TAŞA GÜL İLE CEVAP

İLİM VE SANAT KASIM 85

Prof. Dr. M. Es'ad COŞAN

Mesuliyet duygumuz var, milletimize hizmet borcumuz olduğunun idrakindeyiz. Bizden öncekiler üzerlerine düşeni yaptılar; çok acı ve çile çektiler, devletimizin çöküşünü gördüler, cepheden cepheye koşuşup tarihimize kahramanlık destanları yazdırdılar. Onların kimi gazi, kimisi şehid oldu.

Şimdi nöbet bizde; bizim neslimiz de görevini iyi yapma imtihanında. Şu kadar var ki devir artık çok farklıdır. Şairin:

Delük demür (tüfek) çıktı, mertlik bozuldu" dediği gibi, mücadelede kullanılan silah, araç ve gereçlerde şaşılacak gelişmeler, şartlarda büyük değişmeler olmuştur. Biz bunlara intibak etmek zorundayız, aksi halde tamamen ezilir veya ortadan siliniriz.

Hasımlarımızı dikkatle izlemeli, her yenilik ve gelişmeye karşı, bir başka üstünlükle mukabele etmeliyiz. Gaye onlara yetişmek değildir. Onları geçmek, hatta onları başarı ve hazırlığımızla ürkütmek, bize Kitabımızın buyurduğudur. Yani çağın dışında veya gerisinde olmamıza, herşeyden önce onurumuz ve asil imanımız m(nidir.

Bu hedefin yolu İLİM'den geçiyor. Onun için il(hi bir vecd ve tükenmez bir şevkle ilme sarılacağız; -inşallah- herşeyin en güzelini, en üstününü yapmağa çalışacağız, vargücümüzü bu yola sarfedeceğiz. En hayırlı ve en verimli yatırımın, "ilme sarf edilen" olduğunu biliyoruz.

Kapitalist Batı ve komünist Doğu da ilme, araştırmaya önem veriyor, ama ruhsuz ve vicdansız bir şekilde..

Bizim onlardan farkımız İRFAN ve TAKVA'dadır. Biz onlarca üretilen kuru, gaddar ve materyalist ilmin de insanlığı felakete götürdüğünü açıkça görmekteyiz. Biz ilmin formülü içine imanı, iyi niyetli, güzelliği, sevgiyi, irfanı, edebi, ahlakı, terbiyeyi, vefayı, feragati, tevazuu, insafı, adaleti.. de ilave etmiş şahane bir medeniyetin yeni filizleri ve vefalı evlatlarıyız. Cennet yolu olduğu için ilm'e aşıkız; Efendimiz: "Allah güzeldir, güzelliği sever" buyurduğundan sanatın hayranı, kem(lin, olgunluğun, güzelliğin meftunuyuz.

Bizi böyle dipdiri gören tarihi hasımlar "eyvah, biz bunları yok ettik sanıyorduk, halbuki daha ölmemişler, sağ ve sağlam imişler, şimdi bizim halimiz ne olacak" diye endişelenebilirler. Bu, onlar hakkında bile iyi şeyler düşündüğümüzü bilmedikleri için gayet tabiidir.

Ama şu aslı bizden olan, içimizdeki muhaliflerimize ne demeli bilmem?

Ey içimizde yaşayan, ama bize yabancı olarlar!

Aylardır imanımıza, irfanımıza, adabımıza sataşıp duruyorsunuz. Siz dikkatle okuyup, ilmi bir ciddiyetle dinliyoruz. Fikir ve hareketlerinizin sebeplerini tahlil ediyoruz.

Emin olunuz ki bizi tanımıyorsunuz; yolumuzu bilmiyor, iyi niyetimizi anlamıyorsunuz. Fikrimizin mesajını doğru algılayamamışsınız. Nefsani zevklerinizin engeli gördüğünüzden, tutulduğunuz vehimlerle, bize yan bakmaktasınız. Bizden manasız bir şekilde korkuyor, düşmanın kucağına sığınıyorsunuz. Biz bir köşeye çekilsek memleketi batıracaksınız. Halbuki biz ülkemizin yükselmesini, öncelikle sizin, sonra da tüm insanlığın iyiliğini istiyoruz. Sizin bildiklerinizi de tamamen bildiğimiz gibi, sizin hiç bilmediklerinizi de bilmekteyiz. Bize itimad edin, size dış düşmanlar gibi bakmıyor, şefkat besliyoruz. Ola ki birgün bizi anlar aramıza katılırsınız. Çünkü akıl ve gönül sahipleri için, bizimkinden başka çıkar yol yoktur.

Ve kucağımızda bizi taşlayanlara atılacak yeterince gülümüz vardır.