EN HAYATİ İHTİYACIMIZ VE EN GÜÇLÜ SİLAH: İLİM

İLİM VE SANAT MAYIS 86

Prof. Dr. M. Es'ad COŞAN

Ortadoğu'nun son sıcak çatışmaları, yani Amerika ve Libya arasındaki kısa fasılalarla devam eden deneme kavgaları, bizim için çok ibret vericidir. Krallığın devrilmesinden sonra Libya, milli gelirinin büyük bir kısmını silahlanmaya tahsis etmiş, güçlü SAM füzeleri, Mig uçakları, radarlar v.s. sahibi olmuş; kızları dahi askere almış; halkını harbe hazır olması için çeşitli techizatlarla donatmış, her apartmanı ayrı bir askeri birlik halinde savunmasını hazırlamaya mecbur kılmış; ortaokul lise ve yüksek okulları birer askeri kışla şeklinde düzenlemiş, öğrencilere rütbe ve silah dağıtmış; dünyanın her yerindeki çatışmalarda kendinin uygun bulduğu tarafa petrol, silah ve personel yardımı yapmış; Akdeniz'de İsrail ve ABD için gerçekten bir tehlike teşkil etmeğe başlamış idi. Kendine güveniyor, yarı blöf, yarı ciddi Amerika'ya NATO'ya, komşu ülkelere tehdit yağdırıyor, düşmanın saldırı tehdidinden korkmuyor, ısrarla gelirlerse harbe hazır olduğunu vurgulayarak meydan okuyordu.

Fakat çıkan çatışmalarda Amerikan silah, techizat, teknoloji metod ve eğitim standartlarının Libya'nın elindekilerden çok üstün olduğu derhal görüldü. Amerikan saldırıları hedefini şaşmadan buluyor, Libya füzelerinin bazısı ise hedef şaşırıp kendi şehirleri üzerine düşürüyordu. Amerikan uçakları uzak menzillerden geldiği halde Libya uçaksavarlarının tesir sahası dışından ve üstünden işini icraya devam edebiliyordu.

Libya'nın güvendiği dağlara kar yağmış, Sovyetler Birliği onu Amerika'nın karşısında -bile bile, haberli ve danışıklı olarak- yalnız bırakmıştı. Rus teknisyenler Libya'ya yardımcı olmamış veya olamamışlardı. Acı gerçek şu idi: Amerika, dayandığı yüksek ilim, metod, disiplin, politika, eğitim ve teknoloji gücü ile hasımlarına net bir üstünlük sağlamıştı. Olay bizi çok yakından ilgilendiriyor, çünkü Libya bizim dünkü Trablusgarb vilayetimizidir. Birinci Cihan Harbi evvelinde oraları bizler müdafaa etmekte idik. Düşman bizi birbirimizden kopardı, hasım haline getirdi, böldü, parçaladı, şimdi lokma lokma yutma durumundadır. Libya'nın başına gelen pek (l( bizim de başımıza gelebilir.

Artık iyice anlamalıyız ki, tefrikada hiç fayda yoktur. Biz ve tüm İsl(m (lemi, birbirine şiddetle muhtaç parçalar halindeyiz; hepimiz aynı düşmanın muhatabıyız. Kimimizde petrol, kimimizde gıda, kimimizde ilim ve teknoloji, kimimizde jeopolitik üstünlük, kimimizde nüfus potansiyeli, kimimizde finans gücü var; birleştiğimiz zaman dünya nüfusunun dörtte birini teşkil eden en kalabalık, en zengin, en kuvvetli, en adaletli, en insancıl bloğu teşkil edeceğiz. Cehaleti, adaveti, inadı, çekişmeyi, çatışmayı, bölünmeyi, hasis şahsi menfaatı, düşmanın oyununa alet olmayı, hasmı dost edinip beslemeyi, desteklemeyi.. bir yana bırakmalıyız.

Önce birbirimizi anlamalı, yakınlaşmalı, desteklemeli, her türlü güçlerimizi birleştirmeliyiz.

Sonra var gücümüzle ilme, sanata, kültürel ve moral çalışmalara, araştırmalara, teknolojik gelişmeleri yakından takibe sarılmalı, hasımları aşıp, her şeyin daha iyisini ortaya koymağa, bağımsız, bağsız, gerçek ve orjinal ilim ve teknoloji müesseselerini kurmağa yönelmeliyiz. Kendi otomobilimizi, tankımızı, uçağımızı, radarımızı, füzemizi, atomumuzu, uydumuzu kendimiz yapmalı, 'ağyar'a muhtaç durumdan kurtulmalı, taşıma su ile değirmen dönmeyeceğini bunca acı tecrübeden sonra anlamalıyız.

Gaye, bütün İsl(m ülkelerinin birlik beraberliği olmalıdır. Her şeyimizi bu gayeye tevcih etmeliyiz. Çünkü bu, İsl(m için bir ölüm-kalım meselesidir. Bu konuda var gücümüzle çalışıp, elimizden geleni ortaya koymak hepimizin her işten önce gelen asl(, hayat(, din(, vicdan( ve insan( borcudur. Ne mutlu bu gerçeği görüp anlayanlara ve bu uğurda çalışanlara.