TEBRİK VE UYARI!

Halil Necatioğlu

İSLAM, MART 88

Hulûlü ve duhûlü ile müşerref olduğumuz ÜÇ AYLAR, bizleri ve cümle ümmet-i Muhammed s.a.s. hakkında olumlu, hayırlı, uğurlu, ve feyizli olsun; yüce Rabbimiz c.c., Regaib, Mîrâc ve Berât kandillerimiz mübarek ve küteyemmen eylesin!

Bu yıllar tüm dünyada büyük kargaşalar, süratli değişme ve gelişmeler görülüyor; Rusya, Amerika'ya ve Batıya yakınlaştı. Acaba aralarında ne pazarlık yaptılar, ülkeleri ve bölgeleri nasıl paylaştılar? Afganistan cihadımız hangi tür çözüme gidecek? İran-ırak harbinin âkibeti ne olacak? Sabrı taşan Filistin halkının direnişinden hangi sonuç çıkacak? Yoksa yahudilerin sonu mu geldi? Türkiye, hırçın ve küstah Yunanistan'la birdenbire niye barıştırıldı; bu arada kim kime tâviz veriyor? Kıbrıs ne olacak? Bir zamanlar acımısızca karşımıza aldığımız ve küstürdüğümüz Cezayir'le şimdi barışma ve dostluk, Tunus'la işbirliği, Mısır'la bir seri anlaşma, ama bir yandan da doludizgin AT'ye katılma çalışmaları acaba ne anlam ifade ediyor?...v.s.

Görülüyor ki; Türkiye'ye çok önem veriliyor, üzerinde büyük oyunlar oynanıyor ve karanlık hesaplar yapılıyor; Emperyalizm, Şovenizm, Siyonizm ve hristiyanlık hızlı iç ve dış gelişmelerden âzâmî istifade peşinde; ticaretten, turizmden, AT'ye girişle ilgili çeşitli serbestleştirme kararlarından ve sair imkânlardan gerçekten de faydalanıyor. Maliyemizin, ziraatimizin, sanayimizin, madenlerimizin, arazi, mülk ve müesseselerimizin, din iman ve kültürümüzün geleçeği ve âkibeti hakkında çok ciddi endişelerimiz var.

Müslümünlar din ve iman için, tebliğ ve irşad için bir çalışırsa, şer cephesi küfür ve ilhad için, idlâl ve ifsad için bin misli gayret gösteriyor.

Ehl-i hak ve ehl-i gayret, camiler, Kur'an kursları, İmam-Hatip liseleri, bazı özel okullar, mahdut ve cüzî neşriyat gibi cılız teşebbüslerle yaymaya ve öğretmeğe çalışırken; ehl-i küfür ehl-i dalâl barlar, diskotekler, kumarhaneler, gazinolar, meyhaneler, sinemalar, tiyatrolar, filmler, televizyon programlar, videolar, romanlar, gazeteler, dergiler, kitaplar, ansiklopediler, klüpler, localar, kökü dışta teşkilatlar, ajanlar, misyonerler, sapık ideolojiler ve kalabalık kadrolar ile olanca gücüyle yükleniyor.

Devletin bu hengamede millî bünyeyi koruyucu ve dini kollayıcı yardım ve desteği yetersiz; yöneticilerin ve aydınların çoğu, bu kıyasıya mücadelenin müsbet şuurun dan yoksun, hatta bazı cahil ve gafiller karşı cephede rol almış.

Demek ki gene bize düşüyor. Önümüze açılan şu yeni manevi hayır, feyz ve bereket mevsiminde tüm müminlerin silkinip davranması, sahip olduğu her türlü imkân ve müktesebat ile İslâm'ın yardımına ve dünyanın her yerindeki mağdur ve mazlum kardeşlerimizin imdadına koşması gerekiryor.

Çevreyi ve olayları çok dikkatli izlemeli, birleşmeli, gerekli tedbirleri hiç vakit kaybetmeden sür'atle almalıyız.