ÜLKEMİZDE İSLAM KÜLTÜR VE MEDENİYETİNİ KORUMA VE GELİŞTİRME ÇARELERİ
İLİM SANAT, EKİM 90
Prof. Dr. M. Es'ad COŞAN
Bizi kuşatan esrarlı kâinatı, şu muhteşem güzellik, düzen ve mükemmellikte yaratan yüce Allah'ın, bizim üzerimizde sayılamayacak kadar çok lûtufları ve nimetleri vardır; O'na sonsuz hamd-ü senâlar olsun!
Hiç şüphesiz Allah'ın bize en büyük lûtfu, en şümullü nimeti İslâm dinidir. Çünkü mahzun ve şaşkın beşeriyet ancak onunla sağlıklı, dirlikli, düzenli, huzurlu ve mutlu olabilir; ahiret hayatının ebedî saadeti de ancak onunla kazanılabilir.
O halde maneviyat, iman ve islâm insanlık için tüm diğer maddi ve dünyevî konulardan daha önce gelir ve çok daha fazla önemlidir. İşte bu temel anlayıştan dolayı biz, İslâm imanı ile yoğrulmuş millî kültürümüze, tarihimize ve kültür eserlerimize büyük önem veriyoruz. Çünkü kültür. bir milletin canı ve manevi hayatıdır; onu kaybeden ölür; ancak ona sahip olanlar etkin ve saygın kişilikli, soylu ve asaletli, dinamik ve güçlü olurlar. Kaldı ki, bizim kültürümüz tüm diğer Doğu ve Batı kültürlerinden bir çok yönden daha üstündür. Bunu tarfgîr ve garazkâr olmayan tüm yabancı bilim adamı ve araştırıcı da itiraf ediyor.
Müslüman ecdadımız çağlar boyu İslâm'a çok candan sarılmış, onu çok iyi öğrenmiş, hattâ en büyük din âlimlerini, en değerli kaynak eserleri meydana getirmiş, tüm özel ve sosyal hayatlarına, evlerine, ticaretlerine, san'at ve edebiyatlarına, hukukî, mülkî ve idarî kurumlarına İslâmı maharetle uygulamış, böylece muazzam bir İslâm kültür ve medeniyeti oluşturmuş bulunuyor. Bu bizim için göz kamaştırıcı bir hazinedir; son derece renkli ve tatlı, çok ileri ve üstün, pek zarîf ve nezih, ziyadesiyle değerli ve sevimli, olağanüsütü safhada medenî, modern ve insanîdir.
Çünkü bu kültür inanca, edebe, insan haklarına-göstermelik olarak değil gerçekten bağlı, samimi bir zihniyetin ürünü ve ; ilâhi adaletin önünde birgün mutlaka hesap vereceğine inanan; şeytanın, nefs-i emmarenin, dünyalık hırsının, zevkperslik ve şehvet düşkünlüğünün insanları ne denli küçülteceğini, hattâ gaddar ve hunhar yapacağını, çıkarcı ve sömürücü, insafsız ve merhametsiz kılaçağını çok iyi anlamış, sorumluluk ve vicdan duygularına sahip, gözü ve gönlü tok, iç alemi zengin ama dışı sakin ve sade, imanla ve akıllı, kuvvetli ve duygulu, asil ve vakur, bilgin ve bilge kişilerin eseridir.
Ama muazzez ve mükerrem, şahane ve muhteşem kültür ve medeniyeti, kim koruyup kollayacak, bilecek ve yaşayacak, çağın arayış içindeki insanına ulaştıracak ve tüm dünyaya yayacak? Hem de tarihten gelme kin ve taasupla onu yok etmeye çalışan bunca fanatik ve gözü dönmüş İslâm düşmanlarına, hilekâr ve sinsi rakiplerin, sömürücü emperyalistlerin, iç ve dış bozguncuların tahripkâr ve gaddar çalışmalarına rağmen...
