İSLAM'A GELSİNLER DİYE..

İSLAM KASIM 83

Halil Necatioğlu

Allah-u Teala HADİ'dir, hidayet vericidir; layık olan kullarını hak yola iletir. Şefkat ve rahmetinden dolayı Peygamberler göndermiş, kitaplar indirmiş ve her çağ her beldede insanlara iyiyi, doğruyu, faydalıyı, güzeli bildirmiştir.

O'nun, kullarına gönderdiği deliller, peygamberleriyle ızhar ettiği mucizeler, zamanına ve mekanına göre muhteliftir; muhatap olan ümmetlerin bilgi ve idrak seviyelerine münasip tarzda zuhura gelmiştir; ta ki halklar hakikatleri açıkca görsün, anlatılanı kolaylıkla kavrasın, imanları sağlam olsun ve kimsenin kıyamet günü bahane bulmağa ve itiraz etmeğe hakkı ve mecali olmasın.

Mesela: Hz. Musa a.s. zamanında kahinlik ve sihir çok gelişmiş olduğundan Allah-u Teala onu, sihir oyunlarını bozacak, sihirbazları mebdut edecek mucizelerle te'yid buyurdu; hatta ona herkesten önce sihirbazlar iman getirdiler.

Hz. İsa (a.s.) zamanında tıp revaçta idi. Cenab-ı Hak ona, tabiblerin tedavisinden aciz kaldıkları cüzzam ve baras illetlerini iyişileştirme hatta, ölüleri diriltme mucizesi verdi.

Efendimiz Hz. Muhammed ona, sonsuz salat ve selam olsun zamanında Araplar arasında fesahat ve belagat rağbette idi; Rabbimiz onu herkesten daha fasih kıldı, ona cevamı-ül-kelim verdi, özlü ve hikmetli söz söyleme kabiliyeti bahşetti, Kur'an-ı hakimi vahyetti; o Kur'an ki her asırda herkes ona hayran, şairler ve edipler mislini söylemekten aciz, zamanla her kitap, her doktrin eskiyor, fakat o dipdiri ayakta...

Yüce Allah bugün de aynı ilahi kanun ile kullarına lutfediyor; zamane insanının yanında en değerli ve en geçerli olan yönden ışık tutarak, ipuçları vererek yol gösteriyor. Şöyleki:

Maddi ilimlerin fevkalade geliştiği çoğaldığı, teknolojinin baş döndürücü bir hızla ilerlediği bir çağda: Atom, füze ve uzay çağında yaşıyoruz. Asırlar süren üstünlükten sonra Batı'ya yenilmiş, aşağılık kompleksi ile kültürümüzden kopmuş, genellikle inancımızı yitirmişiz. Dinimizi çağdışı buluyor, orasını burasını kırpıştırmağa, reforme etmeğe, asra uydurmağa (!) çalışıyoruz. Buna karşılık Batı'ya körükörüne hayranız, iyi-kötü ne yaparlarsa beğeniyor, şuursuzca taklid ediyor, ne söylerlerse hikmet sayıyoruz.

Bu şaşkınlık Tanzimat'lardan başlamıştı. Hatta şair Tevfik Fikret, Batı hayranlığıyla, daha sonra işi papaz olmaya kadar götüren oğlu Haluk'a, yeni bir "amentü" bile tanzim etmişti. Yağlı ve karyı bir model olduğundan, onun propagandası da, yeni nesiller üzerinde günümüze kadar sürdürülmüş durmuştur.

İşte bizim cemiyetimiz, hatta genellikle çağımızın insanı, İslam karşısında bu halde ve bu yolda iken birden Batılı münevverlerin, araştırıcı ve müteffekirlerin müslüman olmağa başladıklarını hayret ve şaşkınlıkla duyar ve görür oluyoruz. Her yeni gün, yeni ve muhteşem bir ihtida haberi ile moralimiz yükseliyor. Acaba güneş Batıdan mı doğmağa başladı?!..

Amerikalı meşhur matematik alimi Prof. Dr. Matrix Abdullah, Fransız ilimler Akademisi üyesi Tıp alimi Prof. Dr. Maurice Bucaile aya ilk ayak basan meşhur astronot Nelly Armstrong. Deniz ilimleri araştırıcısı Kaptan Custeaa "Çağımızın filozofu" diye tanınan dünya çapında tanınmış büyük sosyalist mütefekkir Roger Garaudy ve daha nice meşhur şahsiyet işte çemberi kırabilenler. Zorba rejimler, sinsi entrikalar, hain rakipler olmasa daha nicelerini göreceğiz!

Ey Batının maddi üstünlüğü ve teknolojik geliymesi karşısında gözleri kamaşıp gerçekleri görmeyenler!

Ey elindeki imanın kadrini bilmeyenler!

Ey İslam ülkelerinin, biraz okuyunca inancından kopan vefasız yarı-aydınları!

Ey insanlığın dertlerine İslam'dan, Kur'an dan başka devalar çareler arayan ve yarımyamalak beşeri ideoloji ve doktrinlerden medet umanlar! Allahu Teala size, sizin anlayacağınız tarzda yol gösteriyor, artık gerçeği görsünler de koşarak İSLAM'A GELSİNLER DİYE...