KUDSİ RAMAZANDA ÇİRKİN OYUNLAR, KOMPLOLAR...

Prof. Dr. M. Es'ad Coşan

Ramazan'ımız hayırlı ve mübarek olsun; saadetle geçsin; sebeb-i mağfiret ü rahmet ve vesile-i duhul-i cennet olsun, sevgili okuyucularım!

Bu kudsi ayda, ülkemiz efkar-ı umumiyesi maalesef çok seviyesiz, çok zalim ve gaddar, çok çirkin, çok haksız, çok edepsiz dedikodularla meşgul ediliyor, kalpler karartılmak, mü'minler bunaltılmak, müslüman halk sindirilmek, rahat ve huzur bozulmak, hatta hükümet yıpratılıp düşürülmek isteniyor. Çok şeytanca bir tertip, çok kafirce bir komplo!

Kökü ve kaynağı dışarda olan dahili ve harici İslam düşmanları, İslami gelişme ve ilerlemeyi baltalamak derdinde.. Devletimizin kuvvetlenmesi, bütçemizin düzelmesi, belimizin doğrulması, necib milletimizin İslam alemine sahip çıkıp, onlara önderlik yapması, düşmanlarımızı çok korkutup telaşlandırıyor; her türlü hile ve terbire baş vurup bizi çelmelemek, zayıflatmak, birbirimize düşürmek, yok etmek için çabalıyorlar, işin aslı, özü, perde arkası, kaynağı, sebebi bu.. Yazıklar olsun bu şeni ve feci, adi ve bayağı, haram ve günah, veballi ve cezalı oyuna katılan, destek olan, imkan, fırsat ve ortam sağlayanlara!..

Bunlara katılmak ve kapılmak büyük gaflet, büyük hiyanet, büyük cinayet! Herkes vebali kadar cezasını çeker; dünyada, ahirette belasını bulur.

Bu olaylardan anlaşılıyor ki aziz ülkemizde İslam düşmanlarının pek çok imkanı, elemanı, ajanı, teşkilatı, alet ve edevatı, basın, yayın aracı, televizyon kanalı var, nitekim bir küçücük Kuzey Irak'ta ne kadar olduğunu gazete ve televizyonlarda okumuş izlemiştik. Orada o kadar çok olursa, Türkiyemiz gibi çok önemli, kilit bir ülkede ne denlü olacağı hemen anlaşılır. O halde devlet ve milletçe çok uyanık olmalı, fitne ve fesatçılara asla göz açtırmamalıyız. Her konuşanı dinlemek, her yazarı izlemek de doğru değil; çünkü dinledikçe coşuyor, kulak verdikçe konuşuyor, itibar ettikçe şımarıyorlar; "dinlenme, izlenme rekoru kırdık" diye yılbaşı hindisi gibi şişip kabarıyorlar.

İslamcı dergiler, gazeteler, radyolar, kanallar, kurumlar, yazarlar, aydınlar, yöneticiler daha cesur, daha cevval, daha faal, daha dikkatli, daha gayretli olmak mecburiyetindeler. Gündemi din düşmanları tespit eder de onları arkalarından sürüklerlerse çok ayıp ve çok yazık! Halbuki şimdiki manzarada maalesef usta hırsız ev sahibini bastırıyor.

Basına, yayına, radyo ve televizyona çok büyük önem vermeliyiz sevgili kardeşlerim! Çok güçlü, çok zengin, çok renkli, çok usta, çok mükemmel yayın kuruluşlarımızın olması şart. Bence bu çok ciddi bir harp, düşman silahca çok üstün, sayıca çok kalabalık! Bizler çok zayıfız. Tıpkı Bosna'daki, Çeçenistan'daki gibiyiz; haklıyız ama sesimizi duyuramıyor, haklarımızı koruyamıyor, düşmanı durduramıyoruz. "Kendi vatanımızda vatansızlar gibiyiz"; biçareyiz, mazlumuz, mağduruz.

Asıl kusur bizde, bizim müslümanlık derecemizde...

Madem himmetimiz, gayretimiz, cesaretimiz, şecaatimiz, maharetimiz, mahabbetimiz, birliğimiz, beraberliğimiz, devletimiz, cemaatimiz, sıkletimiz, ferasetimiz, gücümüz, kuvvetimiz, hizmetimiz bu kadar... O zaman bari oturup hal-i pürmelalimize ağlayalım; şu mübarek ayda yüce Mevlamız'a tazarru ve niyaz eyleyelim ki bizi lutfuyla keremiyle ıslah etsin, üzerimizdeki fena hal ve sıfatları izale buyursun, bizi has ve halis, samimi ve hakiki, arif ve mücahid müslüman eylesin.

Çünkü gerçek müslümanların olduğu bir toplumda bu denlü kepazelik olamaz:

"Cihan titrer sebat-ı pay-i erbab-ı metanetten."

Kadın Aile, Ocak 1997