İşte bu zor ve çok asîl görev şimdi omuzlarımıza yüklenmiş bulunuyor. Durum kritik, zaman az, imkanlar kısıtlı, kadrolar zayıf, kitleler gafil. Halkımız; radyo, televizyon, gazete, dergi, kitap, kaset yayınlarıyla, tüm yaygın ve örgün eğitim kurumlarıyla, gizli düşman örgütlerle öz kültüründen ve onu her yönden güçlü kılan imanından koparılmak ve Hristiyan Batı kültürü içinde eritilmek isteniyor. Gençler havaî, boş, dejenere ve kozmopolit yetiştirilmeğe çalışıyor. Bütün bunlarda, Batı'nın kültür emperyalizminin, kilise-misyoner emmmellerinin, içimizdeki Rum, Ermeni ve Yahudi azınlıkların, milli kültürden kopuk yetişmiş aydınların, ülke bütünlüğünü bölmek isteyenlerin büyük gayretleri, tesirleri ve işbirlikleri var.
Maalesef Milli Eğitim ve Kültür Bakanlıklarının ve devletin diğer ilgili ve sorumlu kurumlarının milli kültürümüze bağlılıkları kesin ve hizmetleri tatminkâr değil; hattâ eğitim genel politikasının hedeflerinin, milli ve dini kültürümüze ters, onunla çatışan, hasım ve muhalif olduğu zaman zaman açıkça görülebiliyor.
O halde cihan tarihinde eşi ve emsali bulunmayan bu şaheser kültür ve medeniyeti yok olmaktan, tahrip ve yağmalanmaktan kurtarmak için-inanan insanlar olarak- bizlerin derhal harekete geçmesi, acilen tedbirler almağa girişmesi gerekiyor.
Kanaatimce zaman geçirmeden bir, milli kültürü koruma ve kurtarma seferberliği ilan etemk, olağanüstü hal statüsü uygulamak ve öncelikle şu tedbirleri almak zorundayız:
1) Kültür konularında mütehassıs, inançlı ve hizmete gönüllü bilim adamı ve araştırmacıların kurumlaşması ve işbinliği yapması (Bu hususta bizim İlim, Kültür ve Sanat Vakfı'mız faydalı olabilir)
2) Her il, ilçe ve beldede derhal bir ilim, Ahlâk, Çevre ve Kültür derneği kurmak, yörede yapılacak çalışmaları buralarda müzakere etmek; böylece doğal ve sosyal ve tarihi çevreyi, inanç, bilim, mimarlık, sağlık ve estetik esaslarına tam uygun olarak korumak ve geliştirmek için kararlar almak, ve bunları titizlikle uygulamak.
3) Her il, ilçe ve beldede bir Kültür Merkezi tesis etmek, kurs, toplantı ve konferans salonları, dersane ve kütüphane, açık ve kapalı spor mahalleri yapmak.
4) Yörenin islâmî ve tarihî değer taşıyan: peygamber, sahabe, evliya, ulema v.s. meşhur şahsiyetlerinin kabirlerini, makamlarını tespit etemek, düzenlemek ve güzelleştirmek, Dinî turizme hazırlamak.
5) Yörenin harabe, ören, kale, cami, tekke, han, hamam, kabristan, mezar taşı, çeşme, konak, kervansaray, sivil tarihî ev ve sair eserlerini korumak, tamir etemk, yağmalanmasını, yıkılmasını, yok olmasını engellemek, kitabelerini yeni harflere çevirerek, yeni nesillerin anlamasını sağlamak.
6) Her türlü el yazması kitap, berat, ferman, tapu, icazetname, lehva, hüsnühat... eserini dikkatle korumak, bitirmek, müzelere, kütüphanelere, sergilere tescil ettirmek.
7) Tarih şuuru ve milli kültür sevgisi uyandıracak yazı, yayın, konuşma, kurs ve konferanslar tertiplemek.
8) Kişisel olarak Arapça, Farsça, Osmanlıca ve eski yazı öğrenmek, Osmanlı ve İslâm ve dünya tarihini dikkatle okumak, çeşitli kültürleri dikkatle incelemek, özel koleksiyon yapmaya özenmek ve özendirmek.
9) Giyim, kuşam, ev eşyası, mimarî, dil ve üslup, edebiyat ve sanat konularında taklitçilikten titizlikle sakınmak, şahsiyet sahibi olmak, dinî ve millî kültürü, günlük özel hayatında ve çevresinde yaşamaya, tanıtmağa, temsil etmeğe, sevdirmeğe ve benimsetmeğe devamlı bir gayret göstermek.
10) Çocuklarını milli kültüre bağlı ve uygun yetiştirmeğe var gücüyle çalışmak.
11) Milli kültür düşmanları, hasımları ve rakipleriyle şuurlu şekilde mücadele etmek.