Gülçocuk-14

BAYRAMDAN İBRET ALMAK

Prof. Dr. M. Es'ad COŞAN

Sevimli Nasreddin Hoca'yı hepiniz bilirsiniz sevgili çocuklar! Köyden kasabaya giderken ona herkes birşey ısmarlamış, "Hocam al şu parayı, gelirken bana da bir düdük getir" demiş.

Hoca gitmiş kasabaya, akşama doğru gelmiş, herkes ısmarladığı şeyi Hoca'dan istemeğe, benim siparişim ne oldu, getirmedin mi diye sormaya başlamış; tatlı ve akıllı, halim ve hâkim Hoca tebessüm ederek, parasını önceden verip düdük ısmarlayan kişiye kasabadan aldığı düdüğü uzatarak "Parayı veren düdüğü çalar" demiş; eksik ve yarım iş yapanlara, karşılıksız, zahmetsiz menfaat sağlamaya çalışanlara, önce yapması gereken işi, sonraya bırakanlara bir güzel ders vermiş.

Sizler de dikkat ederseniz mübarek Ramazan ayı boyunca çalıştınız, gayret gösterdiniz, tatlı tatlı ibadetler edip, sahurlara kalktınız, oruçlar tutup, terâvihlere gittiniz, Kur'ân'lar okuyup, sadakalar verdiniz ve bayrama kavuştunuz. Yoksa, ramazanla başı hoş olmayanın bayramla ne işi var? Eline ne geçer: Kocaman bir sıfır!

Okulların tatile girmek üzere olduğu şu günlerde öğrencilik de aynı durumda değil mi? Bütün sene çalışan iyi öğrenciler sınıfı geçecek, büyüklerinden güzel bir karne hediyesini, mutlu bir tatili hakedecekler, tembeller ise kimbilir ne kadar üzülecek, akrabalarına karşı mahcup düşecek, dünya başlarına dar gelecek, yaz ayları onlara zehir olacak.

O halde şu kuralı hiç unutmayalım. Çalışmadan başarı olmaz, ancak üstün ve iyi gayret gösterenler güzel ve olumlu sonuçlara ulaşır, hem bu dünyada, hem de ahirette mutlu olurlar.

Zaten çalışmadan, çabalamadan, hak etmeden lâyık olmadan bir şeyler elde etmeğe çalışmak, ahlâk yönünden de iyi değildir, temiz ve asil kişilere hiç yakışmaz.

Biz çocukluk yıllarımızdan başlayarak, daima erdemli ve asaletli olmayı tercih etmeli, yüzü ak, alnı açık, başı dik, gönlü saf, vicdanı rahat yaşamayı prensip edinmeliyiz.