalışanlara!

Yazıklar olsun dinin, îmanın ve tekke adabının hilâfına yol tutan, müslümanı müslümana, talebeyi hocasına hasım eden, din alimlerinin katline fetva düzen, şeriat ve hakikat münkiri, mürid-i mürtedlere!