"ÜÇ AYLARDA"DA DAHA ÇOK GAYRET

KADIN AİLE, OCAK 92

Prof. Dr. M. Es'ad COŞAN

İnsanlar tip tip; kafalar, kalpler, zevkler, zihniyetler, inançlar, dinler çeşit çeşittir; yollar pek çoktur. Siz en doğru yol olan İSLAM'ı şeçmiş ve ona gönül verip onu sevmişiz, elhamdü lillah alâ nîmet-il-İslâm ve alâ tevfik-îmân ve alâ hidayet-ir-Rahman...

İslâm tarihi içinde de nice mezhepler, meşrepler oluşmuş. Bizim âlimlerimiz, âriflerimiz, mürşidlerimiz, cennetmekân büyüklerimiz ve ecdadımız, -rahmetullahi aleyhim ecmaîn- "Dâreyn"de saadete ermek, cennete girmek, ilahi iltifata mazhar olmak, Rıdvan-ı ekber'i kazanmak için, ihlâs, samimiyet ve takâ yolunu tercih etmişler.

Ne bbasîretli, ne feraselli, ne ihtiyatlı, ne isabetli bir seçim ve ne ârifâne bir tercih! Allah onlardan razı olsun!

Çünkü TAKVA, Allahu azîm-üş-şân'ın hışmına ve gazabına uğramaktan, rızasını ve teveccühünü kaybetmekten, haramdan, günahtan, hüsrandan, sû-ihâtimeden, kötü akibetten, itâbdan, ikâbdan, azâbdan, cehenneme düşmekten, cenneti elden kaçırmaktan... kormak, sakınmak, kaçırmak, çekinmek ve ihtiyat etmektir; her türlü mânevî zarar ve uhrevî tehlikeden korumak ve kurtulma şuurudur.

Kur'an-ı Kerimin bildirdiği gibi: Ahiret yolunun en hayırlı zâd'ı, en tatlı yol azığı bu TAKVA'dır; hesap gününün en geçerli akçesi, en kârlı metaı, en lüzümlu malı ve malzemesi bu şuurdur.

Sanma ey bâce ki senden zer-ü-sîm isterler,

"Yevme lâ yenfau..."da kalb-i selîm isterler.

---------

Harem-i A'la'ya, bîgâneye yol vermezler...

Aşi‹-yı ezelî, yâr-ı kadîm isterler.

"Takvâ yolu", Allahu taâlânın emir ve yasaklarını, Kur'an-ı Kerîm'i, Resulullah -salallahu aleyhi ve âlihi ve sellem-in sünnet-i seniyyesini, İslam dininin ahkâmını, erkanını, âdâbını tanıma, bilme, öğrenme, anlama ve uygulama temelini, yani ŞERİAT ilimlerine ve ibadet-ü tâala dayanır.

Kişi, bildiğini lafta bırakmamalı, içine sindirmeli, hayatında uygulamalı, ilmiyle amil olmalıdır. Bu ise, nefs-i emmare'yi kontrol altına, zabt-ü rabta almayı; arzu ve ihtirasları, hevesat ve şehevatı frenlemeyi öğrenmeden; ahlakı düzeltmeyi, kalbi temizlemeyi, gönlü nurlandırmayı başarmadan; iradeyi kuvvetlendirmeyi, tefekkürü derinleştirmeyi, dikkat ve uyanıklığı dâimîleştirmeyi sağlamadan, yani kuvvetli bir ruhî eğitim geçirmeden yapılmaz. Bu ruhî eğitimin müessesesi, TEKKE'dir, TARİKAT'tır, bir MÜRŞİD-İ KAMİL'e teslim olmaktır.

TAKVA'yı, İHLAS'ı, TAHKİKİ İMAN'ı, İRFAN'ı... öğreten islâmî ilim TASAVVUF'tur, bu öğrendiğini içine sindirmek ise tarîkat terbiyesiyle olur. Bunda korkulacak, sakınılacak birşey yoktur; Mevlâna'lar, Yunus'lar, böyle yetişmişlerdir. Bu irfanı almayan, bu terbiyeyi görmeyen ham kalır, katı ve kırıcı, tatsız ve zevksiz, zararlı ve acı, kaba saba, çekilmez, tahammül edilmez bir kişi olur; basireti açılmaz, kör gelir, kör gider; sonunda çok zarar eder, çok saç baş yolar, diz döver; "ne kendi eyler rahat, ne halka verir huzur."

Pek tabii ki fiiliyatta tarikatın da hakikisi-sahtesi, doğrusu-eğrisi, hak olanı batıl olanı vardır; "mürşidim" diyenin de kâmili-nâkısı, gerçeği-yalancısı, rabbânisi-harâmisi, Hakka ulaştıranı-dalalete saptıranı vardır... Dikkat etmek, iyi seçmek, aldanmamak gerekir. Ölçü: Kur'an-ı Kerim ve şeriattır.

* * *

Ebedi saadeti istiyorsan tam mümin olacaksın; hakiki müslüman olarak ölüp, huzur-ı Rabb-il-izzete sevdiği ve razı olduğu bir kul olarak çıkmağa sa'y-u gayret edeceksin...

Önce ilim öğren, çünkü ilim bir mürşiddir; İlminle âmil ol ki Allah sana bilmediğin ledünnî ilimlerin kapısını açsın.

İlim ve amelin yanı sıra TAKVA'yı da öğren; ruhî terbiyeni tamamlama ve irfan sahibi olma yoluna gir!

Allah'tan seni iyi kimselerle, salih kullarla, mürşid-i kâmillerle tanıştırmasını iste! Çünkü O. erham-ür,rahimîn'dir, dualarrı kabul edicidir.

Doğru yol bulmuş, hak tarikate zaten girmişsen ihlas ve samimiyetle çalışmaya devam et, ahdine vefâ göster!

Allah yolunda, nefsinle, şeytanla, din düşmanlarıyla cihad et ki O, uğrunda cihad edenler, rızası yollarını hidayet buyurur.

Dünya üzerindeki tüm bâtıl beşerî sistemlerin, keyfi şahsî zihniyetlerin, safsatalı felsefî ekollerin, zalim ekonomik ve sosyal düzenlerin, hüsranlı hayat biçimlerinin, yamuk ve sakat ininçların, gerçek ve üstün ve emsalsiz alternatifi senin elinde! Ne mutlu sana ki sen hak yoldasın, sen garantili ve ihtiyatlısın, sen haklı ve isabatlisin. Allah'ın razı olduğu din senin; dünyevî ve uhrevî izzet, maddî ve manevî izzet senin!

Tek kusurun pasifliğin! Tutturduğun bu doğru ve sağlam, haklı ve güçlü, nurlu ve feyizli yolun kadrini bil; başını dik tut; korkak ve ürkek, sakıngan ve çekingen, suskun ve durgun, gayretsiz ve aksiyonsuz olma!

Mübarek Üç Aylar geldi, manevî mevsim-i bahar erdi, kalk, davran, gayrete gel, harekete geç, hizmete koş, safımızda yerini al, cephenin bir köşesini de sen savun! Halka faydan dokunsun, hayra iştirakin, hak yola hizmetin olsun!

Malınla, canınla, her türlü imkân ve müktesebatınla, İslâm ve müslümanlar için var gücünle çalış ki felah bulasın, iki cihan saadetine eresin!...