NEFS VE ONU TERBİYE ETMENİN GÜNÜMÜZDEKİ ÖNEMİ

PANZEHİR EYLÜL 91

Modern tıbbın da kabul ettiği bir gerçektir ki vücut sağlığı ile ruh sağlığı birbiriyle çok yakından ilgili ve birbirine çok kuvvetle bağlı olup, bence modern bir tabip, her ikisi ile de yakından ilgilenmek durumunda ve mecburiyetindedir. Vücut ve beden sağlığı tıbbın; ruh sağlığı ise tasavvufun konusu! O halde iyi bir tabip, hem tıbbı, hem de tasavvufu, imanı, maneviyatı iyi bilmeli; hatasını her yönüyle iyi tanımalı, anlamalı ve ona maddeten de, ma'nen de faydalı olabilmeli!

Klasik İslam tasavvufuna göre, insanın içinde "nefs" denilen bir manevi varlık vardır. "Hayvani", "nefsani", "hevai" "şehevani" diye adlandırılan içgüdü, arzu ve istekler ondan çıkar gelir. Türkçede insanın kendi "beni", "benliği", Batı'da "ego" denilen bu iç varlık, bedeni ve hayatı korumak, nesli devam ettirmek için var kılınmıştır; varlığı, hiç şüphesiz, hikmetli, lüzumlu ve faydalıdır. O adeta vücudun maddi menfaatlerini koruyan bir bekçi, hayati ihtiyaçlarını sağlamağa çalışan bir müdür gibidir.

Beden yorulunca dinlenmek, acıkıp susayınca yemek, içmek, doyunca rahat etmek, rahatlayınca eğlenmek, zevklenmek, erginleşince varlığını tenasül yoluyla devam ettirmek... istiyor. Bu arzu ve istekler "nefs"dendir. Bunların hepsi, İslam dinine göre, fıtratın gereği, tabii ihtiyaçlar ve normal duygulardır. Şu şartla ki ancak gerektiği kadar karşılansın ve de helal ve meşru yollardan sağlansın. Bu isteklerin meşru yollarla sağlanması İslam'a göre sırasında mübah veya bazan farz ve hatta sevaptır..

Ama nefs aşırı şımartılır, arzu ve istekleri bol bol karşılanırsa haddi aşar ve azgınlaşır; kuvvetlenir, insanı günahlara, haramlara, yasaklara, gayr-i meşru ve gayr-ı ahlaki denilen fiillere zorla sürükler, büyük maddi ve manevi tehlikelere düşürür. Bu halde de nefsin arzularının frenlenmesi, nefsin zabt ü rabt altına sokulması şart ve mecburi olur.

Nefsin sayısız, sınırsız istek ve dileklerine "..-yı nefs" denilir ki insan, içinden kopup gelen bu "hafif meşrep" arzuları kontrol etmeli, süzmeli, lüzumsuz olanları engellemeli, lüzumlu olanları yeterli ölçüde vermelidir. Tamamen heva-yı nefse uymak hadis-i şeriflerde şiddetle yasaklanmıştır. İyi bir müslüman kendisine aklı rehber edinmeli, işlerini aklın ve mantığın ölçüleri içinde yürütmeli, kararlarını dinin ve şeriatin ahkamına göre vermelidir, heva-yı nefsine göre değil!

Nefsin kuvvetli isteklerine "şehevat-ı nefsaniyye" adı verilir. Yeme arzusuna "şehvetü'l-batn", tenasül arzusuna "şehvetü'l-ferc" denilir. Bu kuvvetli arzular karşılanmaz ve baskı altında tutulursa çeşitli ters patlama ve arızalara, iç ve dış, ruhi ve bedeni hastalıklara yol açar. O yüzden insan gereği kadar yemeli, içmeli, uyumalı, evlenmeli, çoluk çocuk sahibi olmalıdır. Bu yüzden İslam'da ruhbanlık, bekarlık, evlenmemek makbul sayılmamıştır.

Nefs tasavvufta, "riyazeü-i nefs" denilen; nefsi kırıcı, güç kaynaklarını kısıtlayıcı, arzularını kesici ve zayıflatıcı tedbir ve çalışmalarla kontrol altına alınır ve ıslah edilir. Oruç tutmak veya az yemek, az uyumak, az konuşmak, uzlete çekilmek, halvete girmek, zikrullahla meşgul olmak onu yumuşatır, terbiye eder, olgunlaştırır.

Nefs, ham ve çiğ halinde iken "nefs-i emmare" adıyla anılır. Bu, "Emmaretün bis-s(i": "kötülükleri çok emredici" demektir ki nefs bu aşağı mertebede hep kötü işleri ve günahları isteyip, yapılmasını insana, içinden emr ve empoze ettiğinden bu sıfatı almıştır.

Nefs-i emmare, ıslahı kabil, eğitimi mümkün bir varlıktır, dini ve tasavvufi talim ve terbiye ile değişir, gelişir, olgunlaşır, melekleşir.

Nefsin eğitimi esnasında, yani seyr-i sülukunda geçtiği mertebe ve kademeler klasik olarak şöyle sıralanmıştır: Levvame, mülheme, mutmeinne, raziye, marziyye, safiye.

Nefs terbiyesi, tarih, kültür ve tasavvuf kitaplarında kalmış bir hatıra ve fantezi değil, bugünün insanı için de son derecede lüzumlu ve faydalı bir çalışmadır. Modern nesiller de nefsin ne olduğunu, gücünü, hilelerini, arzularını, tehlikelerini bilmeli, heva-yı nefsi yenmeyi, şehevat-ı nefsaniyelerini dizginlemeyi, meşru yollarla sağlamayı öğrenmeli, ruhen ve bedenen sağlıklı, dengeli, kuvvetli, insan-ı kamiller olmağa çalışmalıdır.