MÜHİM MESELE: FİNANS KAYNAĞI

İLİM SANAT MAYIS 89

Elhamdülillah mümin ve müslümanız, inanç ve İslam bizim en değerli varlığımız, onlardan asla vaz geçemez ve taviz veremeyiz. En büyük ve en şerefli görevimiz Allah'a kulluktur. Her fikir ve hareketimiz bu ana muhteveya bağlıdır. Allah yolunda her cefaya katlanmak, gerekirse mal, gerekirse can feda etmek, Allah için insanlığa, halka ve mahl(kata hizmet eylemek ulvi gayemizdir.

Türkiye'mizi, ecdadımızın bize emaneti görüyor ve çok seviyoruz. Türkiye bizim bir zamanlar üç kıtaya yayılan ve dünya müslümanlarına liderlik eden geniş vatanımızın elde kalan küçük bir parçası. Neler oldu da bir asırdan, kısa bir zamanda bu duruma düşüldü? Bu soruya zihnimizden hiç çıkarmamalıyız.

Tarihi, maziyi, olanları, olayları, hataları, suçluları iyi bilmeliyiz. Bizden koparılan ülkeleri, oralarda yaşayan mazlum kardeşlerimiz hiç unutmamalıyız. Onlara karşı büyük görevlerimiz ve sorumluluklarımız var. Şu asırda çok dertli ve çok derin kederliyiz. Karalar giysek, Selahaddin-i Eyyübi'nin Kudüs Haçlılardan kurtarılıncaya kadar hiç gülmemeğe ahdettiği gibi, kendimize zevki tebessümü yasaklasak sevapdır.

Yapılacak çok iş var, herşeyden önce, eldeki kale: Türkiye'yi yüceltmek, geliştirmek ve kuvvetlendirmek zorundayız. Tüm maddi ve manevi, siyasi ve kültürel engelleri ve güçlükleri yenmek ve aşmak bizim için ilk ve hayati ve vazgeçilmez şarttır; çünkü içimizde ve çevremizde binbir tehlike ve tuzak var, gaflet ve atalet çok büyük zararlara yol açabilir.

Zamanımız çok önemli, çok kıymetli ve çok kritiktir. Herkes küçük meselelerle uğraşmaktan, birbiriyle çekişmekten, mü'minlerin gücünü parçalamaktan veya kısır yönlere çekip harcayıp düşmek, keyfine ve zevkine hizmet etmek şöyle dursun, aksine bu yolda kesenin ağzını açmak, masraf yapmak, zarar etmek, eza cefa çekmek, hatta gerekirse şehid olmak şuuruna yükselmelidir.

Kardeşlerimin, konferans, vaaz ve irşad çalışmaları için daveti sebebiyle elhamdülillah birçok Şark ve Garp ülkesi gördüm; onları ülkemiz ile mukayese imkanı buldum. Üniversitede 27 yıl hocalık yaptım.

Kesinlikle söyleyebilirim Türkiye'miz maalesef iyi durumda değil; şahsiyeti ve itibarı çok zedelenmiş, Beynelmilel güçlerin tesirine fena tutulmuş, sahip olduğu değerlerin ve imkanların farkında değil. Türkiye'nin yeni türeme laik aydını çok yobaz ve çok dar kafalı, uygarlığı hazmedememiş, medeniyeti içine sindirememiş, gerçek erdemliliği elde edememiş, bir bakıma çok gafil ve çok cahil, milli menfaatleri bile korumasını bilmiyor, halkına şiddetle düşman, kendi öz benliği ve kültürüne çok yabancı ve hasım.

Bazı devlet adamları, zinde güçler (!) ve hatta kültür ve adalet kurumları, hürriyetleri, hakları çiğniyor, halka zararlı yönde çalışıyor yıllardır. Batı Uygarlığı diye yerinde sayılmış, havanda su dövülmüş, doğrudan ya da dolaylı halka daima çile çektirilmiş, zulüm edilmiş. Çalışıp çabalıyor, oyunu onların koyduğu kurallara göre oynuyor, kazanıyor, yine de kabul görmüyorsunuz. Her yerde ve herşeyde çifte standart var, oyun ikili oynanıyor, onların taraflarına nice haksızlıklar hak diye tanınırken, sizin en tabii ihtiyaç ve haklarınız yüzsüzce engelleniyor.

Bu garip manzara birçok İslam ülkesinde de şaşılacak derecede aynı. Demek ki kıyamet belli bir merkezden planlanıyor, buna çok dikkat etmeli ve oyuna gelinmemeli!

Dünya üzerinde müthiş bir sayı üstünlüğüne sahibiz. Bu çok büyük bir avantajdır. Eğer reklam ve propagandaya, eğilim ve haberleşmeye hakim olursak zor oyunu bozacak ve bize zulmeden, insafsız, bencil, mutlu ve putlu azınlığın saltanatından kurtulacağız.

Yeterli ve olgun bir bilim kadromuz da oluştu. Şimdi sadece finans zorluğu çekiyoruz.

İnsanlar olarak tüm bilgi ve görgülerimizi birleştirdiğimiz; ürettiğimiz projelerimize mali kaynaklarını sağladığımız zaman, başarıya kısa zamanda ulaşacağız inşaallah.