DÜŞÜNMEK, İSTEMEK, DİLEMEK...

KADIN ve AİLE, AĞUSTOS 1991

Prof. Dr. M. Es'ad COŞAN

İslâm dininde "niyet" çok mühimdir; ameller niyetlere göredir, yapılan işler, faaliyetler, ibadetler hep, yapılış niyetine göre değerlendirilir: İyi niyetle, hayırlı maksatla yapılmışsa yapan ecir ve sevap kazanır; hattâ hayırlı bir işi kul yapmağa niyet etmiş ama elinde olmayan bir mâni ve engel dolayısıyle yapamamışsa bile o iyi niyeti sebebiyle yine ecr-ü savaba nâil olur; aksine dıştan normal ve iyi gibi görünen bir iş, amel ve ibadet kötü maksatla yapılmışsa, sahibi sevap değil günah kazanır, cezaya, itaba ve ikaba mâruz olur.

Bu sebeple daima güzel şeyler düşünülmeli, kalbimizde hep iyi niyet beslemeliyiz. Hayr-ü hasenatı "düşünmek" ve "istemek" büyük bir güç ve kuvvettir; hele topluca ve bereberce düşünülünce daha muazzam bir tesiri olur. Bu güç ve tesir, sadece manevî ve psikolojik bir şey de sanılmasın; bilakis maddi ve gözle görülen, elle tutulan sonuçlar da hasıl eden, esrarengiz bir vakiadır. Nitekim parapsikolojide telekinezi diye bilinen bir konu da vardır. Ayrıca yüce Peygamberimiz Muhammed-i Mustafa sallallahu aleyhi ve âlihî ve sellem Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde: "Dua etmek, gelen belânın kalkınmasına da, gelecek belanın engellenmesine de fayda eder" buyuruyor.

O halde el birliği ile, gönül beraberliği ile iyi, güzel ve faydalı şeyleri tam konsantre olarak düşünmeli ve onların tahakkukunu, can-ü gönülden istemeli, yana yakıla, şiddet ve hasretle murad ve temmenî etmeliyiz: Buna ilaveten elimizi dergah-ı Rabb-il-izzete açıp hayırların fethi, şerlerin def'i için, Ümmet-i Muhammed'in salâhı ve felahı için, yeryüzüne iyilerin ve iyiliğin hâkim olması içi ısrarla dualar ve niyazlar eylemeliyiz.

Bizim halkımız umumiyetle maalesef istemeyi, murad ve temennî etmeyi bilmiyor, gönlünün arzusunu ortaya koymuyor. birkaç misal vereyim:

Halkın büyük çoğunluğu İslâm'a samimi olarak bağlıdır ama tam müslümanca yaşamak, hayatının her safhasında temel prensip edinmek hatır ve hayalinde değildir.

Halkın büyük çoğunluğu haram lokmayı sevmez ama kazancının tamamen helal olması için kazancı hakkında bir düşünme, eleme ve süzme gayret ve çabası içinde değildir. Halkın büyük çoğunluğu ahlâk, âdap, namus, örtünme ve tesettürden yanadır ama bunu gereği gibi uygulamaya yanaşmaz, halktan utanır, çekinir, moda seline kendini kaptırır gider.

Bakarsınız içli ve zarif bir müslüman kardeşiniz, daima camide gördüğünüz iyi bir insan, kendisi çok kısa bir bikini, hanımı felaket bir mayo giymiş, deniz kenarında tatil yapıyor. Kahr olursunuz, üzüntüden mahv olursunuz.

Canım kardeşim! Erkekliğini, ev reisliğini ortaya koysana, karına kızına sahip olsana, kuldan utanaçağına Allah'tan utansana! "Beni gericilikle itham edecekler" diye çekiniceğine Ahiretin azabından çekinsene! Hanımına, çocuğuna, akrabana, çevrene, topluma karşı İslâm tavrını koysana! Prensiplerinden niye fedakârlık ve feragat ediyorsun? Sen başkalarını taklid edeceğine, inancına uygun ana prensipleri sen ortaya koysan da herkes seni taklid etse ya!

Osmanlılar zamanında bu diyarlara gelen Avrupalı turistler bizler gibi giyinip örtünmeye mecbur kalırlarmış; biz şimdi kendi ülkemizde niye yabancılar gibi hayasızca soyunmak zorunda kalalım? Niye camilerimize turistleri şortlu mayolu çıplak sokalım!

Ayrıca madem denizi, yüzmeyi, güneşi çok seviyorsun; bu işleri meşru şekilde yapabilmenin yollarını düşünsene!

Koca bir millet ve milyarlık bir ümmet, dilese tüm dünyayı değiştirebilir, her konuda kendi inancına uygun çözüm yollarını mutlaka ve muhakkak bulabilir, ama düşünmüyor, istemiyor murad ve arzusunu ortaya koymayı ve diretmeyi bilmiyor; Aşağılık kompleksine, taklide, şahsiyetsizliğe, kendini inkara, günaha ve harama düşürüyor; dünyada hor ve rezil, ahirette mücrim ve makhûr olacak işler yapıyor, yanlış ve tehlikeli bir hayat tarzı sürüyor. Allah affetsin, korusun ve kurtarsın!

Aziz kardeşlerim, gayrimüslimleri şuursuzca taklid etmeyin, kendinize gelin, şahsiyet sahibi olun; tüm hayatınızı, evinizi, işinizi, tatilinizi, giyim, kuşam, moda ve muaşeretinizi İslâm'a göre yeniden gözden geçirin, yeniden düzenleyin; tam müslümanca yaşayın, tam müslümanca davranın, tam müslümanca çalışın! Küfür dejenerasyonu bir millet için düşman istilâsından çok daha büyük bir felakettir, uyanın ve gözünüzü açın ki sonra fayda vermeyecek pişmanlıklar içinde kıvranmayasınız!