İSLAMA HİZMET İÇİN, "İLERİ"!...

KADIN VE AİLE ŞUBAT 94

Avusturalya'dan hepinize sevgiler, selamlar.. Ramazan-ı şerifinizi cümleten tebrik ederim. Allahu teala bu nurlu ve kutlu ayın her türlü hayr, feyz, bereket, rahmet, ecr ve sevabından azami derecede istifade etmeyi cümlemize nasib ve müyesser eylesin! İkramat ve ihsanat-ı ilahiyenin coştuğu bu mübarek günler, dünyanın her yerindeki tüm mümin ve müslüman kardeşlerimizin, muratlarına erdiği, mutlu ve bahtiyar olduğu, acıların dindiği, yaraların sarıldığı, mazlumların kurtulduğu, mücahidlerin zafer kazandığı, alem-i İslam'ın uyandığı, dargınların barıştığı, ihtilafların çözüldüğü, güçlerin birleştiği, birlik ve beraberliğin sağlandığı günler olsun! Bi-hürmeti Habibihi Muhammedinil Mustafa sallallahu aleyhi ve alihi ve sahbihi ve men tebiahu bi-ihsanin ecmain!

Ramazan'ı Avusturalya'da bile bile, erken karşıladık bu sene. Melbourne'deki birçok Türk, Arap, Boşnak.. İslam cemiyeti önceden bir araya gelmiş, emrivaki yapmış, müşterek imsakiye hazırlamışlar; tabii kendi ülkelerinin takvimlerine bakarak, bilmeden, sormadan, danışmadan. Yersiz, mesnedsiz ve yanlış olarak 12 Şubat 1994 Cumartesi gününü, ramazanın ilk günü olarak kabul etmişler.

Halbuki Avusturalya neresi, onların ülkeleri neresi! Arada binlerce kilometre mesafe var, 9 saat fark var, oraları kış, buraları yaz, orada günler kısa, burada uzun, şartlar bambaşka. Ramazan hilalinin görünmesi gereken 11 Şubat Cuma akşamı hilal yok, teşekkül etmemiş, çünkü ay güneşten 3 dakika önceden batmış bulunuyor. Demek ki bu işleri, konuyu bilmeyen kişiler kararlaştırıyor, ortalığı karıştırıyor.

Ama biz bunları ilmen tespit ettiğimiz halde, birlik ve beraberlik bozulmasın, fitne çıkmasın diye alınan mevcut karara uyduk, çünkü ayrılık ve ihtilaf daha zararlı, fitne daha kötü. Ziyanı yok biz birgün daha fazla oruç tutarız. Bizi üzen nokta işleri yürütenlerin cahilliği, ilme, ihtisasa önem verilmemesi yanlışlıklara ısrarla devam edilmesi. Allah müslümanları cahillikten korusun, iş bilmeyenlere tabi olmaktan kurtarsın, her şeyi ilme, irfana uygun yapmaya muvvaffak eylesin!

İngilizler geçen 19. asrın ikinci yarısında (yani biz Türkiye'de dünyadan habersiz, kısır iç çekişmelerle uğraşırken) bu muazzam ve zengin Avusturalya kıtasını ve denizlerdeki sayısız adaları bulup adım adım derinliklere doğru feth ve keşfederken, Afganlı müslüman kabilelerden, onların deve kervanlarından çok istifade eylemişler. Vapurlarla Afganistan'dan insanlar, develer, malzemeler getirilmiş, yükler muazzam kervanlarla taşınmış, kıt'anın ortalarında "Ghantown" denilen afganlı köyler, kasabalar teşekkül etmiş, camiler yapılmış.

Bu afganlıların bazıları, iri başlı, kalın dudaklı, siyah renkli, yerli, ilkel "aborigin"lerle kaynaşmış, melez nesiller meydana gelmiş..

Bunlardan üç tanesi geçen akşam, bizim camiye geldi, bizlerden manevi ve dini yardım istedi. kendi kültürlerini unuttuklarını, atalarının dinlerini şimdi yeniden öğrenmek, halklarına iman aşılayarak faydalı olmak istediklerini anlattı. camileri olduğunu ama kendilerine imamlık yapacak insan bulunmadığını acı acı izah etti, üzüldük.

Biz onları çok az sanıyorduk, fakat bize verdikleri belgesel, resimli, büyük kitaplardan, evvelce kıtanın, tahmin etmediğimiz birçok şehrinde çok miktarda bulunduklarını öğrendik, onları bizim camilerimize davet ettik, mütekabilen ilerde onlara ziyaretler yapmayı, hoca göndermeyi va'd ettik...

Şu çok faydalı gezilerimde, çok net olarak görüyorum ki, bizlerin İslam'ı yaymak için dünyanın dört bir yanına dağılan sahabe-i kiram rıdvanullahi aleyhim ecmain gibi olmamız lazım. Her işten önce, İslam'ı öğretmek ve yaymak için çalışmalıyız.

Çocuklarımızı, çok mükemmel hocalar olarak yetiştirmeli, dünyanın her yerine göndermeliyiz. çok büyük ihtiyaç var, yapmazsak çok büyük veballer altındayız.

Kendisi veya çoluk çocuğu bu konuda çalışacak durumda değilse, böylelerinin de mali desteklerle bu çalışmalara yardımcı olmaları gerekir.

batıl dinlerin mensupları, kendi menfur emellerini, kültür ve şirketlerini yaymak için mali, bedeni her türlü gayreti gösterirken; Allah'ın sevgili kulları olan mümin ve müslümanların gafil ve fariğ, tembel ve uyuşuk, lakayt ve laubali kalmaları hiç yakışık almaz.

Allah'ın hak dinine yardım için, tüm imkan ve vasıtalarla, var güçle çalışmak için İLERİ!...