EVLADINIZI BÖYLE YETİŞTİRİNİZ!..

KADIN VE AİLE TEMMUZ 85

İslam, hak dindir, ona uyanlar hem dünyada, hem de ahirette mutlu olur, felah bulurlar.

Geçenlerde Bursa'lı bir fabrikatörle tanıştım. (İsmi ve adresi bende mahfuzdur) Almanya'da tahsil görmüş. 1952 yılında Koblenz şehrinde bir pansiyonda kalırken, yaşadığı şu önemli olayı bizzat kendi ağzından işittim, kaybettim.

Pansiyoner talebe olarak kaldığı mahallesinde büyük tarihi bir kilise, yanında da yine kesme taştan muazzam bir gymnasium (Lise) varmış. Kilisenin baş-papası Herr Hauser aynı zamanda o okulda müdür imiş; herkesin saygı gösterdiği, değerli bir din adamı, yüksek bir eğitimci, itibarlı nüfuzlu bir şahsiyet. Birgün lokantada karşılaşmışlar, selam vermiş ve bizim Türk öğrenciyi evine davet eylemiş. Pansiyon sahibi kadın bu davete şaşmış, "bu senin için çok büyük bir şereftir, Herr Hauser herkesi böyle davet etmez" demiş.

Sayın fabrikatör diyor ki; önce beni hristiyanlığa davet edecek sandım ve kendi kendime: "İşte şimdi çetin bir cevize rastladın papas efendi" diye düşündüm. Çünkü dedem Malatya'nın (lim bir müftüsü, babam da ulu camide 45 yıl hizmet vermiş iyi bir (limi idi, beni de dini mevzularda, bittabi iyi yetiştirmişlerdi. Neticede kararlaştırılan gün baş-papasın evine gidilmiş. Papas efendi demiş ki:

Oğlum, ben 2. Dünya harbinde Kızıldeniz'de gemimiz batınca Suudi Arabistana çıktım, 6 ay kadar orada kaldım, İsl(m tedkik ettim. Şimdi Kur'an-ı Kerimi ezbere bilirim, Hristiyan katolik bir papas olarak şunu kesinlikle belirteyim ki:

İsl(m dünya üzerindeki en mükemmel ve en mantıki dindir, Dninizin kıymetini iyi biliniz. Benim burada bu vazifede görünmem çevremin şartları dolayısıyladır.

Ankara'dan ahbabımız bir doktor ki, ilkokulu Fransız okulunda okumuş, yüksek tahsilini tamamlamış, mesleğinde en yüksek merhaleye ulaşmış değerli bir profesördür, kendisi şöyle anlattı:

Tıbbi, beynelminel bir kongre için profesör arkadaşlarıyla İtalya'ya gitmişler. Sonra Roma'yı da görmek istemişler, arkadaşları oradan Vatikan'a geçmeyi teklif edince dostumuz onları kırmamış. Fakat papa'nın sarayına geldiklerinde merasim ve kabul derken ikindi namazının geçeceğini düşünerek, vazifelilere namaz kılması gerektiğini, kendisine bir münasip yer göstermelerini rica etmiş; bir oda açmışlar. Dostumuz profesör, orada, papanın sarayında, ezan okumuş, ikamet getirmiş namazını eda etmiş.

İşin daha da hoş ve tuhaf yönü şu ki: Namaz takkesini başında unutup salona dönmüş. Papa gelirken öyle oturuyormuş, papa gelmiş önce bizim profesöre yönelmiş, iltifat etmiş; giderken de ona, gruptaki diğer profesörlerden daha fazla itibar ve yakınlık göstermiş.

Gerçekten yaşanmış ve kahramanları sağ olan bu iki hadiseden alacağımız çok çeşitli ibretler vardır. Bunlar üzerinde dikkatle düşününüz.

Evlatlarınızı, cihanın hayran kaldığı dinimize bağlı yetiştiriniz; o kadar ki; yabancı okullarda okusalar, gayr-i müslim ülkelere gitseler, gayr-i müsait yerler ve durumlarda bulunsalar dahi inançlarından kopmasınlar, ibadetlerden kesilmesinler, kamil, alim, arif, edip zarif müslümanlar olarak yaşasınlar; yabancılara karşı islamı en mükemmel tarzda temsil edip saygı ve sempati toplasınlar göğsümüzü kabartsınlar.